Punto:
Dinle
Afrika adı, yoksulluk, hastalık ve savaşlarla özdeşleşen bir ad olmuştur günümüzde. Kara kıt’anın bahtı kara insanlarının yüzleri geçmişten geleceğe hiç gülmemiş, gülecek hali de yok gibidir. Portekiz tarafından ilk sömürgelerinkurulmaya başlandığı zamandan beridir yoksullukla boğuşan kıta ülkeleri, gelecek yıllarda da bu mücadeleye devam edecek gibi görünüyor. Çünkü, sömürge bitmemiş, sömürge kültürüne alışılmıştır artık. Sanki bağımsız olsalar ayakta duramayacaklar gibi bir psikoloji içerisindedir hem yönetimler ve hem de halk!
Mevcut durumda, bağımsızlıklarına kavuşmuş olan kıt’a ülkeleri de henüz emekleme aşamasında olduğundan, ayağa kalkıp yürümeye korkmaktadırlar. Dolayısıyla, cesurca bir kalkınma hareketine girişememektedirler. Çünkü kalkınmaları istenmemekte, en ufak girişim yapanlar ise iktidardan uzaklaştırılmaktadır. Biraz cesaret göstermeye çalışan ülkeler de,olmayan sermayenin ve zenginliğin paylaşımı için iç savaşlarla mücadele etmektedirler. 24 Mart 2019’da Mali’de bir köyün teröristler tarafından basılarak 125 köylünün öldürülmesi bunun en bariz örneğidir. Kırsal kesimde yaşam ve tarım bitmiştir yani bitirilmiştir doğal olarak. Kıt’a ülkeleri her daim aç ve yoksul kalmalılar ki, sömürgeci devletlere muhtaç kalsınlar ve sömürülmeye devam etsinler. Bu anlamda Afrika’nın yoksullaşmasına sebep olan etmenleri şu şekilde sıralamak mümkündür;
1. Tam olarak sömürgeci devlet boyunduruğundan kurtulamamaları,
2. Ülkelerin sömürge geleneğinden gelen yapısal bozuklukları,
3. Ülke öz kaynaklarının, başkaları tarafından işletilerek, elde edilen gelirin ülke dışına çıkarılması ve geride ekonomik değeri olan bir metanın kalmaması,
4. Yöneticilerin hala sömürge devletlere hizmet etmesi,
5. Demokrasinin olmaması, denetim ve kontrol eksikliği,
6. İnsan hakları ihlallerinin yüksek oluşu ve adaletin olmayışının yatırımcıları korkutması,
7. Ülkelerde terörist örgütlerin faaliyet göstermesi sonucu, yabancı yatırımcıların bu kıtaya girmek istememesi,
8. Kıt’a da hala ABD, Çin, Rusya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin çıkar mücadelesi içinde olması,
9. Devletlerin ve ekonomilerin kötü yönetilmesi, devlet geleneği ve ekonomik altyapıların olmaması,
10. Devletlerarası sınır sorunları ve savaşların, kalkınmaya engel teşkil etmesi,
11. Ekonomik girdi sağlayacak maden yatakları vb. varlıkların hala yabancı şirketler tarafından işletilmesi,
12. Eğitim seviyesinin düşük olması nedeniyle kalifiye işçi ve bilgi eksikliği.
13. Çalışma hayatı şartlarının çok kötü olması, iş sağlığı ve işçi güvenliği kavramlarının olmamasından kaynaklanan ekonomik kayıpların yüksekliğidir.
Görüldüğü üzere Afrika’nın yoksullaşmasının sebepleri çoktur. En büyük etken ise, yönetimi elinde bulunduranların, ülke kaynaklarını hor kullanması, zimmetine geçirmesi ve yurt dışına aktarmasıdır. Halkın tümünü kucaklayan, gelir artırıcı önlemler alan, gelir azaltıcı önlemlere engel olan, geliri eşit dağıtan yöneticiler olmadığı sürece de, bu yoksulluk artarak devam edecektir.
Bana göre gelecekte Afrika ülkelerinin zenginleşmesi için tek umut, ülkesini ve halkını seven, genç, eğitimli, konusunda uzman, dünya sistemlerini görmüş neslin ülke yönetimlerine ve bürokrasiye gelmesidir. Bu nesil şayet eski, geleneksel, yolsuzlukla meşgul yöneticilerin yerini alır ise, onları taklit etmezler, modern dünyayı taklit ederler ise bu Afrika ülkelerinin yoksulluktan kurtuluşu olacaktır. Yeni neslin, tarım, özel sektör, bilgi teknolojileri, iletişim teknolojileri, bilim ve sanayi alanlarındaki atılımları, kıt’a ya nefes aldıracak atılımlar olabilecektir, tabi başarabilirlerse!
Sonuç olarak, yoksullaşan Afrika’nın umudu ufukta henüz görünmemektedir. Devletleri devlet yapan, halkıdır. Halk düzgün olursa, her şey düzgün olur. Kötü yönetici halkın kaderi değildir, halkın seçimidir. O nedenle halk, kendini yönetecek iyi ve bilgili yöneticiler yetiştirmelidir. Afrika halkı aynı zamanda da, sömürge psikolojisinden kendini kurtarmalıdır. Batıdan gönderilen son kullanma tarihi geçmiş süt tozları ile sağlam vücut ve kafada nesil yetiştirmek zor olacaktır. Kendi kendine yeter hale gelmedikçe, Afrika’nın yoksulluğunun sonu görünmemektedir maalesef.