Piyasalar

Yeni Üniversite Kurmak ve Bölgesel Kalkınma -2-

Punto:
Geçen hafta ülkemizde dördü vakıf olmak üzere 20 yeni üniversitenin kurulduğundan ve ülkemizde yeni kurulan üniversiteler ile 129 devlet, 72 vakıf ve 5 vakıf MYO olmak üzere toplamda 206 tane yükseköğretim kurumu (üniversite) bulunduğundan bahsetmiştim. (http://www.millivicdanhaber.com/makale/yeni-universite-kurmak-ve-bolgesel-kalkinma--283) Aslında üniversite sayısından daha çok yüklendiği işlevsellik tartışılmalıdır. Yaklaşık bir hesaplama ile ülkemizde her 400 bin kişiye bir üniversite düşerken ABD’de ise 65-75 bin nüfusa bir üniversite düşmektedir… ABD’deki gelişmiş üniversiteler uluslararası eğitim vermeleri, teknolojik gelişme ve bölgesel kalkınmada öncülük yapmaları ile tanınmaktadır. Ülkemizde de çok sayıda üniversitenin kurulması bölgesel kalkınma konusunda üniversitelerden beklentileri her geçen gün artmaktadır… Land Grant Üniversite… Ülkemizde üniversitelerin bölgesel kalkınmaya destek olması veya öncülük etmesi düşüncesi çok da yeni değildir. Örneğin 1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi “Land Grant Üniversite” modelinde hizmet vermesi amaçlanan bir üniversitedir. Bu üniversiteye kuruluş yıllarında 40 bin dekar arazi tahsis edilmiştir. Bölge tarımının gelişmesinde öncülük etmesi için yurt dışından bilim insanları getirilmiştir… Uzun yıllar bu üniversitede çalıştım. Düzenlenen çiftçi günleri eski günlerden kalan bir gelenek olarak uygulanmaktaydı… Halen bu üniversitenin bir mensubu olarak kendimi görmekle birlikte şu soru sorulmalıdır: Kuruluş misyonunu yerine getirilebilmiş midir? Üniversitelerin bölgesel gelişmeye katkıları konusunda “Land Grant Üniversite” modeli 1800’ün başlarında ABD’de ortaya çıkmıştır. Bu model üniversiteler ABD’de başarılı olmuştur. Bu parlak başarılarından dolayı bu modellerdeki ABD üniversiteleri tüm dünyada taklit edilmeye çalışılmaktadır... Ülkemizde de üniversiteler ile ilişkilendirilmiş bir kalkınma politikası yıllardır uygulanma çabası içerisindedir. Ancak araştırma üniversitelerinin seçimi gibi bölgesel kalkınmaya katkı açısından eksik politikalar bulunmaktadır… Araştırma Üniversiteleri… 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde eğitim sistemine ilişkin önemli açıklamalar yapıldı (26.09.2017). Araştırma üniversitesi olarak belirlenen 10 üniversite kamuoyu ile paylaşıldı: ODTÜ, Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İTÜ, Erciyes Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi… Ankara’da 4, İstanbul’da 3, İzmir, Kayseri ve Kocaeli’nde 1’er üniversite seçilmiştir. Bu üniversitelerin bulunduğu şehirlerin hepsi gelişmiş durumdadır. Bölgesel gelişme dikkate alınacaksa az gelişmiş şehirlerimizdeki üniversitelerin tercih edilmesi gerekmez miydi? Elbette bunun mutfak çalışması ilgili bürokratlar tarafından yapılmıştır. Belli ölçütler dikkate alınmıştır. Ancak araştırma üniversitelerinin seçiminde bölgesel dağılım gelecek yıllarda dezavantajlı bölgeler dikkate alınarak planlanmalıdır… Girdi-çıktı analizi… Üniversitelerin ülkenin/bölgenin kalkınma ve gelişmesi üzerine katkısı mutlaka sorgulanmalıdır. Bu sorgulama en üst eğitim yöneticileri, toplum ve ilgili paydaşlar tarafından mutlaka yapılmalıdır… Üniversitelerin değerlendirilmesinde girdi-çıktı analizi yapılmazsa etkenliği/etkinliği belirlenemez. Ülkemizde batılı üniversitelerin başarıları hep çıktıları üzerinden örneklendirilmektedir. Bu üniversitelerin girdi olarak; finans, nitelikli akademisyen ve öğrenci gibi girdi kullanımı hiç dikkate alınmamaktadır! Öncelikle bu girdiler ile nasıl yüksek çıktı alınacağının açıklanması gerekir. Çok derin bir konuya girmek üzere olduğumuzun farkındayım… Bazılarının “Hocam bunları bırak” der dediğini duyar gibiyim… Normal bir bireyin bakış açısı ile üniversitelerin şehre katkısı öğrenci sayısı ve bunların yaşam giderleri çerçevesindedir… Son söz: Normalde lokomotif vagonu çeker; vagon lokomotifi çekmeye başlamış ise kaza olması yakındır…