Mustafa Toygar
Punto:
Dinle
Bugüne kadar yapılanlardan çok farklı, bambaşka bir seçim süreci yaşadık. Bu kadar gerginliğe, sataşmalara, kutuplaşmalara rağmen bereket ki, Malatya Pütürge’de Saadet Partili 2 sandık kurulu üyesinin öldürülmesi haricinde seçimlerin sükûnet içerisinde yapıldığı söylenebilir.
Gerçekten, pek çok yönüyle ilginç bir seçim oldu. Mesela, seçmen oyunu tercih ettiği partiye göre değil, karşıt olduğu partiye göre verdi.
Bir başka ilginç durum da; solcular ülkücülere oy verirken, ülkücüler CHP’ye oy verdiler.
Her seçim önemlidir zira olumlu ya da olumsuz ülkemizi etkilediği, bir takım değişimleri de beraberinde getirdiği unutulmamalıdır. Ancak bazı seçimlerin, diğerlerine göre çok daha fazla ülke kaderini etkilediğini biliyoruz. Mesela, 2002 seçimleri bunlardan bir tanesidir. Bu seçim sonuçları, ülkemizin siyasi aktörlerini tamamen değiştirmiştir.
İşte 31 Mart seçimleri de diğerlerine göre çok önemli değişimlere yola açabilecek neticeler içeriyor. Bu hususları ileriki günlerde inşallah değerlendiririz.
Peki, 31 Mart seçimlerini kim kazandı?
31 Mart, seçim sonuçları netleşmeye başladığı gece yarısı, siyasi parti genel başkanları açıklamalarda bulundular. Genel başkanların tamamı, kendi partilerinin kazandığını ifade eden beyanatlar verdiler.
Peki, gerçekten bütün partiler kazandı mı, kazandıysalar bu nasıl oluyor?
Bu durum biraz da partilerin beklentileriyle alakalıdır. HDP gibi terör örgütüne destek veren bir yapıyı Türkiye Cumhuriyetinin siyasi bir partisi olarak görmediğimi tekrardan not edeyim. Bu seçimlere giren tüm parti ve partililerimizin, ilginç ama çok mutlu olduklarını görebiliyoruz. Bunu nereden anlıyoruz? Parti genel başkanlarının gece yarısı açıklamalarından ve partililerin kutlama ve şenliklerinden…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı balkon konuşmasında coşkulu, bayram sevinci yaşayan bir kalabalık vardı. Erdoğan uzun konuşmasının bir bölümünde şöyle diyordu: “Yüzde 52 oy almış partimiz var. Bu seçimin birinci partisi AK Parti. Diğerleri düşünsün. Bizim düşünmeye herhangi bir şeyimiz yok. Cumhur İttifakı olarak bizi sandıkta birinci yapan milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.”
Elbette bu yüzde 52’nin içerisinde MHP’nin de oyları vardır.
Aynı gece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yaptığı açıklamada: “Cumhur İttifakı hedeflerine ulaşmıştır. 31 Mart seçimlerinin kazananı tüm Türkiye’dir.
Bu seçim sonuçlarını 2014 yılıyla karşılaştırdığınızda önemli bir bereketimiz olduğunu ifade etmek isterim. Şimdi herkes kazandığını söylemektir. Herkesin kazandığını söylemesi Türkiye için bir kazançtır. Demek ki siyaseten mağlup olan yok bu ülkede".
Muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu da şu açıklamayı yapıyordu: “ İstanbul'da elimizdeki verilere göre Ekrem İmamoğlu kazanmış durumda. Bütün baskılara rağmen bir başarı elde ediyoruz. Bizim başarımızı 81 milyonun başarısı olarak görüyoruz. Bu zafer değil bir başarı. Bu seçimlerde Ankara'yı, Adana'yı, Antalya'yı, Mersin'i, Kırşehir’i, Artvin'i, Ardahan'ı, Bolu'yu, Bilecik'i kazandık. Kazanan aslında Türkiye"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise yaptığı açıklamada şunları söylüyordu: “Bu seçim bir ittifaklar seçimiydi. Millet İttifakı, milletin duygularına tercüman olarak, başarılı bir sonuç aldı. Siyasette rekabet aziz milletimizin işine yarar. İktidar kendine çeki düzen vermek zorunda kalır. Vatandaşın haliyle, sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalır.
