TSK düğmeye bastı ABD destekli PKK/YPG/SDG’ye karşı askeri operasyon!
Hafız Esat döneminde Türkiye'nin uzun yıllar PKK terör örgütüne evsahipliği yapan Suriye'den ağzı çok yandı. Hafız'ın ölümünden sonra Beşar Esat'ın döneminde Ankara Şam iki kardeş başkent oldular.
O kadar ki iki ülkenin bakanlar kurulu Şam'da müşterek toplantı yaptılar, karar aldılar. Açın Resmi Gazeteyi bakın. Hatta Şam sokaklarında dolaşan gazeteciler, hopörlerden Harbiye Marşı, Mehter Marşları duyduklarını yazdılar.
Tamda iki ülke arasındaki buzdağları erimeye başladı derken, NATO kafa NATO mermer stratejik derinlik, iki ülkenin arasına fitne tohumu ekiverdi. Bir de baktık ki, aramıza kara çalı girivermiş.
Hangi Hizip Suriye'yi Emperyalist çetelerin işgaline hazırladı?
Suriye'ye ateş düşüren olaylar zinciri önce, ülkenin güneybatısında, Ürdün sınırında bulunan, Şam'dan sonra en büyük şehir, Dera'da başladı.
Buradaki sokak gösterileri, sözde Hilafeti dava edinen, Ürdün menşeili ama İngiliz istihbaratının kontrolündeki İslamcı bir örgütün halkı ptovake etmesi ile rayından çıktı. Esat'ın söz dinlemeyen yerel yöneticilerinin halka karşı orantısız güç gösterisi, gerisini çorap söküğü gibi getirdi.
Onların kullanışlı ahmaklıkları ya da bilinçli taksirlerinden dolayı, bir İslam ülkesi yakıp yıkıldı. Talan edildi. Yüzlerce yıllık tarihi doku tahrip edildi. Yüzbinlerce insan öldü, binlerce çocuk yetim, binlerce kadın dul kaldı.
Hepsi bu mu?
Onbinlerce Suriyeli kadın küresel fuhuş organizasyonları tarafından dünyanın dört bir yanında pazarlanıyor. Organ mafyası kaçırılan çocukları kesip biçip doğruyor. Şimdi bu hizipçiler oturup münasip yerlerine kına mı yakacaklar yoksa yüzleri kızarmadan cihat naraları atmaya devam mı edecekler?
Bu satırları çiziktirirken Teşkilatı Mahsusa’nın önde gelen aksiyonerlerinden merhum Mehmet Akif Ersoy ruhlar aleminden zuhur ederek, bunlara söylenecek lafım var, "Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! / Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!" deyiverdi. Malûm elçiye zeval olmaz.
Türk Ordusu, El Kaide/ DAEŞ/ PKK/YPG terörist örgütlerini etkisizleştirmek için Suriye’de…
Moskova ve Şam yönetimlerinin, İdlip bölgesindeki El Kaide /El Nusra/ DAEŞ gibi terörist unsurların varlığından duydukları rahatsızlıklarını her ortamda dillendirdikleri bir gerçek. Bu kördüğüm nasıl çözülecek, bilen yok?
Daha önce değinmiştim. İranlıların bu konuda birşey söylemeye yüzleri yok. Ayrıca Türkiye, İranı Suriye’de taraf kabul etmiyor. Velakin gerek Rus gerekse Suriyeli yetkililer, fırsat bulduklarında Türk yetkililerden özellikle İdlip kentinde yoğunlaşan El Kaide / El Nusra / DAEŞ gibi terörist unsurların bakiyelerini etkisizleştirmesini talep ediyor.
Türkiye de Suriye Kürtleri ve Rojava Özerk Yönetimi’nin geleceği konusunda Suriyeli yetkililere aktif işbirliği teklifinde bulunuyor. Çünkü Suriye, ister Arap saçı deyin ister Arap Aşı deyin o kadar kaotik ve bir o kadar da kimin eli kimin cebinde olduğunu perdeleyen bir ortama dönüşmüş durumda.
