Piyasalar

Yolsuzluğu Kapatan Kutsal El

Punto:
Tepedekileri yargılamak giderek yargının işi olmaktan çıkıyor. Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın başında olduğu bakanlığa fahiş fiyatla dezenfektan sattığı ortaya çıkmıştı. Pekcan, önce sustu, sonra kabul etti, devlete ucuz fiyatla dezenfektan verdiğini söyledi. Faturalar ortaya çıkınca da yalan söylediği, piyasaya 100 TL'ye verdiği dezenfektan'ı 150 TL'ye sattığı ortaya çıktı. Alanın da satanın da kendisi olduğu böyle bir satışın en hafif ifadeyle görevi kötüye kullanmak olduğu, dolayısıyla yargının alanına girdiği açık. Normal olan, Ruhsar Pekcan'ın yargılanması, işin yargıya havalesiydi. Ama öyle olmadı, olmadığı için de başka çare kalmadığı için CHP Ruhsar Pekcan hakkında soruşturma önergesi verdi. O önerge AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi. Bakanlar, milletvekilleri, toplumun üstünde bulunanlar, güç ve kudret sahibi olanlar parmak hesabıyla aklanacaksa mahkemelere ne gerek var? İktidar şimdiye kadar her icraatını aldığı oylarla meşrulaştırmaya çalıştı. Vatandaş bize oy veriyorsa yaptığımız yanlışları da onaylıyor diye düşündü. Oysa vatandaşın oyu yargının alanına giren konuları kapsamaz.Böyle hareket edilirse gücü elinde bulunduranlar için yargı işlemez hale gelir. Türkiye'nin en ciddi sorunu da budur! Kaç gündür Sedat Peker'in iddialarını konuşuyoruz. O kadar vahim iddialar var ki, her biri bir ülkenin siyasetini sarsmaya yeter. Peker, uluslararası uyuşturucu ticareti diyor, cinayet diyor, FETÖ borsası diyor, şantaj diyor. Haftalar geçmesine rağmen yargıdan çıt yok. Asıl vahim olan bu değil midir? Her ülkede suç işlenir, önemli olan hukukun, yargının çalışmasıdır. Adalet mekanizması doğru çalıştıkça her türlü suç yapılanmasıyla mücadele kolaydır. Yargının zincire vurulduğu yerde devlet otoritesinin yerini suç örgütlerinin otoritesi alır. Bu, devletin çökmesi demektir. Çünkü devletin varlık sebebi adaleti sağlamaktır. Onu yapamıyorsa devlet olma vasfını da kaybeder. 17/25 Aralıkta kumpasçılara karşı adalet mekanizması çalıştırıldığı gibi hırsızlara, rüşvetçilere karşı da çalıştırılsaydı bugün bu çürüme ve siyasi tefessüh ile karşı karşıya kalmayacaktık. 17/25 Aralık milat oldu, yargı işlevsiz hale gelince ortalığı mafya yapılanmaları doldurdu. Son örnek Ruhsar Pekcan ile ilgili Soruşturma önergesidir. 17/25 Aralık AKP oyları ile kapatıldı, Pekcan için verilen önerge ise MHP'nin desteği ile kapatıldı. Bir milliyetçinin eğer gerçekten milliyetçi ise parmağı yolsuzlukları kapatmaya kalkmaz. Milliyetçinin eli milleti için kalkar. Eğer o el yolsuzluğu kapatmak için kaldırılmış ise artık o el bir milliyetçinin eli değildir. Keza İslamcılık iddiasında olanlar için de aynı şey geçerlidir.Dindar bir el yolsuzluğu kapatmaya kalkmaz. Eğer kalkıyorsa o el artık kirlenmiş, iddiaları ile ilişkisi kesilmiş demektir. Türkiye'nin sorunu işte budur: İdeolojik münafıklık, yargının esir alınması ve kirli siyaset.Çare, temiz toplum, ahlaklı siyaset, bağımsız yargıdır.