Ne kadar güzel değil mi?
Herkes mutlu, herkes zafer kazanmış edasıyla şenlikler yapıyor, beyanatlar veriyor…
Sıkıntı yok yani…
AKP, 24 Haziran 2018 seçimlerine göre Türkiye genelindeki oy oranını koruduğu için çok mutlu. Derin ekonomik krize, işsizlik gibi sorunlara rağmen oy oranında önemli bir düşüş beklenirken, korkulan olmuyordu. AKP’nin bir önceki seçimlerdeki oy oranını koruması beklentilerinin üstünde olduğu için kendilerini zafer kazanmış saymaları da doğaldır!...
MHP, önceki seçimlere göre oy oranları düşmüş olsa dahi, 2014 yerel seçimlerinde; 3’ü Büyükşehir olmak üzere 8 il belediye başkanlığını kazanmışken, bu seçimlerde; 1’i Büyükşehir olmak üzere 11 il belediye başkanlığını kazınmış durumdadır. İl belediye sayısı 8’den 11’e çıktı ya Bahçeli bu nedenle; “Önemli bir bereketimiz oldu” diyor. Adana ve Mersin gibi büyükşehir belediye başkanlıklarını kaybetmiş olsa da onlar da çok mutlu!...
CHP, solcu, sosyal demokrat bir parti olduğunu iddia ederken, milliyetçi, muhafazakâr adaylarla seçim kazandığı için mutlu. Ekonomik krize, artan işsizliğe rağmen, hala iktidar alternatifi olamayışına rağmen belediye başkanlığı sayısını artırmış olmayı zafer sayıyor. Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, İzmir gibi illerde çok başarılı olamadığı takdirde CHP’nin işi zorlaşır.
İYİ Parti; il belediye başkanlığı kazanamamış olsa da Türkiye genelinde oylarını koruduğu, destek verdiği CHP ittifakının da büyük şehirlerde kazandığı için mutlu.
Biz bugünlük, seçim sonuçlarına partilerin gözlüğü ile baktık.
Evet, bütün partilerin ‘züğürt tesellisi’ içerisinde olduklarını söyleyebiliriz.
Eğer seçim sonuçları doğru analiz edilmez ise:
AKP’nin nasıl kırsala kaydığını, büyük şehirlerde gerilediğini, tedbir alınmaz ise geri dönüş yoluna gireceğini hep birlikte göreceğiz.
CHP’nin ithal adaylarla bir yerlere kadar gidebileceğini, gerçek manada sosyal demokrat bir parti olmadığı sürece alternatif oluşturamayacağını, büyüyemeyeceğini göreceğiz. Mansur Yavaş’ın başarısı ülkücülere, başarısızlığı CHP’ye yazacaktır.
İYİ Parti çizgisini netleştirmelidir. Milliyetçi-muhafazakâr mıdır, liberal demokrat mıdır? Yoksa tepki oylarının ayakta tuttuğu bir parti midir? Gönlünde üç hilali taşıyanların partisi olabilecek midir? Bu MHP’den oy alamayan İYİ Parti neyi temsil ediyor?
MHP, parti olma hüviyetini kaybediyor, AKP ile birleşmesi daha isabetli olur.
Detaylı seçim sonucu değerlendirmelerimizi de inşallah yapacağız. Bu yazımız, daha çok partilerin seçim sonuçlarına nasıl baktıklarına dair bir-iki anekdottan ibaret sayılabilir.