1,5 yıldır Python'da bir analiz aracı geliştiriyorum. Bu araç, şirketlerin veya varlıkların finansal sağlığını değerlendirmek için kullanılan temel analiz yöntemlerini kullanmaktadır. Temel analiz, bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, iş beklentileri, rekabet faktörleri ve diğer bilgilerin analizini içeren bir süreçtir. Bu süreci uygularken, önce sektörleri makro yönetim teknikleriyle değerlendiriyorum, ardından daha aşağı seviyelere inerek yatırım enstrümanlarını değerlendiriyorum.
Makro yatırım olarak da bilinen makro dalga yatırım, yatırım kararları almak için büyük ölçekli ekonomik trendlere ve olaylara odaklanan bir yatırım stratejisidir. Finansal piyasaların yönünü tahmin etmek için faiz oranları, enflasyon, siyasi olaylar ve ekonomi politikaları gibi küresel makroekonomik faktörlerin analiz edilmesini içerir. Makro dalga yatırımcıları genel ekonomik ortamı değerlendirmek için yukarıdan aşağıya bir yaklaşım kullanır ve ardından buna göre varlık tahsisi ve yatırım kararları alır.
Veri analizi makro yatırımlarda temel bir rol oynar. Yatırımcılar ve analistler trendleri, korelasyonları ve potansiyel piyasa hareketlerini belirlemek için geçmiş ve gerçek zamanlı verileri kullanır. Makine öğrenimi (ML), büyük miktarda veriyi işleme ve karmaşık kalıpları belirleme yeteneği nedeniyle makro ticaret ve veri analizinde önemli bir yöntemdir.
Türkiye'de finans piyasasında çalışan bir hanımefendi, bana dedi ki, 'Bu çok iyi bir yöntem, bunu değerlendirelim.' Bu nedenle Türkiye'de bir robo danışman (robo adviser) hizmeti sunmak isteyen bir bankayla beni buluşturdu. Toplantı benim için adeta bir kabustu, çünkü konuştuğum kişilerin bilgi düzeyi oldukça zayıftı.
Bu beni gençliğime geri götürdü. IRIS Risk Management firmasında danışman olarak çalışıyordum. Willi, CEO'muzdu. Bana sık sık derdi ki, "Ahmet, eskimolara buzdolabı satarım" derdi. Ve hep şunu eklerdi, "Benden çok şey öğreneceksin, beni takip et." Bir gün bir bankaya gittik ve Willi şöyle dedi: "Sizin yaptığınız her şey yanlış." Bu sözlerle birlikte işler iyice karıştı. O an anladım ki, Willi berbat bir satıcıydı. Ayrıca, Willi papazlık da yapıyordu ve bana sürekli olarak İncil'den vaazlar verirdi.
Ancak burada şanslıydım çünkü Aysun gerçekten işi çok iyi biliyordu ve bankayla olan toplantıyı mükemmel bir şekilde yönetti. İletişim ve pazarlama konularında Aysun, Willi'den kat kat daha iyiydi. Bankadaki arkadaşların iki önemli noktayı tam olarak gözden kaçırdıklarını fark ettim: verilerin kalitesi ve öngörülebilir kalıpların önemi.
Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüz iş dünyasında, verilerin kalitesi ve öngörülebilir kalıpların rolü giderek artıyor. İşletmeler, bu iki faktörün başarılarda oynadığı kritik rolü daha iyi anlamalı ve değerlendirmelidir.
Dijital çağın getirdiği büyük veri miktarları, verilerin kalitesinin özellikle dikkate alınmasını gerektiriyor. Verilerin düşük kalitede olması, iş süreçlerinin ve karar alma süreçlerinin güvenilirliğini ve verimliliğini ciddi şekilde etkileyebilir.
Verilerin kalitesinin sağlanması, şu noktalara dayanır:
Doğruluk: Verilerin doğru ve güvenilir olması, yanlış veya eksik bilgilere dayalı kararların önlenebilmesini sağlar. Güvenilir kaynaklardan gelen veriler, işletmelerin doğru analizler yapmasına yardımcı olur.
Tutarlılık: Verilerin farklı kaynaklarda veya zaman dilimlerinde tutarlı olması, analizlerin ve kararların tutarlılık kazanmasını sağlar. Tutarsız veriler, işletmelerin yanlış yönlendirilmesine neden olabilir.
Tamamlık: Eksiksiz veri setleri, iş analitiği ve öngörülebilirlik çalışmaları için elzemdir. Eksik veriler, yanıltıcı sonuçlara ve eksik stratejilere yol açabilir.
Güvenilirlik: Verilerin güvenilir kaynaklardan gelmesi veya doğrulanabilir olması, işletmelerin güvenilir kararlar almasına yardımcı olur. Güvenilir veriler, işletmelerin itibarını korur.
Öngörülebilir Kalıplar: Geleceğe Işık Tutma Yeteneği
Öngörülebilir kalıplar, işletmelere verileri anlama ve gelecekteki olayları tahmin etme yeteneği sunar. Bu, iş dünyasında önemli avantajlar sağlar:
İş Kararları: Öngörülebilir kalıplar, işletmelere gelecekteki pazar taleplerini, müşteri davranışlarını ve trendleri daha iyi anlama ve bu bilgilere dayalı stratejiler geliştirme fırsatı sunar.
Rekabet Üstünlüğü: Öngörülebilirlik, işletmelerin rakiplerine karşı üstünlük kazanmalarını sağlar. Müşterilere daha iyi kişiselleştirilmiş hizmetler sunma veya piyasa değişikliklerine hızla uyum sağlama yeteneği, rekabet avantajı sağlayabilir.
Risk Yönetimi: Öngörülebilirlik, işletmelere riskleri daha iyi değerlendirmelerine ve bunlara karşı önleyici adımlar atmalarına olanak tanır. Finansal riskler, operasyonel sorunlar ve tedarik zinciri yönetimi gibi alanlarda öngörülebilirlik, işletmelerin sürdürülebilirliğini artırabilir.
Verimlilik Artışı: Doğru tahminler, işletmelerin kaynaklarını daha etkili bir şekilde kullanmalarına yardımcı olabilir. Talep tahmini, envanter yönetimi ve üretim planlaması gibi alanlarda öngörülebilirlik, iş süreçlerini daha verimli hale getirebilir.
Ahmet İNCİ / İsviçre
