Rubil GÖKDEMİR
Punto:
Dinle
DEMOKRATİK DEĞİŞİM HAREKETİNDEN
YÜZLEŞME SEANSLARI !
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ OLAMAMAK VE KURUMSAL KAPASİTEMİZİ ARTIRMAMANIN 18 YILLIK MALİYETİ VEYA BEDELİNİ HESAPLADIK...
TAM BİR BUÇUK TRİLYON ($) DOLAR..!
BİR ÜLKEDE DEMOKRASİ VE HUKUK YOKSA, O ÜLKEDE SOYGUN VE FAKİRLİK VARDIR !
HUKUK DEVLETİ, DEMOKRASİ VE EKONOMİK KALKINMA ARASINDAKİ İLİŞKİYİ İNCELEMEK VE ÜZERİNDE BİR DEFA DAHA DÜŞÜNMEK ÜZERE, aşağıdaki satırları sizlerin dikkat ve yorumlarınıza arz ediyoruz...
Sevgili arkadaşlar;
HUKUK DEVLETİ VE DEMOKRASİ'nin ekmeğimizle, işimizle ve genel olarak refâhımız ve çocuklarımızın geleceğiyle çok ilgili olduğunu, özet bir şekilde rakamlara dayalı olarak aşağıdaki satırlarda olduğu gibi anlatırsak, hukuk ve demokrasi talebinin milletimiz ve insanımız için ne kadar önemli olduğunu da çok iyi anlamış oluruz.
Demokrasi ve hukuk devleti anlayışının hâkim olduğu bir ülkede; şahısların keyfi kararları değil, kurumsal yapıların ortak aklı geçerli olduğundan ve her türlü kamu kaynağının harcanması hukuki denetim altında ve "rekabet koşulları" içinde gerçekleşiyor demektir.
Ekonomistler bu durumun adını "TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ" olarak kavramsallaştırıyorlar. Nitekim son 18 yılda "Toplam Faktör Verimliği" oranlarının ne kadar olduğu Cumhurbaşkanlığı Bütçe ve Strateji Başkanlığı'nın yayınlarına da girmiş durumdadır. Demokrasi, hukuk devleti ve kurumsal kapasitemizin nispeten daha iyi olduğu 2002-2008 yılları arasında büyümeye katkısı %2,7 olan Toplam Faktör Verimliliği, sonraki yıllarda %0,7'ye düşmüş ve 2018-2023 arasında ise %0,4'e düşeceğini devletin resmi verileri ortaya koymaktadır.
Bir ülkede objektif hukuk kuralları ve "REKABET" koşulları işliyor ise; "EKONOMİK AKTÖRLER" muktedirlerle YANAŞMA ilişkileri kurmak yerine, VERİMLİLİK, KURUMSALLAŞMA ve yüksek organizasyon düzeyi peşinde koşmak ve ARGE yatırımları ile yenilikleri takip etmek zorunda kalırlar.
Şimdi bu bilgiler dahilinde size 18 yılda Türk ekonomisinin ürettiği ve kamunun kullandığı kaynaklar üzerinden, niye bu duruma düştüğümüzü, ne kadar büyük miktarlarda kaynağın "israf ve yolsuzluğa" konu olduğunu anlatalım....
TÜRK EKONOMİSİ 18 yılda 12 Trilyon 804 milyar $'lık GSYH üretti. Bu kaynağın 2 Trilyon 905 milyar $'ını ise DEVLET BÜTÇESİ olarak siyasiler kullandı ve dışarıdan da yaklaşık 670 milyar $'lık kredi olarak borç ve varlık satışı yoluyla yabancı kaynak kullandık. (İmar rantlarını milli gelir hesaplamalarına dahil etmedik.)
Yani toplam olarak; bu ülkede 18 yıl boyunca yaklaşık özel ve kamu kesimi olarak 13 TRİLYON $'lık kaynak kullanıldı...
Şimdi diyeceklerimize hazır olun;
Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda, yüksek kurumsallaşma, kurallara uygun çalışan rekabetçi piyasaların sağlayacağı "verimlilik" ortamında, yüksek organizasyon düzeyiyle "israf ve yolsuzluğu" önlemiş olsaydık, toplam kaynaklar üzerinden %15 asgari hesabıyla bile, fazladan 1,5 TRİLYON $'lık bir kaynak yaratmış veya ilave kaynak tasarrufu sağlamış olurduk.
En azından resmi verilere göre 2002-2008 arası Toplam Faktör Verimliliği katsayısı olan %2,7'lik oranı koruyabilseydik, 2020 yılı sonunda 8.300 $'lık kişi başına gelir hedefi peşinde koşmaz, asgari 15.000 $'lık kişi başına milli gelir rakamına ulaşmış olurduk.
DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ BİZE TAM 1,5 TRİLYON PARA KAZANDIRMIŞ OLACAKTI. TAM AKSİNE DEMOKRASİ VE HUKUK OLMAYINCA asgariden 1,5 TRİLYON $ kaybetmiş olduk.
Bir buçuk trilyon $ nasıl bir paradır diye soruyorsanız, bu miktar Türkiye'nin 9 yıllık merkezi hükümet bütçesi kadardır.
Şimdi ise 50-70 milyar $ nereden bulur da durumu kurtarırız diye çırpınıyoruz.
Demokrasi ve hukuk devleti taleplerimizi "aydın fantezisi" sayan bedevilere hatırlatalım istedik...Şimdi anladınız mı niye ısrarla ve inatla "DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ" diye çırpındığımızı.
Ey Türk milleti; bilmelisin ki, DEMOKRASİ ve HUKUK DEVLETİ olamazsak, her yıl yüz milyarlarca $'lık kaynak YANAŞMA DÜZENİNİN adamları arasında paylaşılacak ve hep birlikte içinde bulunduğumuz bu makûs talihi milletçe yaşamaya devam edeceğiz...
Bu çıplak gerçeği iktidarıyla-muhalefetiyle birlikte siyaset sınıfı sana anlatmaz ey halkım !
Rubil GÖKDEMİR
DEMOKRATİK DEĞİŞİM HAREKETİ