Mesela ABD, İdlip'teki CIA destekli grupların bu bölgeden çıkarılmaması için Türkiye ile anlaşır pozu verirken bir bakıyorsunuz 'Rojava' da Türkiye karşıtı PKK /YPG /SDG ile işbirliğinin ötesinde onları lejyoner gibi kullanıyor.
Bu konuda Türkiye’nin hassasiyetini gözetmeyen, kırmızı çizgisine falan aldırış etmeyen Amerikalı sığır çobanlarının, İdlip mottosuna Türkiye’nin kulak kesilmesinin belki başka nedenleri olabilir.
Her iki tarafın yani Türkiye ve Suriye'nin en büyük korkusu, Suriye’den çekilmeyi planlayan ABD’nin tıpkı Afganistan’dan çekilirken yaptığı gibi her türlü silah ve mühimmatı İslamcı/Kürtçü terörist unsurlara vermesi.
Beşar Esat’ın, Suriye'de Afrin, el-Bab, Azaz, Cerabulus, Jindires, Rajo, Tel Abyad ve Ras al-Ayn gibi şehirler dahil olmak üzere 1000'den fazla yerleşim birimini kapsayan 8.835 kilometrekarelik bir alanı kontrol altında tutan Türk Silahlı Kuvvetleri ile anlaşmanın önemini kendi çıkarlarını korumak adına gerekli bulduğunu söylemek yanlış sayılmaz.
Çünkü Türk Ordusu bu havaliden, küresel emperyalizmin ithal ettiği cihatçıları, petrol tröstlerinin finans ettiği paramiliter grupları sürdü çıkardı. Türkiye Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde önemli bir role sahip.
Rus Uçakları İdlip bölgesini bombalıyor TSK MIM-23 Hawk Hava Savunma Sistemini İdlip'e konuşlandırdı
Rus uçakları Türk Silahlı Kuvvetlerinin denetimine bırakılan İdlip bölgesine yaptığı hava saldırılarını son zamanlarda artırdı. Ruslar son günlerde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerini ve Cebel Zaviye’deki Türk noktasının yakınını bombalayarak Türkiye’ye birtakım mesajlar veriyor.
Bu mesajların özünde, eğer Türkiye, SDG’nin rejim ile anlaşarak elindeki bölgeleri rejime teslim etmesini engellemeye çalışırsa, Rusya’nın rejimin lehine müdahalede bulunmaya hazır olduğu belirtiliyor.
Bu Rus hava saldırıları zaman zaman sadece sivil halkta değil Rusya ile mutabakat kapsamında görev yapan Türk askeri birliklerine de kayp verdiriyor.
Türkiye’nin sabrı tükendi tükenecek. Daha fazla kayıp verip şehit listesini uzatmak istemiyor. Bu amaçla Rusya ile çatışmayı göze alarak TSK nın MIM - 23 Hawk Hava Savunma Sistemini İdlip'e yerleştirdiği iddia ediliyor.
Raytheon tarafından geliştirilen MIM-23 HAWK (Homing All the Way Killer) sistemi orta menzilli hava savunmasında kullanılıyor. Sistem, ABD ordusunun envanterine ilk kez 1959 yılında girmişti. Bugüne kadar üretilen HAWK füzelerinin sayısı ise yaklaşık olarak 40.000 olarak belirtiliyor.
MIM-23 HAWK hava savunma sistemi Türkiye tarafından hala aktif bir şekilde kullanılıyor. Sistemin Libya ve Suriye’ye intikal ettiği biliniyor.
İdlipte konuşlu HTŞ Heyet Tahrir Şam’ın lideri Ahmed Hüseyin el Şara Muhammed el Colani, Rusya Hava Kuvvetlerinin bombardıman gücüne sığınan Suriye Ordusunun, her geçen gün İdlip'teki çemberi daralttığını belirterek, 'Şu an devrimci gruplar askeri bir meclis çatısı altında birleşme süreci yaşıyor. Durumlar çok daha iyiye gidiyor. Biz kesinlikle savaşı kaybetmedik. Kaybetmiş olsaydık şu an burada oturmazdık.' diyor.
