Rubil GÖKDEMİR
Punto:
Dinle
SEVGİLİ ARKADAŞLAR;
YOLSUZLUKLARA KAYITSIZ KALINMASININ SEBEPLERİNE DAİR ÖZET BİR DOKUNUŞ !
Yanaşma düzeninde Türk insanı, yüzyıllardır "devşirme" olmadığı takdirde devletten uzak tutulduğu için, miiliyet duygusu ve devlete aidiyeti zayıflatılmış ve bu sebeple de devlet ve "devlet malı" kavramının da mahiyetini tam olarak kavrayamamıştır.
Devlete aidiyetinin kaynağı otoriteye itaaat olarak tanımlanmış olduğundan, kamu kaynaklarının yağmalanmasına da, millete ve dolayısıyla da kendisine ait varlıkların çalınması gibi bakmaz, sadece yönetenlerin bireysel ahlaki meselesi olarak değerlendirir...
Hatta devleti yönetenlere bakışımız, "bal tutan parmağını yalar" sözüne uygun olduğundan, kamu kaynaklarına yakın olanların bu kaynaklardan keyiflerine göre yararlanmasını meşru bile görebilirler...
Oysa ki, sık sık tekrar ediyoruz; milletten doğrudan ve dolaylı olarak toplanan kaynaklar dışında, devletin müstakil bir parası veya varlığı olamayacağı gibi kamu kaynakları da yönetenlerin şahsi malı değildir...
Bu cografyada "yönetme ve yönetilme" ilişkisinin meşruiyet kaynağının bir yönüyle de "dini" olması da, rasyonel bir meşruiyet kaynağı olması gereken "millet egemenliğinin" gerçek mahiyetiyle bu ülkede yerleşmesi ve kökleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir...
Düşünün ki, yönetenler için "dinden çıkmadıkça ulul emre itaati farz sayan" yanlış yorumların hâkim olduğu bir coğrafyada bu dini engelin ne kadar baskın olacağı açıktır.
Sadece dokunmaya çalıştığımız bu sebepler doğrultusunda, milliyet fikrini derinlikli bir şekilde kavramadan, buradan hareketle hukuki ve siyasi meşruiyetin kaynağını millet egemenliğine dayandırmadan, devlete ve kamu kaynaklarına bakışımızı da rasyonel hâle getirebilmemiz mümkün değildir.
Hak, hukuk veya evrensel değerler gibi kavramlara ulaşabilmemizin ilk yolu olarak sosyolojik anlamda milliyet fikrinin kesinlikle güçlendirilmesi gerekmektedir.
Özetle; toplumun "yolsuzluk" olaylarına bu kadar kayıtsız olmasının tarihi, dini, siyasi ve sosyolojik olarak çok sebebi vardır.
R.GÖKDEMİR