Kur’an’ın son derece önem verdiği aklın bir ürünü olarak kabul edebileceğimiz düşünce; bir hedefe varmak amacıyla bilgileri, kavramları tanımak, kıyaslamak ve aralarındaki bağlardan yararlanarak başka düşünceler üretme işlemi olarak tarif edilebilir.
İnsan, inancının temellerini hakkıyla atabilmesi için, neye niçin inanıyor sorusunu sormalı. İnanmadaki çelişkisizliği, tutarlılık ve bunun getirdiği güven duygusu, bu süreç de düşünce ve davranışta özgürlük farklılıklarını kaçınılmaz kılıyor. Bu farklılıkların oluşması eğer bir eleştirel düşünce sürecinde oluşmuşsa, temelleri sağlam bir tartışmaya götürebilir. Çünkü eleştirel düşünme biçiminde, sürekli bir sorgulama olup, her bir sonraki düşünce adımında zihinsel sağlam ve çelişkisiz bir iletişim oluşur.
Bir düşünce yapısının oluşması için, eleştirel başlayarak belli bir metod üzerine hareket etmesi gerekir. O halde bir eleştirinin temel kaynağı, bir düşünce üretebilecek güçte olmalı. Bu ister destekleyici ister çatışmacı olsun.
Üretken olmayan bir düşünce, başka bir ifadeyle dinamik olmayan bir düşünce biçimi, önce baskıcı bir hal almaya sonra çözülüp kaybolmaya mahkum olması kaçınılmazdır.
Her konuda bir düşünce ortaya atabilirsiniz. Varlığa dair zihinsel ilişki gücünüz, çok yönlü varlıkla iletişiminiz, düşünce melekelerinizi besleyici zenginliği oluşturacağı kuşkusuzdur. Ancak zihninizin çok malzemesi olması demek, onu başarılı bir biçimde etkileyici ve ikna edici bir güce dönüştürebileceğiniz anlamına da gelmez.
Düşüncelerin oluşumundaki varlıkla ilişkili zihinsel malzemeler, estetik içerikli bir sunuma dönüştürülmesi, mantık çerçevesinde adım adım; çelişkiden, tutarsızlıktan uzak olarak, bir bütünlük içinde takdim edilmesi gerekir.
Böyle bir aşamadan metodik olarak geçmiş bir düşünce biçimi, güçlü eleştirel kabiliyetini de içinde getirecektir.
Eleştiriyi iki ana yönü ile tanımlamamız gerekirse, bunlardan biri bireysel bir diğeri de toplumsal sahada olduğudur. Şu bir gerçek ki bir toplumun bireysel eleştiri gücü, o toplumun toplumsal eleştiri gününün mikro kümeleridir. Bu kümelerin kendi arasındaki sağlıklı ortak sonuca götüren ilişki, toplumsal eleştiri toplamı olarak oluşacaktır.
Bunun, kurumların inşası için çok önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü kurumlarında düşünce biçimi vardır. Kurumların düşünce biçimi, bireylerin üzerinde etkin olan ama yine bireylerin ortak bileşkesi olarak toplumda kabul edilen toplumsal eleştiri paydasıdır.
Kurumların eleştirisi belki ilk bakışta anlaşılmaya bilir. Ama bilinmelidir ki kurumlarda yaşayan organizma gibidir. Çünkü onların tercih ve davranışlarını, toplum üzerindeki ölçü koyucu özelliğini de eleştirel dinamik veya pasif düşüncesi ile insan oluşturmaktadır.
Sonuç olarak şunu söylememiz gerekiyor; toplumun gelişmişliği eleştirel düşüncenin tabanda güçlü bir zemin bulması ile mümkündür. Bireylerin üretkenliğini, kas gücünden önce zihin gücü olarak kullanmak gerekir. Bunun için de eleştiri kapılarını hiçbir şekilde kapamamalı, kısıtlamamalıdır. Medeniyetlerin temelini kuran ve onları geliştirip insanlığın refahını hedefleyen aktif fayda merkezli bireysel sorgulayıcı, eleştirel düşünce sahipleridir.
Selam ve dua ile...
@yunuseksi_53