Piyasalar

Toplumun Hastalığı

Punto:

Krizden daha tehlikeli olan topluma yalan söylenmesi, aldatılması ve bazı kesimlerin bunların gerçek dışılığını bile bile inanmasıodır. O kadar rahat yalan söylüyorlar ki, söyleyenin yüzü kızarmıyor ama dinleyenin yüzü kızarıyor.

Önceki gün TGRT Haber'de et ve pastörize süt ürünlerinin zararları anlatıldı. Kedi ulaşamadığı ciğere pis dermiş, gibi et ve süt ürünlerine ulaşamayan vatandaşa zaten bu ürünler pistir denildi. Yakın bir gelecekte günde 3 defa yemek yemenin zararları, doğalgaz yerine tezek kullanmanın faydalarını da anlatırlarsa şaşmamak gerekir.Halbuki bu televizyon zamanında milli-İslami yayın yapmak taahhüdü ile Anadolu insanının dini hassasiyetleri kullanılarak dişinden tırnağından biriktirdiği paralar ve yaptığı bağışlarla kurulmuştu.Şimdi hakikat suikastçiliği yapıyor, iflas etmiş bir siyaset uğruna toplumu afyonluyor.

İşin garibi, daha hala bu yalanlara inanan bir kesimin olması. Her toplum neye layıksa öyle yönetilir. Bağırmaya, gıjıldamaya gerek yok, ya kendimizi düzeltecek, ya da daha kötüsünü göreceğiz.

Göz görmek, kulak duymak içindir. Gözü, kulağı, aklı basireti olan için gerçek bütün çıplaklığı ile ortada. Ülke uçurumdan aşağı yuvarlandıkça uçtuğunu zannederek tezahürat yapanlar var. Kendini bu derece körleştirenler için yapacak bir şey yok. Bu basiret kanserliğidir ve şifası çok zordur. Böyleleri hem kendilerini hem de içinde bulundukları toplumu çürütürler.

Bu iktidarın ruhunu ortaya çıkaran o kadar çok şey yaşadık ki, idraki olan için hatadan dönmek için yığınla sebep var.

Rüşvetle elde edilen,kutu kutu dolarları görmedik mi, bir bakanın Zarrab'a," önüne yatarım" dediğini işitmedik mi? Kamu ihale kanununun yandaşa ihale vermek için yüz küsur defa değiştiğine şahit olmadık mi? PKK ile masa kurulduğu, Apo'nun barış havarisi ilan edildiği dönemler yaşamadık mı? Vatandaş iki yakasını bir araya getiremezken lüksü, israfı, milletin parası ile hovardalığı görmedik mi? Gençler iş bulamazken iktidarın dalkavuklarına 5-6 maaş verildiğine tanık olmadık mı? Kendisi aç ve sefalet içinde debelenirken daha hala partizanlık gayretiyle bütün bunları alkışlayan idraki iğdiş edilmiş bir topluluğun varlığına tanık olmuyor muyuz? Şahsi hayatlarında İslam'ın İ'si bile yokken, siyasi hayalarında İslam gösterip menfaat vuranları görmedik mi? Bütün bunları görüp işittikten sona hiç bir şey olmamış gibi devam etmek o gözlerin kör, kulakların sağır olması demek değil midir?

Uzun süreli iktidarlar yalan söyleye söyleye, sosyal mühendislik yapa yapa kendi insan tiplerini oluştururlar. Bu yeni insan tipi, Allah'a,Kuran'a, ülke menfaatlerine, milli çıkarlara göre düşünen bir insan tipi değildir artık. Onlar partilerine, liderlerine göre düşünür, inançlarını da ona uydurmaya çalışırlar.

İşte muhalefetin önündeki en büyük engel budur. İktidara göre oluşturulmuş, basireti yok edilmiş bu insan tipine tesir etmek. Bugün bunca yalana, bunca başarısızlığa, bunca baskıya, bunca yolsuzluğa rağmen yüzde sıfır olması gereken bir partinin hala yüzde yirmilerde dolaşması bu körleştirilmenin sonucudur. Bu parti insanı yüzündendir ki, ülke her geçen gün biraz daha kan kaybediyor, biraz daha batağa saplanıyor. Bu tip sadece siyasette görünmüyor, hemen her yerde var.15 Temmuz darbesi olur, yüzlerce insan ölür bu tipin cemaat versiyonu, cemaatini desteklemeye devam eder. Şeyhi fuhuşta yakalanır, bir başkası küçük bir kıza musallat olur, bu tipin tarikat versiyonu, şeyhine, hocasına bağlılığını sürdürür.Din adına dini katledenlerin peşinden koşar. Hastalık umumidir. Toplum bu çürütücü, yozlaştırıcı, körleştirici siyaset ve onun inşa ettiği insan tipinden kurtulmadıkça bu yalan siyaseti saltanat sürmeye devam edecektir. Bugün anlıyoruz ki, başarı için siyasi ve fikri yeterlilik yetmiyor, ahlaki yeterlilik de gerekiyor.