Evin banyosundaki tadilat için usta, iki kutu seramiğe ihtiyaç olduğunu söylemişti. Bize bir iki de telefon numarası vermişti. Seri sonu cinsinden hesaplı ve güzel seramikleri buralara gidip seçebileceğimizi söyleyince hemen telefona sarılmış ve adresleriyle kaça kadar açık olduklarını öğrenmiştik.
İlk iki telefon açtığımız yer sonrası telefon açtığımız üçüncü yerin telefonuna çıkan bayanın aksanı, hitabı ve cevapları çok netti. Bu yüzden dolaşmaya buradan başlamaya karar vermiştik eşimle.
Şehrin dışında büyükçe bir arazi üzerindeydi gittiğimiz satış yeri. Kapıdaki güvenlik görevlisine bayanın adını söyleyince ofisin dışında, kutu kutu seramiklerin sergilendiği açık alanda, bizim gibi üç dört kişilik bir müşteri grubuyla konuşan bayanı işaret etmişti.
Kot pantolonuyla spor giyinmiş bayan müşterilere seramikler hakkında bilgi verirken, zaman zaman seramik kutularının üzerine de çıkıyor, bazı kutuların ambalajlarını da ustalıkla köşelerinden yırtıyor ve müşterilerine doyurucu bilgilerle yardımcı olmaya çalışıyordu.
Rahatsız etmeden ve dikkatle izledik işinin bitmesini.
Kendisi gibi aynı işi yapan az ileride bir bayan daha vardı. O sanıyorum müşterileriyle olan görüşmesinin dışarıdaki aşamasını bitirince iç taraftaki ofise doğru yönelmişler ve satış için gerekli işlemlere başlamışlardı.
Bizim bayanın müşterileri ise o aşamaya gelmeden bahçede ayrılınca biz bir adım öne çıkarak kendimizi tanıttık ve telefon görüşmemizi hatırlattık.
Eşim banyomuzun fotoğraflarıyla hazır geldiği için öncelikle o fotoğrafları göstermiş, ihtiyacımız olan miktarı da söyleyince bayan bizi bahçenin öbür ucuna doğru götürerek orada sergilenen seramiklerden bazılarını göstermeye başlamıştı.
İşiyle ilgili müthiş sayılabilecek derecede donanımlıydı. Doğrusu ben telefon görüşmemiz sırasında onun diksiyonuna, hitabetine bakarak büro elemanı olabileceğini düşünmüştüm. İnşaat sektöründe, inşaat malzemelerinden olan seramik satışı konusunda yetişmiş ve bence de dili ve bilgisiyle mükemmel bir tercih olarak karşımıza çıkmıştı.
Satış işlemlerimizi bitirdikten sonra hayret ve sitayişlerimi bildirirken memnun olduğunu ifade ederken de yüzü hafiften allanıvermişti.
Hangi işi yaparsak yapalım kullandığımız dilin yumuşaklığı, bizi o işte hemen avantajlı duruma geçiriverir. Çok iyi bir hekim, çok iyi bir hoca, çok iyi bir kamu görevlisi olup işimizin gerektirdiği bütün bilgiye sahip olmamız inanın dilimiz iyi olmadıktan sonra yetmiyor. Karşımızdakilerin bizim mesleğimizin inceliklerini, niteliklerini bilmesini bekleyemeyiz. Doğal olarak onların bizde aradıkları tek özellik dilimizi ne ölçüde güzel kullandığımızda, onları bu tatlı dilimizle ne ölçüde ikna etmeyi başarabildiğimizdedir.
Kurumlarımızın da dışarıya açılan iki kapıları vardır. Birincisi hepimizin bildiği fiziki anlamdaki giriş kapısıdır ve buralarda görev yapan karşılama elemanlarının, güvenlik personelinin takındığı tavır, kullandıkları dil o kurumun bir ölçüde nasıl olduğunun en önemli nişanesidir. Aynı şekilde dışarıdan gelen telefonlara bakan kişilerin de dillerini ne ölçüde doğru kullandıkları hem o kurumda üretilen işlerin, hem kişilerin itibarlarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Yüzümüzü, bedenimizin her hangi bir yerini beğenmeyip daha da güzel yapmak isterseniz sizi belki oldukça zor süreçler bekleyecektir. Sizin soyunuzu, sopunuzu değiştirip güzelleştirmeniz de mümkün değildir ama dilinizi güzelleştirmeniz gerçekten hem çok kolay, hem de çok daha akılcıdır.
Bu yüzden olsa gerek atalarımız: “Aklın süsü dil, dilin süsü ise sözdür” diyerek işin önemini kavramamız için onca söz söylemeye bile mahal bırakmamışlardır.
Yine 11. yüzyılda yazılan devlet hizmetindeki kişilere yönelik nasihatlerle dolu olan ilk Türkçe siyasetname olan Kutadgu Bilig’de:
“Esenlik dilersen, eğer kendine,
Kötü söz söyleme, yön ver diline”
Denmiştir.
Tatlı dil kullanmamızın önünde hiçbir engel, hiçbir mazeret yoktur ve kullanımı da tamamen ücretsizdir. Unutmayın ki tatlı dilli olmak, kesinlikle yalan söylemek demek olmadığı gibi tatlı dilli olmak, alttan almak falan olmadığı gibi sanal bir görüntü de değildir.
Dini kültürümüze göre bir sadaka, karşımızdaki kişiye çok iyi gelecek bir teşviktir adeta. Bizi temiz tuttuğu gibi kirlenmemizin de önüne geçmekte ve bizi sürekli güzel konuşan, güzel insanların yanına doğru da yöneltmektedir.
Tatlı dilli, güzel insanların sayılarının hep artması dileklerimle…
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com
Erdal ÇİL
Punto:
Dinle