Punto:
Dinle
Millî Vicdan İlmi Düşünce Oluşumu Gurubu’nun, bu haftanın konusu olarak seçtiği “KANAL-İSTANBUL” hakkında grupta yazılan çizilenleri düşünce dünyamda yoğururken, Millî Vicdan Grubumuzda şimdilik ismi mahfuz, İTÜ’lü bir İnşaat Yüksek Mühendis kardeşim aradı:
“Neredesin?” diye sual etti.
Dedim ki:
“Palandöken EJDER Tepesi’nden Kanal-İstanbul’a bakıyorum”.
O da:
“Bir de Samsun’dan Mersin’e bak o halde.” dedi.
Samsun’dan Mersin’e bakarken Farabî’nin “El Medinet’ül Fazıla”sını gördüm.
Farabî (872-950) “Farab” şehrinde (Otrar / Kazakistan) doğan, modern bilim dünyasının tabiriyle bir filozof.
“El Medientü’l Fazıla” isimli kitabında, faziletli (erdemli) şehir, toplum ve devleti anlatır. Şehirleri tasnif ederken beş maddede “şehir ve toplum” tarifi yapar. Bunlardan biri de “zaruri şehir”dir.
Peki, zaruri şehrin insanları ne yapar, nasıl yaşar? Hayatlarını nasıl “idame” ve “ibate” ettirir?
Bu şehir halkı; yaşamak için yiyecekten, içecekten, giyecekten, evden, … ancak zaruri olan miktarlarla yetinir ve bu şeyleri elde etmek için birbirlerine yardım eder.
Bu cümle size aşina geldi mi? Farabî, sanki bugünkü İstanbul halkını tarif ediyor, öyle değil mi?
Farabî, “ruhun ana kuvvetlerini” de beş sınıfa ayırır: “Besleyici kuvvet”, “Duyu-algı kuvveti”, “Tahayyül kuvveti”, “Akıl kuvveti ve arzu”, “İsteme kuvveti”.
İşte, tam bu telefon konuşmamız sırasında, ruhumun besleyici kuvveti, tahayyül kuvvetimi harekete geçirdi.
KANAL-İSTANBUL yerine, SAMSUN-MERSİN ANADOLU KARDEŞLİK KANALI’nı hayal ettim.
Hayal etmeden olmaz. Bütün kâşifler, mucitler önce hayal etmişlerdir. Dedelerimiz; “Edip olur kişi sermaye-i hayal kadar” demiştir: Kişinin hayal sermayesi ne kadar ise, o kadar edip olur.
İşte, Palandöken’in Ejder Zirvesi’nde hayalim böyle idi.
İster malî olsun, ister rant olsun; ister coğrafi, ister stratejik olsun, yoğun tartışmaların yapıldığı KANAL-İSTANBUL yerine, bütün bu tartışmaları bitirecek tam manasıyla ÇILGIN bir PROJE bizim hayalimiz olsun.
SAMSUN-MERSİN ANADOLU KARDEŞLİK KANALI projesi veya KARAKKAR (Karadeniz-Akdeniz Kardeşliği) projesi hattında; Yeşilırmak ve Seyhan nehir havzaları “tüp geçit” içine alınacak. Bu tüp vasıtasıyla hem bölgede zirai amaçlı sulama yapılacak hem de şehirlere yakın alanlarda çeşitli CEP’ler inşa edilecek. Bu CEP’ler, “dinlenme tesisleri” ve “plajlarıyla” herkese harika bir tatil imkânı sunacak.
SAMSUN’dan başlayıp MERSİN’e uzanan ve KARDENİZ ile AKDENİZ’i buluşturacak ANADOLU KARDEŞLİK KANALI projesi işte böyle canlandı zihnimde.
Sayın Cumhurbaşkanımız R.Tayyip ERDOĞAN Bey’in, “Üçüncü Çılgın Proje” olarak tarif ettiği KANAL-İSTANBUL projesini tahlil edelim:
Evvela, KANAL-İSTANBUL projesinin ciddi bir maliyeti var. Bu maliyeti karşılamak, aynı zamanda ciddi bir finansman planı ve kaynağı gerektiriyor.
