Albert Einstein “ Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek deliliktir” der. Ama olsun, bizlerde bir sinema çıkışında
birlikte seyrettiğimiz filmi arkadaşımıza yeniden anlatarak büyüyen nesiller değil miyiz? Siyaset sahasında son günlerin
güncel konusu “yeni bir açılım mı yapılıyor?” Kamuoyunun bu konuya ilgisi de TBMM’nin 1 Ekim tarihli açılışında MHP
Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin parti grup konuşmasında PKK lideri Cani Abdullah Öcalan için “gel meclise,
DEM grubunda konuş, örgütünü tasfiye ettiğini haykır ve terörü bitir” demesi olmuştur. Akabinde Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğan’ın Bahçeli’nin bu çıkışına zımnen de olsa destek vermesi yeni bir tartışmaya aralık açmıştır. Ortaklar arasında
sorun mu var, İmralı konusunda bilgi paylaşım zafiyeti mi oluştu? diye. Gönül elbette ister 40 yıldır bu ülkenin kronik
sorunu haline gelmiş, önemli kaynağını bu uğurda harcamış, anaları evlatsız, evlatları babasız bırakmış bir PKK terör
sorunun bitmesini, bitirilmesini. Ama şunu da hiçbir zaman unutmamak gerekir ki “terörle mücadele, teröriste müdahale”
edileceğini.
AYNI ŞARTLARLA İKİNCİ RİSKİ ALMAK
Felsefe hocası sınavda “Risk Nedir?” diye soruyor. Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor kâğıdını.
Kâğıdın üst kısmında sadece isim-soyadı yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak. En altta ise “İşte risk budur!” diye
yazıyor. Ve sonuçta da sınıftaki en yüksek notu alıyor.
Hocanın bir sonraki sınavında yine “Risk Nedir?” sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kâğıt verince bu sefer 0
alıyor. Tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor. İşte cevap: Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!
YENİ BİR AÇILIMIN ÖN AÇIKLAMALARI MI?
Ön alma adına, dezenformasyon olmasın diye sınır ötesi gözlerin söylem ve yorumlarını sizlerle paylaşmaya gayret
edeceğim. Kendi kısır beklentilerini en üst seviyede tutabilmek için her yola başvuruyor, olmayacakları olacakmış gibi
kendi taban konsolidasyonunda kullanabiliyor. Onun için bu tür söylemleri fazla ciddiye almamalı ama yok da
saymamalıyız. İsim kullanmaktan gereğince kaçınma sebebimiz, gereksiz yere isimlerin reytingini artırmamak, popüler
yapmamak içindir. Ama yine de anlatılanları senaryo da olsa paylaşmak istiyorum. Bu bizim ne güçlülüğümüzü zedeler,
ne de milli duruşumuzdan bir yaprak tanesi düşürür. Devlet yapımız güçlü, kurumlarımızın tecrübesi ise beş bin yıllıktır.
Siyasi taraf yorumlamalarımızı "devletin sürekliliği, milletin birliği" söz konusu olduğunda bir kenara bırakır, hata
yapmama istikametinde kullanırız.
Bahçeli’nin söylem ve paylaşım gizemliliği bana ”gizem merak uyandırır” sözünü hatırlattı. Köşe yazarları,
akademiyseler, siyasetçiler, halktan insanlar bu meraklarını gidermenin muhtelif yollarını kullanıp, alternatifli algoritmalar
yazabilmektedirler. Bu meraklılık beni bizim dışımızda örgüte sempati besleyenlerin sosyal medya hesapları arasında
gidermeye çalıştım. Karşıma ne çıktığını merak edenler için önemli gördüğüm iki ismin paylaşımlarını sizlerle aktarmak
istedim.
