Yurt dışına asker gönderilmesi, yurt içine yabancı asker alınması ile ilgili tezkere kabul edildi.
Tezkereye AKP,MHP ve iYİ Parti evet oyu, CHP ve HDP hayır oyu verdiler.
HDP, TSK'nın bölgede bulunmasından rahatsız olduğu ve aslında PKK'nın siyasi hamiliğini yaptığı için hayır oyu kullandı.
CHP ise sürenin 1 yıl yerine 2 yıl uzatılması ve ülkeye yabancı asker alınmasını kabul edilebilir bulmadığı için tezkereye hayır oyu verdi.
İktidar , Kuzey Suriye'de Akdeniz'e kadar uzanacak bir PKK devletinin önünü kesmek için tezkereye evet oyu verdiğini söylüyor. MHP'nin gerekçesini ise, "Erdoğan nerede biz oradayız" diye özetlemek mümkün.
İYİ Parti de muhtemelen, biraz iktidar partisi ve sözcülerinin iftiralarından çekindiği, biraz o tabana yatırım yaptığı ve biraz da Kuzey Suriye'deki oluşumdan duyduğu rahatsızlık nedeniyle evet oyu kullandı. Cumhur ittifakının bileşenlerinin İYİ Partinin kullandığı evet oyundan çok haz ettiklerini sanmıyorum. Çünkü tekellerine aldıkları vatanseverliğin ellerinden kayacağından korkuyorlar. İstiyorlar ki, herkes yanlış yapsın, vatandaşın karşısına geçip bizden başka vatansever yok desinler.
Bunları söylerken CHP'nin tavrının vatanseverliğe aykırı olduğunu iddia etmiyorum. Partiler aynı hassasiyeti taşımakla birlikte farklı tercihlerde bulunabilirler. CHP'nin, tezkerenin süresi ve yabancı askerlerle ilgili hassasiyeti doğrudur ve kendi açısından tutarlı bir tercihtir.
Milliyetçilik, düne kadar HDP ile aşık atan bir partinin her dediğine evet demek yahut kayıtsız şartsız peşinden koşmak değildir. Milliyetçilik, milletin menfaatlerini gözetir ve buna uygun politikalara evet der.
İYİ parti açısından evetin bir başka anlamı daha var. MHP, Cumhur ittifakının parçası olduğundan beri hiçbir konuda müstakil, kendine özgü politikalar üretemiyor. AKP ile tek parti gibi davranıyor. Öyle ki, AKP'nin bugününe destek olmakla yetinmeyip, gelecekteki belirsiz politikalarına da peşinen evet diyor. Daha fol yok yumurta yokken Bahçeli, 2023'te Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan'dır dedi. MHP'nin kendi programına, dünya görüşüne uygun tekil bir siyaseti yok.
Aynı şeyi İYi parti için söyleyemeyiz. Bir süre önce İYİ Partili bazı çevrelerde, "Kılıçdaroğlu tekil siyaset yapıyor," şikayetleri olmuştu. O zaman da şimdi de partilerin özgün kimliklerini korumak için tekil siyaset yapmalarından yanayım. Birbirinin koyası partilerle çoğulculuk olmaz. Oysa demokrasinin temel rükünlerinden biri çoğulculuktur. Tekil siyasete karşı olmak toplumun farklı kesimlerini kucaklama imkanını da yok eder. Her parti aynı şeyi söylerse onların kapsama alanı dışında kalanlara kim hitap edecek? Farklı siyasetler arklı toplum kesimlerine ulaşma imkanı verir. İYİ parti, baştan beri Cumhur ittifakının bileşenleri tarafından CHP'nin kuyruğuna takılmakla, kendi kimliğini yitirmekle suçlanıyordu. Halbuki birçok konuda İYİ Parti, CHP'den farklı bir programa sahip olduğunu, parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı, ülkenin birlik ve bütünlüğü gibi konularda buluşmakla birlikte farklarının bulunduğunu söylem ve eylem olarak gösteriyordu. İşte tezkere oylamasında evet oyu kullanarak bir defa daha farklı bir parti olduğunu, özgünlüğünü kaybetmediğini, ittifak olmanın kimlik değiştirmek anlamına gelmediğini ortaya koydu. Erdoğan'la, Bahçeli'nin ağzından malzemelerini aldı.
Ancak özellikle Millet ittifakının bileşenlerinin şunu gözardı etmemeleri lazım; Otoriter rejimler baskıcı politikalarını, militarizasyon stratejileri ve güvenlik politikalarıyla meşrulaştırmaya çalışırlar. Bilimsel araştırmalar, savaş veya savaş hazırlığının otoriter yönetimlere toplumu kontrol etme ve nüfuzunu artırma imkanı verdiğini göstermiştir. Dış tehdit, savaş, bölünme endişesi gibi konular iktidarların -seçim mühendisliği- yapmalarını kolaylaştırır. Mesele sadece Kuzey Suriye'deki PKK devletinin genişlemesini engellemek değil, öyle olsaydı, atılması gereken ilk adım, Şam yönetimiyle masaya oturmak olurdu. Suriye'nin bu noktaya gelmesinin sorumlusu, Erdoğan ve AKP hükümetleridir. Esat'ı devirmek isterlerken Kuzey Suriye'deki yapılanmanın önünü açmışlardır. Oradaki örgütsel yapılanmanın derinliğini görememişlerdir. Türkiye için esas tehdit Esat değil, Türkiye içindeki unsurları da özendirecek PKK tehdididir.
Not:Bu vesileyle bütün okuyucularımın Cumhuriyet Bayramını kutlar, bize bu mukaddes vatanı hediye eden başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, erinden kumandanına kadar hepsini rahmet ve minnetle anarım.