Yunus EKŞİ
Punto:
Dinle
Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak; dengeleme-disiplin ve değişim içerikli 2020-2022 tarihleri arasını kapsayan Yeni Ekonomi Programı olarak açıkladı. Daha önce açıklanan Yeni Ekonomi Programının bir parçası olarak bu programa da yeni denildi.
Ardışık biçimde gelmeye devam eden zamlar, programı okuyanlar için beklenmedik bir durum değil. Dengeleme ve disiplin kavramları ile tanımlanmaya çalışılan program, aslında sıcak para zamanındaki yüksek faizler ödenerek oluşturulan borçlanmalar ve bu borçlanmaların kısa zamanda geri ödeme süresindeki yüksek faizler, Yeni Ekonomik Programını kaçınılmaz kıldı.
Hangi siyasi parti olursa olsun, uygulanmasında sorun görmediğimiz Borca Dayalı Para Sisteminin bütün olumsuz sonuçlarına millet olarak katlanılacak. Ta ki asıl sorun olan borca dayalı para kredi sisteminin değişimini talep edene kadar.
Siyasi partilerimizin bu konudaki ortak başarısız politikaları kabul etme paradigması, onların ortak ayni yanlışı kabul eden ekonomik politikaları savunmalarındandır. Mevcut eğitimdeki yanlış iktisadi kuramların eğitimini almak; aynı fabrikadan farklı isimlerde aynı ürünlerin çıkması gibidir.
İlk açıklanan YEP Ak Parti için yerel seçimlerde ciddi bir oy kaybına sebebiyet vereceği ön görüsü, siyasi temayüllerin dışında, tamamen iktisadi temel yanlışların oluşturacağı sonuçlar üzerinden olacağını ifade etmiştik. Birçok makalemizde bu konuya vurgu yaptık.
2019-2021 yıllarını kapsayan fiyat istikrarın yeniden tesis edilmesi ibaresi, bize bugüne kadar hangi zamanda bu fiyat istikrarı gerçekleşti? sorusunu sorduruyor. Bugüne kadar fiyat istikrarı hiçbir zaman sağlanamadı. Sistem istikrarı taahhüt eder ama olmaması üzerine kurgulanmıştır. Merkez bankasının fiyat istikrarı gibi temel bir amacının eksik olduğunu defalarca yazdık.
Tekrar edelim; fiyat istikrarı, para istikrarından bağımsız düşünülemez. Eğer parasal bir istikrarsızlık varsa, fiyat istikrarı kaçınılmazdır. Programda para istikrarı yoktur.
Merkez Bankası ve Hükümet, parasal istikrarı bu programda da es geçmiştir. Eğer parasal istikrarı dikkate alsaydı, program baştanbaşa yeniden kurgulanmak zorunda olacaktı. Çünkü parasal istikrar; para kredi sistemini sorgulatan ve sistemin faizden arındırılması için temel bir adımdır.
Şimdi programa bakalım
1)-2018 yılı bütçede 72,8 milyar zarardı. Bu zarar 2019 bütçesinde öngörülen 80,6 milyardı. Ama gerçekleşen zarar 125 milyar oldu. Neredeyse %50 den fazla 45 milyar bütçe zararı daha oluştu. Piyasa ekonomisinden taviz vermeyeceğiz denmesi, faizcilerin kalbine su serpmek olup, piyasa ekonomisi diye tabir edilen şey faiz ekonomisi olduğunu, bu bütçe zararlarının faizlere gittiğini görüyoruz.
YEP tercih edilen sürekli borçlanma politikasıdır. Bu bütçe zararları vergi olarak millete yansıtacak demiştik. Nitekim yapılan zamlar ve yapılacak olanlar bizi haklı çıkardı. Bütün ardışık şekilde, elektriğe, doğalgaza, köprülere, yollara, benzine zamlar geldi.
2)- Finansal istikrar adına; Borsa İstanbul finansal varlıkları riske karşı korumak için, Swap işlemi, (iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde farklı faiz ödemelerini ve/veya farklı para birimlerini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir takas sözleşmesi) döviz Swapları ile faize dayalı Swap hayata geçirilecek. Ekonomide dengeleme ve İstikrar faizle aranıyor.
3)-Temel ekonomik göstergelerdeki veriler maalesef her geçen gün güven kaybediyor. 2018 GSYH 789 milyar$, 2020-2022 YEP tahmini 749 milyar$. Kişi başı milli gelir 9693$, YEP 9093$ hedefleniyor. Yani milli gelirde kişi başı 600$ azalma olacak. 2018 de yatırım 0,6 gerilerken, 2019 tahmini (YEP 2019-2021) -3,2 olurken, YEP (2020-2022) -10,0 olarak planlandı.
İşsizlik oranı 2018’de %11, 2019 tahmini(YEP 2019-2021) %12,1 olurken, YEP (2020-2022) %12,9 olarak tahmin ediliyor. Halkın yaşadığı enflasyonla açıklanan bu rakamlar arasında çok ciddi fark var.
4)-YEP genel devlet dengesinde; 2018 vergileri 644,8 milyardan, 2021 de 1.026,2( bir trilyon yirmi altı milyar iki yüz milyon) oluyor. Yani milletin sırtına vergilerle 386 milyar daha vurulacak.
5)-YEP genel devlet dengesi tablosunda; 2018 faiz harcamaları 81,4 milyar, YEP 2021’de 180,7 milyar olarak planlanıyor. Yani faizler % 120 artacak.
Bu programın, milletin lehine olumlu yönde gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Önce ki bütçe faiz ödemelerinizde yaklaşık % 55 gibi bir sapmaya neden olan kurgu, direk bu tahminlerde de çok ciddi sapmalara sebebiyet verecektir.
Saldırıya açık bir ekonomi anlayışı, küreselcilerin sıcak para ile giriş çıkış süreçleri, reel ekonomiye sadece istikrarsızlık kazandırmıştır. Bu manada faiz düzeninin enstrümanları çeşitlendirilerek, ekonomi daha da kontrol edilemez.
Ekonomideki çok başlılık istikrarsızlığın temel nedenlerinden biri olup, hükümet sadece uyguladığı ve uygulayacağı sıkı maliye politikaları ile başarı sağlayamayacaktır.
Her ne kadar merkez bankasına müdahale edilse de para politikası asıl belirleyici unsur olmuştur. Sıkı maliye politikaları ancak vergileri arttıracak. Aynı zamanda kredilerin yeniden tüketim kredisi olarak verilebilmesi için açmaza düşen batık krediler bir yandan bankaların lehine yeniden yapılandırma adına, bankalara bir can simidi daha olacaktır. Düşük faizlerle yine Tüketim tahrik edilerek sarmal borca dayalı köle düzeni devam edecek.
Milletin, adı yeni bir ekonomi programa değil, yeni bir iktisadi hareketle İktisat Modeline ihtiyacı var.
Selam ve dua ile…
Yunus EKŞİ
@yunuseksi_5353