Piyasalar

Üniversite Eğitiminde Sorun Kimin? -2-

Punto:
Değerli Okurlarım, geçen hafta üniversite yönetimi konusunu irdelemeye başlamıştık. İncelememizi profesör ünvanlı akademik yöneticiler için sürdürelim. Rektör ve rektör yardımcıları (550) ile dekan ve dekan yardımcısı (4.905) gibi yönetim görevlerinin tamamına yakınının (yani 5.500 kadro) profesörler tarafında deruhte edildiği düşünülürse 22.535 profesörün %24,20’si yönetici olarak görev yapmaktadır… Yüksekokul (464), MYO (955), enstitü (673) müdürlüklerinin de (toplam: 2.092) çoğunluğu profesör unvanına sahip akademisyenlerce yürütüldüğünü dikkate alırsak rektör, dekan ve yardımcısı ve müdür olarak görev yapan (7.592 kişi) profesör oranı %33,70 olarak belirlenecektir… Bu oranlar yüksektir. Ancak profesör, doçent ve yardımcı doçent gibi öğretim üyelerinin %52,02’nin akademik yönetici olarak atama yapma imkânı olduğunu önceki yazımdan hatırlanmalıdır… Üniversitelerde akademik ünvanlı yöneticiler yanında idari (memur) yöneticilerinde mutlaka yeniden değerlendirilmesi gerekir… Akademik olmayan yöneticiler… Devlet üniversitelerinin yönetiminde genel sekreter ve yardımcıları, daire başkanlıkları ( 8 adet) ile fakülte ve yüksekokul sekreterlerinden oluşan akademisyen olmayan (memur) yöneticiler de görev almaktadır… Devlet ve vakıf üniversitelerinin tümü için yapılacak bir hesaplamada memur yöneticilerin yaklaşık olarak dağılım şu şekildedir: -Genel sekreter: 177-183 -Genel sekreteri yardımcısı: 183-366 -Daire başkanı: 1464 -Fakülte(1.635), yüksekokul (464) ve MYO (955) sekreteri: 3.054 Bu idari yöneticiliklerin toplamı 5.000 civarındadır… Bu sayıya şube müdürlüğü, şef, hastane müdürlüğü ile hukuk müşavirlikleri gibi görevler dâhil değildir. Bu idari kadrolara atanmalarda genel personel mevzuatından çok farklı “akademik idari yöneticilik” şartı istenmemektedir. Bu nedenle bu statüler eğitim/bilimsel birikimi zayıf personelce yürütülmektedir. Üniversite idari bürokrasisinin çağdaş üniversite düşüncesi oldukça yetersizdir. Hatta işleyişleri klasik bürokrasinin bile gerisindedir… Diğer yandan her ilde üniversitelerin varlığı memur nakillerinde yeni bir planlama ihtiyacını gerektirmektedir. Yönetici seçimi… Dünyanın en iyi üniversitelerine birçoğuna sahip ülke ABD’dir… Bu ülkede eğitimde kalite standartları yanında yönetici seçimi önemsenen bir konudur. ABD’de eğitim kurumu yöneticisi seçim süreci; (1) ilan, (2) eleme ve (3) değerlendirme olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Bizde üniversite rektörlüğü için benzer bir süreç işletilmektedir: Boşalan bir üniversitenin rektörlüğü için YÖK sitesinden ilan verilmekte ve kurum içinde de bir değerlendirme yapılmaktadır… Rektörlük içinde 3 yıllık profesör olma dışında bir özellik şart istenilmemesi sistemin zayıf yönüdür. Diğer akademik yöneticiler için (dekan/müdür vd.) unvan dışında bir özellik istenilmemektedir. Akademik yönetici atama sürecinin gözden geçirilmesi, yeni kriterler eklenmesi gerekir… Üniversite sistemi… Eğitim yöneticisine dikkatimizi yoğunlaştırmakla birlikte üniversite sistemimiz üzerinde de düşünülmelidir. Birçok uzman en etkili yöneticilerle bile üniversitelerimizi etkili ve verimli çalışan kurumlar hâline getirilmesinin zorluğuna dikkat çekmektedir… Sorunun temelinde sistemin kendisi vardır. Otomobil yarışında yarışı sürücü, araç ve yol bileşeni belirler… İyi bir ralli sürücüsünün eski bir araçla yarışı kazanması mümkün müdür? “Bir Üniversitenin Kuruluş Sancıları” kitabımda üniversitelerimizin finansmanı ve özerkliği konusunu değerlendirmiştim: Devlet üniversitelerimizin mali sisteminin kamu finansmanına dayandığına ve özerkliğin bazı alanlarında tartışmalı olduğuna dikkat çekmiştim… Sıralamalarda en önde olan üniversitelerimiz bile kamu finansmanı ile ayakta durmaktadır… Birçok üniversitede akademik unvan ve yönetici atamalarında performans kriterleri sağlıklı bir şekilde işletil(e)memektedir… Endüstri 4.0’a doğru yeni bir değerlendirme yapılması bir ihtiyaçtır… Son söz: Hiç şüphesiz üniversitelerin başarısı üniversite sistemine ve liyakatli eğitim liderleriyle iyi yönetilmesine bağlıdır…