Piyasalar

Vatandaşın Bankalara Öfkesi Artıyor

Punto:
Artık toplumun her kesimi bankalar tarafından sistematik biçimde düşürüldüğü borç tuzağına karşı tepki göstermek için patlayacak bir noktaya geldi. Yıllardır üzerinde durduğumuz, bankaların finansal operasyonlara karşı çok şükür ki halkımız tarafından da tepkiler gösterilmeye başlandı. Halkın bu duruma düşmesinin nedeni kişisel hatalar değildir. Kurulu para kredi sistemi halkı bu tuzağa çekmiş ve sömürmeye devam etmektedir. Parayı, kurulu para kredi sistemi ile kontrol eden bankalar, toplumun her kesimine faizle aynı zulmü uygulamaktadır. Gün geçmiyor ki toplumda düştüğü borç batağından ötürü aile faciaları, intiharlar, hırsızlık, gasp ve adam öldürmeler artmasın. Bunların temel nedeni halkı ekonomik sıkıntıya sokan banka para kredi sistemidir. Toplumsal eşitsizliğin artmasının artık merkezleri haline gelen bankalar, devletimizin karşısında bir paralel devlet olmuştur. Mevcut uygulanan iktisadi modeller bankaların çok daha fazla kazanmalarına zemin hazırlar nitelikte politikalar olup, yıllık bankaların gelirleri 200 milyar TL dayanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2016 yılında toplam yatırımlarının 60 milyar TL olduğunu düşündüğünüzde, bankaların nasıl bir sömürü yaptığı, kurulu sistemin nasıl bankaların lehine çalıştığını gözler önüne sermektedir. Devlet artık bankalardır. Tek başına iktidar olan Ak parti kendi içindeki bankalara çalışan kripto bürokrasinin başını ezmek zorundadır. Ak parti tabanında halkımızın diğer kesimleri gibi bankaların faizleri ile inim inim inliyor. 15 Temmuz sonrası hemen iktisadi saldırı aşama aşama başlayacak dediğimiz de ‘'ekonomi iyi gidiyor'' diyenler daha şimdi söylediklerimizi yazıp çizmeye başladılar. Şimdi bunların söylenmesi hiç bir şey ifade etmiyor. Burada en büyük tehlike büyük holdinglerde yetişmiş devletin önemli bürokratik kademelerinde yerleşmiş, devletine değil şirketlerine hizmet edenlerdir. Ak Parti kendi teşkilatı içinde yaptığı kan değişimini devletin bürokrasisinde de yapmak zorundadır. Üretmeyen, halkın sorunlarına çözüm bulmayan koltuğa oturup iş yapmayan bedelini ödemek zorundadır. Buradaki gösterilecek kararlılık sistematik biçimde uygulanmalı. 23 milyon 800 bin icralık dosya hâkimlerimizin önünde duruyor. Bunu davalı ve davacı olarak düşünüldüğünde 47 milyon 600 bin insanımız mahkemelik. Buna ailelerini de kattığımız zaman durumun vahameti gözler önüne seriliyor. Hâkimlerimizin önündeki dava dosyalarını aracı uzlaşma kurumları oluşturularak hafifletilmeye çalışılıyor. 15 Temmuz sonrası devletin yapılanması, iktisadi yapılanmaya gidememiştir. İlk yapılan hamle bankaları korumak olmuştur. Varsa yoksa bankaların güçlü olmasına dayanmış, iktisadi politik yaklaşımlardı. Artık sırt sıvazlama dönemi bitmiş, şimdi o bankalar dış güçlerle organizeli bir biçimde aşama aşama Ak Parti hükumetine iktisadi saldırıya geçmiştir. Olay bu kadar açıktır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da ''insani finans'' çalışması, içerik zenginliğine rağmen geçiştirici ve sulandırıcı tekrarlardan ibaretti. Faizin kaldırılması ile ilgili yeni bir model önerisini göremedik. Mevcut durum için geleceğe yönelik iyi beklentiler ve temennilerinden başka , somut hiç bir şey yoktu. Ak Parti'nin ekonomi yönetiminin faiz konusunda Cumhurbaşkanı gibi düşünmediğini biliyoruz. Köklü çözüm üretmeyişini, mevcut faizci sömürü kapital sistemin paradigmalarını benimsediğini ve uyguladığını ibretle izliyoruz. Eğer paradigma/değersayım değişmiyorsa, değişmesi gereken değişmelidir. Halkı her geçen gün kredi borçlarıyla sıkıştıran bankalar, iktidara bunu oy bedeli olarak ödettirecektir. Ak Parti bankaların bu oyununu, halkın lehine bozmadığında çok ciddi oy kaybı ile karşı karşıya kalabilir. Bankalara karşı ilk yapılacak hamle alınmış kredilerin, bugüne kadar ödenen miktarların ana paradan düşülmesi kanun değişikliği olacaktır. Bankalar verdikleri kredilerde önce faizi alıyorlar. Bu durum kredinin ödenemez duruma gelmesini hızlandırıyor. Ana paraya hiç dokunulmadan çok cüz'î bir rakam olduğu halde, kat kat faiz arttırımı ile çok büyük bir borca ulaşıyor. Yasal değişiklikle bankaların faizi kat kat almaları önüne geçilebilir. Mecliste bunu önerge olarak verebilecek bir tane millet vekili yok mu ? Hadi Ak partide cesaret ecedek milletvekili çıkmadı, muhelefet nerede? Örneğin 1000TL kredi almış birinin bir yıl faizli ödeyeceği 1150 TL miktar yasal düzenlemeyle 12 aya eşit bölünmelidir. Bugün aldığı kredi diyelim 1000TL. Ödediği faiz 20 bin TL olmaktadır. Banka tam bir soygun düzeneği ile halka saldırıyor. Arkasına aldığı faizci avukat ordusu ile halkın üzerine gidiyor. Halkımız aldığı krediden ötürü peşin psikolojik bir teslimiyetle kendini suçlu görüp çok daha borçlanarak faizleri ödemeye çalışıyor. Ama gelinen toplam Tüketici kredi miktarı 2017 Eylül rakamları olarak 474 milyar TL ulaştı. Bu millet bu parayı nasıl ödeyecek ? Bunlar ücretli çalışan milletin aldığı krediler. Bu para sürekli bankalara, ana para duruyor , faiz üretiyor. Sözün özü İktidar ya milleti Tercih edecek ya bankaları. Selam ve dua ile...