Memleketimizin mümbit ve bereketli topraklarını cevalan edip dolaşırken nasibiyetimizin
hissemize düşürdüğü, üretim meselesinin kesb ve ceht gayreti tekamül sürecimizi hızlandırıp
terakkî etmemize de vesile olmaktadır. Yaradılışın gereği, fıtratın getirisi, sözün özü, kelâmın
kendisi olan, Tarım ve Hayvancılık; yapısı gereği özel ve ilgiye muhtaç bir organizasyondur.
Her daim ilerlemeye ve teknolojiye açık bir halde olsa da her an mazinin tecrübesini, atînin
dinamikleriyle birleştirmenin gerekliliğini de sahada hissettirmektedir. İlmiye sınıfı dediğimiz
bu işin okulunu okumuş vazifeli meslek erbâbı ve alaylı sınıfı dediğimiz bu işin içinde yoğrulup
hemhal olan üreticilerin bilgi birikimi ve tecrübelerini müşterek bir alanda değerlendirmemiz
gerekmektedir. Bu değerlendirmelerin neticesinin, bizi bir fikre götüreceğini idrak edip, bu
fikrin de bizi ortak bir üretici akla dönüştüreceğinin farkında olmamız elzemdir.
Ve yine Anadolu kıtamızın üretim desenini ahır ahır, ağıl ağıl dolaşırken gördük ki sahada bir
hâyli bilgi kirliliği mevcut ve bu bilgi karmaşası galat-ı meşhur olmuş bir vaziyette haneleri
ziyaret etmektedir. Her ne kadar yaşadığımız çağda bilgiye ulaşmak kolay ve dinamik olsa da;
ihtiyaç duyulan bilginin arındırılması ve nokta atışı pratiğe dönüştürülmesinde müşterek akıla
büyük işler düşüyor. Burada sorunların tespitinden ziyade çözüm odaklı yaklaşımlara olan
ihtiyaç da gün yüzüne çıkıyor.
Bu gün geldiğimiz noktada, sahada Tarım ve Hayvancılık organizasyonunun kamil mânâda
ilerleyebilmesi için Kamu-Özel, Üniversite-Özel, Kamu-STK gibi dinamiklerin işbirlikleri
yaparak potansiyelimizin hayata geçirilmesini sağlamak adına büyük görevleri var. Bu da
basmakalıp ezber ritüeller ile değil, yöre halkının ihtiyaç duyduğu mikro ölçekten, makro
ölçeğe kadar detay çalışılması ve bu detayların matematiksel olarak anlamlandırılmasından
geçiyor. Çünkü ölçemediğimiz hiç bir şeyi sağlıklı yorumlayamayız.
Kaldı ki sahada üreticilerimiz, çiftçilerimiz, köylülerimiz her ne kadar bilgi kirliliğine boğulmuş,
bilinçsiz bir tablo çizse de gerçekte özünde mündemiç olan “Alim Değilse de Ariftir!” vecizi
tam olarak bizim üreticilerimizi anlatmaktadır.
Yapılan çalışmalarda üreticileri nihai tüketici yahut pazar alanı olarak görmekten ziyade bir
üretim memba-ı sirkülasyon, gelecek kuşaklara emanet bir nesil projeksiyonu olarak
anlamlandırmak daha büyük emeklerin varlığına kapı aralayacaktır.
Doğru bilgiyle donatılmış, köylülerimiz, üreticilerimiz ve çiftçilerimiz, hangi ürünü, ne zaman,
ne kadar ve nasıl kullanacağını bileceği için hem kaynak israfı ve kafa karışıklığı son bulacak,
hem de gerekli ve kullanılması gereken ürünler devridaim metaforu içerisinde kendi kendini
ikame edecektir.
Binaenaleyh; tüm bu anlatımların yanı sıra bu makalemi kaleme aldığım saatlerde “Ulusal Süt
Konseyi Yönetim Kurulu 17 Aralık 2024 tarihinde yaptığı toplantıda çiğ süt fiyatının
artırılmasına karar verdi. Çiğ süt fiyatı yüzde 17,1 artırılırken fiyat da 14,65 liradan 17,15
liraya çıkarıldı” beyanı manşetlere düştü. “Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı üreticinin
eline litre başına net geçecek şekilde (çiğ süt desteği hariç) 17,15 TL” olacak şekilde beyan
etti.
Yukarıdaki bahsedilen minvalde desteklemelerin sürekliliği bütçelerin enflasyona
ezdirilmeden, cazip hale getirilmesi, sadece süt sığırcılığını değil, buzağı ve besilik hayvan
sektörünün gelişimini de yakından etkilemektedir. Hayvancılık sektöründe de -ki ithal
bağımlılığı da maalesef ortadayken- bu kadar iç içe girmiş bir gıda zinciri sıralamasında dişi
hayvanların adeta bir fabrika görevi gören canlılar olduğunu alnımızın çatına yazmalıyız. Aksi
taktirde yapılan ufak ihmalkarlıklar bile, ikamesi en iyi koşullarda dahi iki yıllık bir süreç
gerektiren büyük kayıplara yol açabilir.
Ezcümle; nitelikli ve bilgilendirilmiş dokunuşlarla Tarım ve Hayvancılık konusunda başat
sektör haline gelebiliriz. Bu hususta üreticilerimiz ana temeli oluşturmaktadır. Temel ise,
tabana yayılmış üretimleri, tabana yayılmış üretimlerse, güçlü ekonomileri, güçlü ve güncel
ekonomiler de refah ve mutluluk seviyesinin yayılmasını ve müreffeh bir hayat yaşanmasını
sağlar. Tarım ve Hayvancılık organizasyonun ihyâsında kurulacak cümlelerden ziyade
yapılacak çok işimiz var!
Memleketimizin Tarım ve Hayvancılık dâvâsını mesele edinen birileri var…
Mücadeleye devam!
Vesselâm!
Emre KESKİN
Ziraat Yüksek Mühendisi