İkinci olarak, KANAL-İSTANBUL sebebiyle çok önemli bir “rant” ortaya çıkmış olacak. Daha şimdiden basına yansıyan haberlere bakılacak olursa, “rantın dağıtımı” konusundaki nihayetsiz tartışmalar başladı bile …
Üçüncüsü, KANAL-İSTANBUL projesi, İstanbul’a çok yoğun bir nüfus akımını başlatacaktır. Plansız ve düzensiz bir nüfus yığılması sadece sosyal, siyasî ve kültürel alanda değil, hayata dair her sahada birtakım aksaklıklara sebep olacaktır.
Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, KANAL-İSTANBUL sayesinde, Montrö Sözleşmesi çerçevesinde uluslararası emperyalist güç merkezlerinin, Karadeniz üzerinden Kafkasya’ya müdahale riski artacaktır.
Rusya ve Ruslar? Ruslar’ın, Deli Petro’nun tarihi hayalleri? KANAL-İSTANBUL projesi, Putin’in, bir milyar dolarlık “örtülü bütçe” üzerinden Moskova-Mersin hattındaki demiryollarını yeniden gözden geçirme yoluyla Akdeniz’e inme planını sürekli kılma çalışmalarını hızlandıracaktır.
Tarihte Yalta’da olduğu gibi İngiliz-Rus işbirliğinin Osmanlı’yı paylaşma, Kafkasya ile Anadolu arasına duvar örme girişimlerinin şimdiden bertaraf edilmesi,
Ülkemizin mali ve manevi varlığının İstanbul’a yığılmasını önlemek, hem Doğu-Batı, hem de Kuzey-Güney kardeşliğini “Toplu Kalkınma ve Millî Birliğin Tesisi” ve 21.yüzyılın Türkler’in yüzyılı olması iddiasını devam ettirilmesi açısından KARDEŞLİK KANALI önem taşımaktadır.
KANAL-İSTANBUL yaklaşık 50 km, SAMSUN-MERSİN ANADOLU KARDEŞLİK KANALI ise, yaklaşık 500 km uzunluğundadır.
Ancak, Yeşilırmak ve Seyhan nehrinin 130 km kadar olan yatakları ve havzaları hesaba katıldığında KARDEŞLİK KANALI’nın uzunluğu yaklaşık 370 km olacaktır.
KARDEŞLİK KANALI, Anadolu’nun kırsal kaderini değiştirerek tarım, sanayii ve turizmi Anadolu’nun yüreğine taşıyacak; Samsun, Amasya, Sivas, Kayseri, Niğde, Aksaray ve Mersin güzergâhında çok yüksek bir iş hacmi ve istihdam oluşturacak, yüksek seviyede katma değer yaratacaktır.
Oluşacak iş hacmi ve istihdam ile ortaya çıkacak yüksek katma değer, KARDEŞLİK KANALI’nın maliyetini önemli oranda düşürecektir.
İşte size 21. asra damga vuracak ÇILGIN bir PROJE!
KARAKKAR (Karadeniz-Akdeniz Kardeşliği) veya SAMSUN-MERSİN ANADOLU KARDEŞLİK KANALI Projesi.
Bilge insan Farabî’nin asırlara hükmeden tavsiyeleri de bize rehberlik edecektir. Şöyle diyor Farabî:
Saadete ulaştıran işler: İnsan, onlarla ne kadar meşgul olursa ve onları ne kadar tekrarlarsa, o kadar kuvvetli, o kadar üstün ve o kadar mükemmel olur.
O halde Anadolu insanını mutluluğa ulaştıracak işlerle meşgul olalım. Yine Farabî’nin ifadesiyle “ruhumuzun ana kuvvetleri”ni harekete geçirelim, “mükemmel toplumu”, “erdemli şehirleri” inşa etmek için kullanalım.
20 Aralık 2019 CUMA
Emrullah ÖNALAN
Palandöken/ERZURUM