Piyasalar

Yeni Türkiye için Yeni bir Zihniyet

Punto:
Dünyaya gelen insanın şahsiyetini, kucağında büyüdüğü cemiyetin özellikleriyle dokumak gerekir. Çünkü bu özelliklerin kökleri de; zaten o cemiyetin zihniyetinden gelir. Tarih ve zihniyet birbirinden ayrılmayan iki kavramdır. Tarihi bilmek, o dönemin zihniyetini bilmek ile mümkündür. Bir başka ifadeyle, tarihin dili zihniyetinde gizlidir ve o zihniyete yabancı olan, tarihin dilini çözemez. Zihniyet ise kendisini kolay ele verecek bir husus değildir. İşin içinde din, dil gibi değerler, gelenekler zaman içinde oluşan çeşitli kazanımlar, dildeki anlam kaymaları ve benzerleri girer. Bir milletin tarihi değişebilir ve bu aslında değişme değil zaaflarından ayrılabilen bir gelişmedir. Ancak uzun bir ameliye; çok uzun psikolojik, sosyolojik, estetik, felsefi çalışmalarla zihniyete damgasını vuran bütün unsurlar ile gayretlerin meyveleri alınıp, tabii olarak gerçekleşebilir. Bu durumda bile, varlığını devam ettirebilmesi, mazi ile ilişkisini sonunyan bazı damarlara sahip bulunmasına bağlıdır. Yoksa “yapay bir millet” oluşur ve onun ne gelenekleri, ne iç mantığı, ne de medeniyet değerleri kalır. Böyle bir toplum dejenerasyonun avucuna düşer ki; tarihten silinmesi kaderi haline gelir. Değişik sebeplerden dolayı bir toplum geri kalmış olabilir; ancak, onun kökleriyle ilişkisini kaybettirmeden çağdaşlaştırmak tek çıkar yoldur. Mesela; yüzyıllar önce Almanlar, Avrupa'da horlanan bir milletti. Öyle bir kültür ve kalkınma faaliyeti gerçeklestirdiler ki "Germenlik"lerini pekiştirerek modern güçlü bir millet haline gelerek, son dönemlerde göz kamaştırıcı başarılara imza attılar. 24 Haziran'da yapılan seçimler nihayetlendi. Cumhurbaşkanı ve parlamenter sistemin oylanması öncesi yapılan seçim çalışmaları sırasında miting meydanlarında konuşulanların artık geride bırakılması; siyasi iradenin, 81 Milyon insanımızı kucaklayıcı bir dil ile huzurlu ve "güçlü" bir Türkiye için iktidarı, muhalefeti ve özellikle sivil "Organik Düşünce" guruplarıyla birlikte gayret göstermesi dileğiyle...