Yunus EKŞİ
Punto:
Dinle
Papa Francesco'nun Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyareti sırasında dinler arası kardeşlik mesajlı El Ezher Üniversitesi'nin başındaki Şeyh Ahmed El Tayyib'le birlikte "Dünya Barışı ve Birlikte Yaşam İçin İnsanların Kardeşliği” Belgesini imzaladı.
Belgede, farklı dinlere inananlar ve herhangi bir dine inanmayanlar arasında uzlaşı ve kardeşlik çağrısı yapılıyor ve "çoğulculuk ve farklı dinlerin bilgece bir ilahi iradenin eseri olduğu" belirtiliyor.
Papa bu hamleyi yaparken, bir yandan da kötü olarak görevlendirdikleri, bu çalışmaları sözde engellemeye çalışan Hristiyanların da olduğu imajı, buna itiraz edecek olan Müslümanlarla aynı kefeye konarak ortak bir algı da oluşturulmaya çalışılıyor.
Buna örnek olarak, Kardinal Müller, manifestosunda Papa Francesco'nun adını anmasa da İnsanların Kardeşliği Belgesi'ndeki bu ifadelere karşı çıkıyor.
Alman Kardinal Müller, eski "engizisyon" kurumunun devamı niteliğinde olan İnanç Doktrini Örgütü'nün yöneticiliğini yapıyordu ancak 2017'de Papa tarafından görev süresi yenilenmeyerek uzaklaştırılarak kötü kişi olarak görevlendirilmişti.
Hristiyanlıktaki "teslis" inancını hatırlatan Müller, "İsa'yı yalnızca iyi bir insan, bir kardeş ve arkadaş, bir peygamber ve ahlaki bir örnek olarak görenlere karşı çıkılması gerektiğini" söyleyerek sözde kutuplar oluşturuluyor.
Haçlı askeri işgallerinin sağlıklı sürebilmesi için bu açıklamalar zeminler oluşturuluyor. Türkiye’de gizli Kardinal olarak da kamu oyunu meşgul etmiş Gülen’in Papaya yazmış olduğu mektup da bu doğrultuda olup o zaman çok tepkiler çekmesine rağmen ‘’Dinler Arası Diyalog’’ programları Türkiye’de her yerde yapılıyordu.
Sonuç, başarmak istedikleri işgali 15 Temmuz’da başaramadılar.
İnsan kardeşliği diyerek, İslam dünyasında sürekli Müslümanların kanının döken gizli din örgütü ile işlerini yürüten Vatikan ; Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçası olup, gerçekleşmesi için dini ayağı olarak var gücü ile çalışıyor.
İslam ülkelerinde El Ezher Üniversitesi'nin başındaki Şeyh Ahmed El Tayyib gibi satılmış ruhlu insanların kritik noktalarda yerleştirildiğini ve BOP süreci bütüncül olarak okuduğumuzda rahatlıkla hedeflerini görebiliyoruz.
Vatikan'ın Türkiye ayağı gizli kardinali başarısız olunca Vatikan'ın politikası da İslam ülkelerini Arap NATO'su ile kuşatmaya çalışan ve bunu Haçlı seferi olarak ilk dünyaya duyuran eski ABD başkanı Bush; bugün bölgede Suriye'den geri çekilme taktiğini uygularken, bir yandan ardışık yaptığı hamlelere baktığımızda Mısır, Arabistan ve BAE ile yeni bir kuşatma çabasını ve Vatikan'ın başı Papanın haçlı seferleri ile desteklendiğini görüyoruz.
Papa; hem Hıristiyan dünyasında iyi rolü oynuyor hem de kardeşlik adı altında, barışçı sözde bir yaklaşımla ılımlaştırma, narkozlama sürecini İslam dünyasında işletiyor. Bu şuna benzer; önce inançları bozarak mücadele etme ruhunu kırmak, haçlı ordusunun yapacağı işgal için harekete geçildiğinde de direnci en aza indirilebilmesi amacını gösteriyor.
İslam ülkelerinde zaten satılmış makam sahipleri boyunlarına takılmış yulardan istedikleri gibi çekilebiliyor. BAE'de ki Papa’nın karşılanması ancak Katolik olan bir Hıristiyan ülkede böyle ihtişamlı olabilirdi. Bunların işgal için ve İslam’a saldırı stratejileri olduğunu görmemek için kör olunması gerekiyor.
Diyanet, Vatikan gibi çalışmadığı sürece, Türkiye'de dini anlayışlar, eteklerindeki taşları döküp Kur’ana sarılmadığı sürecek, halk okuyup okuyup anlamadığı ölü kitabına çevirdiği Kur’an’ın ne dediğini öğreten bir diyanet teşkilatı olmadığı sürece, çok büyük bir tehlike kapıda bizi bekliyor.
Siyasi yönetime de iki tavsiye önerimiz olacak. Mevcut düzendeki diyanetin görevini yeniden yapılandırın. Hocalar namaz kıldırma hocası, müftüler atama tasdik merkezi olmaktan çıkartılmalı.
Haçlıların görünen bu saldırılarına karşı ‘’Minareler süngü camiler kışlamız’’ olsun.
İkincisi askerlikle ilgili yapılan düzenlemeler; orduyu küçültücü hamleler olmasın. Türk ordusu daha modern, hareket kabiliyeti yüksek ve büyük olmak zorundadır.
Yeni bir orduya ihtiyacımız var. Bölgemizdeki güneyden kuşatılma çabası adım adım geliyor. Papa’nın BAE çıkarma yapması bir bölge tansiyonu ölçme hamlesi olarak da okunarak bir sonraki adımlarını atacağı gerçeğinin işaretleridir.
Bunun için Ak Deniz Ordusu kurulmak zorundadır.
Şimdi birileri ordunun maliyeti hakkında bütçenin olmadığını söyleyebilir. Biz bunun nasıl çözüleceğini de, yeni yerli bir ekonomik model önerimizde de ifade
ediyoruz.
Siyasilerimiz unutmasın ki ordu büyük bir istihdam kapısıdır.
Selam ve dua ile...
Yunus Ekşi