Rojava Kürtleri DAEŞ/İŞİD mensuplarını serbest bırakıyor
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt yetkililer, IŞİD militanlarının aileleri de dahil olmak üzere binlerce insanı barındıran El Hol kampından 324 Suriye uyrukluyu serbest bıraktı.
Salıverilenler, 2019 Mart ayında IŞİD'in sözde hilafetini ortadan kaldıran ABD öncülüğündeki operasyondan bu yana kamptan ayrılan 18’inci Suriye uyruklu grup.
Muhtemelen DAEŞ militanları, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusuna karşı saldırı eylemleri gerçekleştirmeleri şartı ile serbest bırakıldılar.
Bölgede konuşlu ABDli asleri birlikleri komutanları ise Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak amaçlı Voice of America /Amerikanın Sesi radyosuna yaptırdıkları haberde Suriyeli Hristiyan liderlerin, ülkenin kuzeydoğusunda artan TSK operasyonlarından kaygı duydukları, Türkiye’nin son askeri faaliyetinin birçok Hristiyan ve diğer azınlık gruplarının üyelerini evlerinden sürdüğü gibi asparagas söylentiler yayıyor.
Suriye Milli Ordusu tek komuta merkezinden sevk ve idare edilecek
Ankara destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları arasında gerçekleşen birleşmeler süreci tamamlandı. Bu kapsamda Sultan Murat, Şam Cephesi (Cebhetü’ş Şamiyye) ve İslam Ordusu (Ceyşü’l İslam) başta olmak üzere birkaç gruptan oluşan Kararlılık Operasyonlar Başkanlığı kuruldu.
Hamza Tümeni, Mutasım Tümeni, Sultan Süleyman Şah Tümeni, 20. Tümen ve Kuzey Şahinleri Tugayı Suriye Kurtuluş Cephesi adı altında birleşti. Gruplara ait isimler ve flamalar kaldırıldı. SMO bayrağı altındaki Kararlılık Operasyon Başkanlığı unsurlarına ek olarak yaklaşık 17 bin savaşçının yer aldığı askeri güçler ile siyasi ve ekonomik büroların tamamı kendilerine verilen askeri ve güvenlik görevlerini yerine getirebilmek için birleştirildi.
Böylelikle SMO gruplarının operasyon birimleri ve cephelerde tam birleşmesi ile Suriye’nin kuzey ve doğusunda askeri ve siyasi hedefleri gerçekleştirmeye gücü yeten bir askeri kurum inşa edilmesini mümkün kılan unsurlardan birine dönüştü.
Bu değişimin ana nedeni hiç şüphesiz ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne ve TSK ile SMO kontrolündeki bölgeye yönelik rejim ordusunun olası askeri operasyonlarına karşı koyabilecek askeri organizasyon modellemesine duyulan ihtiyaçtır.
Bu komuta şemasındaki değişikliklerin yanı sıra bu gruplara bağlı unsurların kapalı kamplarda düzenledikleri askeri eğitimler, Suriye’nin kuzeydoğusu ve Fırat Nehri’nin doğusunda konuşlanan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı bir askeri operasyon hazırlığına işaret ediyor.
Washington, Fırat’ın doğusunda gerginliği tırmandırmaya son vermesi için Ankara’ya baskı yapıyor. SMO içindeki bu hareketlilik, Türk askeri güçleri ile SDG arasında gerginliğin arttığı ve karşılıklı saldırıların yaşandığı bir dönemde geldi.SMO PKK’ya bağlı örgüt ve gruplara karşı askeri operasyonları yeniden başlatmak için uygun zamanı bekliyor.
Bu zaman ne zaman?
ABD ve Rusya arasındaki çekişmeler durumu belirsizleştiriyor. TSK, ABD-Rus anlaşmasının sonuçlarını okumaya çalışıyor. Bu nedenle uygun konjonktürde operasyon kararını verebilir. Operasyonun sınırlı tutulacağı ve dar bir alanda yapılacağı tahmin ediliyor.
TSK ABD askeri üslerinin korumasını üstlenen Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrol altında tuttuğu bölgeye yönelik operasyonda Suriye Milli Ordusunu sahaya sürerek Moskova ve Şam yönetimlerinin desteğini almak istiyor.