GERÇEKLİKLERİ TARTIŞILIR
Son yerel seçimlerde Ak Parti’den Mardin Belediye Başkanlığına aday adayı olan , ”2013 açılım süreci içerisinde “akil
insanlar heyeti” diye adlandırılan heyette bulunan ve kendisini Kürt Aydını olarak nitelendiren Yazar Abdurrahim
Semavi’dir. Semavi “Türk Hükümetinin 15-16 aydır hazırlıkların yapıldığı bir projenin olduğunu” söylüyor. Bu proje
sadece Türkiye’deki Kürt sorununun çözümüne yönelik olmadığını, Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacağını,
Doğu, Batı ve Kuzey Kürtleriyle ittifak kurulacak bir süreçtir. “Projenin beş yıl içinde sonuç vereceğini, bunun içinde 300
kişilik bir heyetin oluşturulacağını, Türkler ve Kürtlerin de bu süreci zaman içinde alıştıra alıştıra kabullendirileceğinin
planlandığını” anlatıyor. Bahçeli’nin bu söylemleri tek başına yapmadığını, Sayın Erdoğan’la birlikte bu süreci hazırlayıp,
yürütüldüğünü de izah etmektedir.
İRAN KANDİL ÜZERİNDEN OYUN OYNUYOR
İkinci olarak incelemeye alıp, merakımı şüpheyle gidermeye çalıştığım youtube kanalında açıklamalar yapan ve
Abdurrahim Semavi’yi de referans gösteren Selim Çürükkaya. Çürükkaya güya yeni bir süreç başladığını, Türk Heyetiyle
Avrupa PKK heyetinin Belçika’da Radisson Blu Hotel’de toplantı yapıldığını iddia ediyor. Daha da ileri gidip şunları
anlatıyor.
Ak Parti heyetinde Beşir Atalay, Yalçın Akdoğan, Ayşenur Bahçekapılı ve Derya ve Ercüment adında toplam beş kişilik
bir heyet olduğunu iddia ediyor. PKK Avrupa Örgütü heyetinde ise Ferda Çetin, Fuat Kaf, Mustafa Sarıkaya, Sürbüz
Çelik, Hanım Pazarcık, Sakine Pir ve Remzi Kartal’dan oluşan altı kişilik bir heyetle toplanıldığını söylüyor. Toplantıya
telefonla Öcalan’ın katıldığı iddiası da mevcut. Abdurrahim Semavi dayanak gösterilerek 2024 mayıs ve temmuz
aylarında Öcalan Avrupa örgütüne bir öneri götürdüğünü, bu öneride de şu hususların yer aldığını iddia etti. 1-Rojova’da
kubani ve kamışlı karşısında PYD 10 km geri çekilsin. 2- PYD silahlı olarak Suriye ordusuna katılıp etegre olsun. 3-
Kandil ve Şam gazdaki PKK’nın silahlı güçleri orayı boşaltsın, 4- PKK başkanlık konseyi üyeleri Avrupa’nın herhangi bir
devletine mülteci olarak gitsin ve Türkiye Devleti de mülteci olarak onların yerleşmesine yardımcı olsun. Geri kalan
gerillalar da Türkiye’deki siyasi ortama katılsın, Abdullah Öcalan da ev hapsine çıksın. Bundan sonra da Kürt sorunu
anayasal bir çerçevede çözülsün demişti. Abdurrahim Semavi bu görüşlerin Öcalan’a ait olduğunu söylemişti.
Kandildekiler de devletle görüşmelerinin olduğunu açıklamışlardı. Ama görüşmelerin kesildiğini de söylediler. Sebebinin
de devletin uygun olmayan bir teklifte bulunduğu bu sebeple kesildiğini söylemişlerdi. Kandille Abdurrahman Semavi
arasındaki farklılığın “Semavi önerilerin Öcalan’dan gittiğini, Kandil ise devletten geldiğini” iddia etmişlerdir. Daha sonra
Bahçeli grup toplantısında “terörist Öcalan gelsin DEM grubunda konuşsun ve örgütü dağıttım desin, bunun ardından
Öcalan’a ‘umut hakkı’ doğar biz gerekenleri yaparız” dedi. Bahçeli’nin bu çağrısı Türk Kamuoyunda büyük bir yankı
yarattı, karşı çıkanlar, yan çıkanlar oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahçeli’nin bu çıkışına destek verdi. Çıkıştan önce
DEM’lilere el uzatmış, tokalaşmıştı. Bunun ardından birinci çıkışını yaptı, ardından ikinci çıkışını yaparak “ben sözlerimin
arkasındayım, Öcalan gelsin çağrı yapsın, örgütünü feshetsin” dedi.
