Piyasalar

YİTİK FARZ: MARUF VE MÜNKER TEKLİFİ

Punto:

MARUF; insanlığın ortak iyileri, MÜNKER; insanlığın ortak kötüleridir. 

“Siz, insanlık adına çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyi ve doğru olanı teklif eder, kötü ve yanlış olandan sakındırırsınız. Zira Allah’a güvenip inanırsınız (Ali İmran 3:110).” 

İşte hayırlı bir ümmet olmanın şartı: “İyi ve doğru olanı öğütlemek, kötü ve yanlış olandan alıkoymak” 

YİTİK FARZ

“Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” diye bildiğimiz bu ibadet, yitik bir farzdır. Bugün ise, tam anlamıyla kaybolmuş bir farzdır.

Çünkü bugün İslam topluluklarının içler acısı hali biraz da, “Emri bil Maruf, nehyi Anil Münker’in” terk edilmesi sonucudur. 

POZİTİF MUHALEFETTİR 

“Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” eylemi, İslam’da pozitif muhalefeti temsil eder. 

Çünkü insan mükemmel bir varlık değildir, her an yanılabilir ve herkes öğüde ihtiyaç duyar. Bunun için Kur’an öğüt olarak gelmiştir (Meviza). Bize de “olumlu muhalefet” yapmamızı öğütler. 

OTOKONTROL MÜESSESESİDİR 

İslam, insanın bu tabiatını çok iyi bildiği ve onu tanıdığı için “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” gibi bir otokontrol müessesesi getirmiştir. 

Bu otokontrol müessesesi İslam toplumunun kendi kendisini kontrol etmesine, kendi istikamet açısını sürekli yenilemesine ve kendi kendisine yönelik bir özeleştiri yapmasına kapı aralar.

UYARIDIR

“Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” İslam’ın uyarı görevidir. 

Halife Ömer, “Bizi uyarmazsanız sizde, sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur” diyordu. 

İnsan uyarılmaya her an ihtiyaç duyan bir yapıda yaratılmıştır. Son peygamber gelmiş ama uyarı görevi diğer insanlarca aynen devam etmekte ve İslam bütün mensuplarının boynuna bir vecibe olarak uyarı görevini yüklemektedir: “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker”. 

Devleti yönetenler de bundan muaf değildir. 

FARZDIR

İmam Azam’a göre “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” farzdır. 

“Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” farzı, müstakil bir farzdır. Bu farz herkes içindir. Kimse bu farzı terk edemez. Allah’ın bütün emirlerini yerine getirse bile, bu farzın gereğini yerine getirmezse, eksik sayılır. 

Allah Resulü, bunu diğer bütün farzlar arasında saydı.

YOKLUĞU AİDS GİBİDİR 

Kur’an net konuşuyor: 

“Sizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan (o toplumda bulunan iyileri de içine alan) bir belâdan korunun (Enfal 6:25).”

Bu toplumsal kokuşma, çözülme ve yozlaşma sadece ona neden olanlarla sınırlı kalmaz. Herkesi kapsar.

Bu nedenle “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker”siz bir toplum, SOSYAL AİDS’E yakalanmış bir toplumdur. 

AIDS’in özelliği, insanın hastalıklara karşı bağışıklığını yok etmesidir. 

Aynı şekilde toplumsal mikroplara ve hastalıklara karşı direnen güç, “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” yapan insanlardır. Eğer bu insanlar yok olursa o toplum direncini kaybeder. 

DUYARSIZ KALMA

Günaha aldırmamak, günah işlemekten bin beterdir. “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” yapmayan bir insan, günaha karşı duyarsız kalmış demektir.

Kötüye düşmanlık etmeyen, iyiye nasıl muhabbet duyabilir ki? Bir insan hem kötüyü hem iyiyi, hem zalimi hem mazlumu, hem küfrü hem imanı aynı anda benimseyebilir mi? 

Bir insan ki kötüye tepki göstermiyorsa, güzele, iyiye, doğruya inanmıyor demektir. Çünkü güzele, iyiye, hakka inanmanın bir bedeli vardır. Çünkü o güzelin yaygınlaşmasına çalışmak, ona olan inancınızın bedelidir.

YOKSA ÖLÜ GİBİ OLURSUNUZ

Eğer günaha, kötülüğe, batıla ve küfre aldırmıyorsanız, unutmayın ki artık insani taraflarınızı yok etmişsiniz demektir. Çünkü tepki veren yanlarınız yok olmuştur. 

