Yunus EKŞİ
Punto:
Dinle
İşsizlik fonundan transfer edilerek bayramda verilen paralar, hane halkının harcamaları olarak; bayram süresince azda olsa piyasada biraz hareketlilik oluşturdu. Piyasadaki para yokluğu bu tip kamu transfer harcamalarının; üretime, ekonomik büyümeye bir manifesto niteliğinde katkısı olmadığını biliyoruz. Ekonomideki yeni girdiğimiz durgunluğun, giderek artan bir ivmeyle sürdürülebilirliğinin de olamayacağını görüyoruz.
Dipten dönüş anlayışı ile dengeleme diye tutturulan şey, ekonominin yine faiz, döviz ve enflasyon denklemi içindedir.
Bugün faiz temel etken olarak; döviz ve fiyat artışlarını belirleyici olup, ekonomik daralma olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ekonomide gelecek durumla ilgili bir ölçü olarak takip edilen tüketici güven endeksi, harcama kabiliyetlerine göre bağımlı halde olduğu gerçeği dikkate alınmadan, ölçülerek sağlıklı bir bilgi ile çözüm aranmaya çalışılmaktadır.
Oysa güven endeksini tarumar eden, hane halkının harcama kabiliyetlerini kısan, piyasada parasal döngüyü ticaret üzerinden çevrilmesini engelleyen temel bağımsız etken; mevcut para kredi sisteminin faizle hareket ettirilmesidir.
İlk çeyrekte kamu harcamalarının %7,2 oranında artması, bir yönü ile reel piyasadaki daralmayı engellemeye çalışmak, kriz boyutunun halkta derinliğini engellemek içindir. Kamu harcamalarının eleştirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu harcamaların yapılma gerekçesi önemlidir. Mevcut durumda 2,6 oranında küçülen ekonominin daha çok küçülmesini engellemek için yapıldığını görüyoruz.
Bizim burada eleştireceğimiz konu; bu harcamaların adil transfer ödemeleri olarak bütün toplumu kuşatacak, üretimi tetikleyecek bir harcama modeli içinde yapılmayış olmasıdır.
Bunun gerçekleşmesi için de mevcut maliye politikaları yetersizdir. Bu politikalar toplumsal adaleti barışçıl yönde destekleyen uygulama modeli değildir. Burada görülmesi gereken para politikalarına bağımlı mali düzenlemelerle asla tek başına başarı oluşmayacağı gerçeğidir.
Harcamalardaki azalmanın getireceği vergi kaybı ayrıca bütçe açığını da tetikler nitelikte olacak. Buda kaçınılmaz olarak sistem içerisinde borçlanma yolunu gösterecek. Bu söylediklerimiz kısır bir döngü olarak Ortodoks ekonomik politikalarının benimsenmiş modeli içinde yapılmaktadır.
Bu politikaları benimseyen ve uygulamak için yeni tercilerimize çıkış yolu olarak taktim eden bürokrasi, ayrıca devlet içi bürokratik yeni bir devlet yapılanmasını gerektirmektedir. Çünkü sahnenin arkasındaki mevcut olumsuzlukların temel nedeni bürokrasideki bu zihniyettir. Bu zihniyeti devirmeden hükümetin halkın karşısında paket üstüne paket açıklaması hiçbir sorunu çözemeyecektir.
O halde hükümetimize birinci önerimiz; devletin içindeki ekonomik kararlar sürecindeki bürokrasiyi baypas etmesidir.
Ak Parti’nin krizin altından tek başına kalkması zordur tanımlamalarını doğru bulmuyoruz. Yeni sistemdeki yetki ve karar süreci bütün sorunları çözebilir. Ancak Ak Parti sorunları, sorunların kaynağı olan uyguladığı iktisadi politikalarla çözemez. Temel bir yerde değişim gerekiyor. Demokrasi, adalet bunların hepsi halkın nazarında ikinci kısmıdır.
Ekonomik politikalarda, üretim esaslı bir modelin kurulması şarttır. Hükumet Tüsiad gibi faizci sömürüye dayalı distbiritorler kulübünün ekonomik tehditleri ile karşı karşıyadır. Devletin üstünde daha güçlü bir yapı devlet olmuş demektir. Paralel devlet, iktisadi alanda da oluşturulmuştur. Bedeli ne olursa olsun bu ekonomik paralel devletin de lağvedilmesi şarttır. Bu balonu patlatmadan, balonun nasıl söndürüleceğini de biliyoruz.
Yeni bir kamu harcama modeline geçmemiz gerekiyor.
Serbest piyasa adı altında, üretim faktörlerini eline geçirmiş tekelci kartellerin, en çok rahatsız olacağı şey; halkın taleplerinin karşılanmasında, maliyetlerin faizsiz üretim bandında olması ile devletin desteklemesidir. Burada devlet yeni parasal modele ihtiyaç duyacaktır.( Önerdiğimiz Taban Ekonomisi uygulanabilir). Milli irade bu alanda yeni bir model kurgulayıp, faizden bağımsız bir üretim modeli geliştirdiğinde, paralel ekonomik devlet, faizden aldığı gücünü kaybedecektir. Bu modelin kurulabileceği gerçeğinin altını çiziyoruz.
Özel sektörün tüm üretimlerinin desteklenmesi modeli:
Kamu özel sektör işbirliği şeklinde uygulamadaki ‘’yap işlet devret ‘’ modeli terkedilmelidir. Mevcut kredi modeli içinde bu model, çok ağır fiyatlarla son kullanıcı halka yansıtılmakta buda bütçe denkliğini bozmaktadır.
Kamunun projeleri gerçekleştirmede, özel sektörle hareket ederken, yeni kalkınma modelleri oluşturularak; Türkiye Genel Kalkınma modeli olarak; il kalkınma modeli, bölge kalkınma modeli olarak, bütün özel sektörü üretim modeli içinde, bir paydaş olarak yapılandırarak tasarlanmalıdır. Bu model; yeni, bağımsız, faizle etkilenmeyen, korunmuş ve arındırılmış olarak üretime endeksli para sistemi olacaktır.
Üretim, tüketim ve finansman denkliği; Doğal bir iktisadi döngü olarak tanımladığımız temel kriteri olan üretim ve üretim döngüsündeki parasal denklik ilişkisidir. Bu çalışmaya ithalattan bağımsız üretim kalemleri üzerinden başlanılabilir. Buradaki üretim üstünlüğü, adeta bir geçiş süreci olan genel ekonomik yapının yeni modele dönüştürmesi sürecini işletecek olup, orta vadede çok rahatlıkla gerçekleştirilecek bir süreçtir.
Bu ifade ettiklerimiz temel bir değerler dizisi değişimidir. Mevcut ekonominin paradigması ile hareket edip çözüm arayanlar söylediklerimizi kavrayamazlar. O paradigmaya sahip olanları zaten sistemin besleyici ve koruyucusu olarak görüyoruz.
O halde önce bu ekonomik paradigmaların yıkılması gerekir.
Selam ve dua ile
Yunus EKŞİ