KANDİL ÖCALAN’I TAKMIYOR
Çürükkaya gelelim yeni bir gelişmeye diyerek, bunun teyidini iki kanaldan yaptığını söyleyerek devam etti. Abdullah
Öcalan Belçika’da Radison Blu Hoteldeki toplantıya telefonla katıldı ve kandildekileri eleştirdi. “Kandildekiler beni
övüyorlar ama dediklerimi yapmıyorlar. Beni dinliyorlar ama pratikte yan çiziyorlar. Siz Avrupa örgütü ve DEM dediklerimi
yapın, biz önemli tarihi adımlar atacağız” dedi. Toplantıdakiler durumu Kandile anlatacaklarını ve sonucu
paylaşacaklarını ilettiler. Güya Kandil cevap olarak ve de görüşmelerin başlayabilmesi için bazı şartları olduğunu ileri
sürmüşler. Bu şartlar muhtemelen Ak Partili heyete de iletildi. Bu şartlar şunlardı: 1- Abdullah Öcalan’ın serbest ve özgür
olması lazım. 2- Kuzey Kürdistan’da anadil eğitimi ilkokuldan üniversiteye kadar gerçekleştirilmeli ve Kürdistan’da Kürtçe
resmi dil olmalıdır. 3- Genel bir af çıkartılmalı, siyasi tutukluların tümü serbest bırakılmalı 4- PKK Türkiye’ye karşı silah
bırakacak ama PKK’nın ondan sonra ne yapacağına PKK’nın kendisi karar verecektir. 5- Bölgedeki şehirler, köyler,
dağlar, nehirlerin eski Kürtçe isimleri geri verilmelidir. 6- Yerel yönetimler özerk olmalıdır. 7- Türk Devleti Rojova’dan
bütün silahlı ekonomik, kültürel, bürokratik güçleriyle birlikte geri çekilmelidir. 8- Kayyım atanmasına son verilmelidir. 9-
Anayasanın ilk dört maddesi dâhil Kürtlerin aleyhine olan bütün maddeler değiştirilmeli, Türklerin üstünlüğü anayasada
sona erdirilmelidir. 10- Kürdistan Bölgesinin adı ve Kürt kimliği anayasada kabul edilmelidir. Yani Anayasadaki Doğu ve
Güneydoğu bölgesi Kürdistan ve Kürtlerin ulusal varlığı anayasa tarafından kabul edilmelidir. 11- Türk devleti Güney
Kürdistan’dan çekilmelidir. 12- Barış ve uzlaşı şehitlikleri kurulmalıdır. 13- Ulusal ve uluslararası bir heyet son 50 yıllık
olup bitenleri, suçları araştırmalı ve aynı zamanda bu müzakerede gözlemci rolü de oynamalıdır. “Bu maddelerden
herhangi birine Türk Devleti itiraz ederse bizim masadan çekilme hakkımız doğar.” denmektedir. Çürükkaya bu bilgiler
ne kadar doğrudur, bilemem. Kesin olduğunu söyleyemem. Ancak başta da söylediğim gibi iki kanaldan teyit ettim
demektedir. Bugün Kandil İran güdümünde, onların söylediğinin dışına çıkamayan bir yapıdadır. Kandil bu şartların
arkasında durabilmesi için İran güdümünden çıkmalıdır. İran nasıl olsa bu şartları Türk Devleti kabul etmeyecektir
anlayışıyla hareket ederse bu süreçten de Kürtlere yararlı bir sonuç çıkmayacaktır.
BÖLGENİN GÜÇLÜ DEVLETİ: TÜRKİYE’DİR
Değerli okurlarım, ben bir araştırma çalışmasını sizlerin takdirine sundum. Bu açıklamalar popülist bir amaca da hizmet
ediyor olabilir. Karşı tarafın yanlı bir sızdırma operasyonu da olabilir. Bunları bizler bilemeyiz. Bildiğim tek konu ülkem
için selamettir, milli çıkarlarımızdır. Bu hususları da göz ardı etmeden bu yazının yorumunu siz değerli okurlarıma
bırakıyorum. Bu kaynağın gizli olmadığını, biraz çalışmayla internet ortamında rahatlıkla ulaşabileceğinizi de hatırlatmak
isterim.