Artık siz belki fizyolojik olarak diri sayılırsınız ama, manevi olarak ölüsünüz. Çünkü kötüye aldırmıyorsunuz. Aldırmamak kötülüğü işlemekten çok daha beter bir suçtur.

ALDIRMAKTIR, FARK ETMEKTİR

O nedenle “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” aldırmaktır, fark etmektir.

Kötünün iyiyi ortadan kaldırdığını, iyinin de kötüyü ortadan kaldırdığını bilenler, “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” yaparlar. 

İyi olmanın bir bedeli olduğunu bilenler ve inananlar, iyiliği emrederler kötülükten alıkoyarlar. 

HİSBE VE İHTİSAB

Bu amaçla İslam tarihinin altın çağlarında HİSBE müesseseleri kurulmuş.

“HİSBE” terimi, “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” prensibi uyarınca, iyi bir işi akıllı ve basiretli bir şekilde öğütleme; çirkin bir iş yapanı kınama, hesaba çekerek, genel ahlâkı ve kamu düzenini koruma faaliyetlerini ifade eder.

“İHTİSAP” ise, bu eylemin kurumsallaşmış halidir. 

Yani iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak için sivil bir hareket oluşturmaktır. 

Bu hareketin sivil üyeleri, kendilerini toplum içerisinde kötülükle mücadele ve iyiliği yaygınlaştırma hususunda görevli addetmişlerdir.

İNSAN: ATANMIŞ SORUMLU

Bu eylemi yönetimlere ve devlete bırakmamışlar. Çünkü kötülükle mücadele iyiliği yaygınlaştırma işini eğer yöneticilere bırakırsanız, kötü olduklarında onlara güzeli öğütleyecek ve kötülükten alıkoyacak birileri olmalıdır. 

Onun için “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” müessesesi hep siyasal erkten bağımsız sivil bir müessese olarak işlemiştir. 

DENETİM 

İhtisap kurumu sayesinde toplumda sürekli bir otokontrol imkânı yaşayacaktır. 

Mesela daha Halife Ömer döneminde ihtisap müessesesinde yer almak üzere çarşı pazar kontrollerine bir kadın teklif edilmişti. Bu devlete bağlı bir teşkilat değildi. Zaten o dönemde, bizim bildiğimiz manada devleşmiş bir devlet de yoktu.

Çarşı pazarı denetleyen hesabi olarak değil, tamamen hasbi olarak görev yapan bu sivil görevliler; bir yanlış, bir hata gördüklerinde, ya da iyi diye kötü bir mal satıldığını fark ettiklerinde, ya da kusurlu malı kusursuz diye satan bir satıcı gördüklerinde anında uyarmışlar, olaya müdahale etmişler ve zulmü önlemişlerdi.

Osmanlıdaki Ahi’lik sistemi içerisinde yer alan ticari lonca yöntemi de işte bu Hisbe müessesesi mantığı ile ortaya konulmuş muhteşem bir sistemdi. 

Bu sistemde Ahi’lik halkasına dahil olması için bir esnafın, bir tüccarın 40 şartın kendisinde ortaya çıkmış olması gerekiyordu. Tabii ki bu şartların ahlaki, erdem ve fazilete ilişkin şartlar olduğunu söylemeye gerek yok.

SER/MAYE, ANA MAYA

Bozulmuş, kokuşmuş ve ölmüş olan toplumun içerisinde bir grup, “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” vazifesini yerine getirirse, işte o topluluk ölü toplumun yeniden dirilişinin habercisi olur.

Adeta maya olur o toplum. Yeni bir toplumun inşası için temel hammadde olur, malzeme olur, tohumluk olur. Artık o tohumu ekerek yepyeni, diri bir toplum ortaya çıkarabilirsiniz. 

Onun için mutlaka bu ümmetin içerisinden bir topluluk bulunmalı. O hayırlı topluluk “Emri bil Maruf, Nehyi Anil Münker” yapmalı.

DUA

Rabbimiz! Bizi insan yarattın, Ruh üfleyerek akıl, irade ve bilinçle donattın, Resul ve vahiy lütfettin. Bize de insanlığın ortak iyilerini öğütlemede, kötülüklerinden sakındırmada izan ver. Sen bizim sahibimizsin. Bize Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.

Hayırlar diliyorum

Ankara, 02 Ocak 2024

Prof. Dr. Orhan Arslan