Piyasalar

Tarihi ile Barışık Cumhuriyet

Punto:
29 EKİM... TARİHİ İLE BARIŞIK CUMHURİYET... 29 Ekim 1923... Türk Milletinin yüz yılları aşıp gelen tarihinde yeni bir sayfanın açıldığı gün. Bu sene 94. Senesini yaşıyoruz, Kutlu olsun. 94 yıllık Cumhuriyet tarihinde bir çok önemli hadise yaşanmıştır. Cumhuriyetin bir çok kazanımı olmuştur. Bu kazanımların hiç şüphe yok ki en önemlileri; Milli Egemenlik ve Demokrasidir. Zira bütün dünyada monarşiler yerlerini Millet egemenliğine dayalı demokratik rejimlere, Cumhuriyetlere bırakıyordu. Anadolu’da temelleri atılan Cumhuriyet’te bunlardan biriydi. Neden “Tarihi ile barışık bir Cumhuriyet”? Bugüne kadar toplumun çeşitli katmanlarının çeşitli ithamları ve bakış açıları konuyu bu şekli ile ele almamızın sebebi olmuştur. Toplumun bir kesimi Cumhuriyete karşı hep mesafeli oldu. Cumhuriyeti savunanlar da onlara ve onların düşüncelerine karşı benzer bir mesafe koydu. Ne cumhuriyeti savunanlar cumhuriyeti anlatabildi, ne de karşı çıkanlar karşı çıkış gerekçelerinin temellerini anlayabildiler. Adeta bir kör dövüşü cephesi oluşturuldu. Bu yaklaşımlar ile bu yaklaşımların oluşturduğu toplumsal kargaşa ve gerilimlerin sonucunda bir çok ara rejim, ve darbeler gerçekleşti. Fakat genç Cumhuriyet her seferinde daha da güçlenerek çıktı. Ve nihayetinde Cumhuriyet idaresi bugün bile esasen bu temel karşıtlıklar üzerinden idare ediliyor. Peki Cumhuriyet tarihi ile barışık değil miydi? Cumhuriyetin kurucu kadroları kuruluşun o zorlu yıllarında olağanüstü bir gayret, çalışma ve başarı sonucunda Cumhuriyeti kurmuştular. Kendilerini minnet ve şükranla yad ediyoruz. Fakat devralınan bu büyük miras, yönetim şekli değişen devletlerin temellerinin sağlamlaşmasına katkı sağlarken, bir taraftan da büyük sorunlar getiriyordu. Bu sorunların başında, bir Milletin yüz yıllardan beri alışa geldiği toplumsal yaşam düzeninin değişmesi geliyordu. Özellikle de bu sebeple Cumhuriyet tarihi ile kavgalıymış gibi bir algı oluşuyordu. Aslında bir kavga yoktu. Saltanat kaldırılıyor, yerine Millet Egemenliği getiriliyordu. İşin esasında Saltanata dayalı olarak yönetilen devlet yani Osmanlı devleti, girdiği savaşları kaybetmiş, sultanın orduları yerine milletin kendi kurduğu ordular ülkelerini düşmandan korumuştu. Bunun için de millet, yönetimi sultana vermek yerine kendinde tutuyordu . Zaten Sultanlar da son dönemlerde yönetimdeki hakimiyetlerini millet ile paylaşıyorlardı. Cumhuriyetin İlanından sonraki yıllarda, özellikle Mustafa Kemal den sonraki yıllarda bir takım yönetici kadrosunun alıp uyguladığı yanlış kararlar, Anadolu halkının bu yöneticilerle birlikte Cumhuriyete de tavır almasına neden oluyordu. Gün geçtikçe millet ile devlet yöneticileri arasındaki mesafe artıyor, ve ayrışıyorlardı. Anadolu da yaşayan halk ise dönemsel iktidarların bir takım uygulamalarının faturasını Cumhuriyete kesiyor Ve cumhuriyetin değerleri ile çatışıyordu. Diğer taraftan Cumhuriyeti savunanlar ve bu değerleri barındırdığını iddia edenler de, Cumhuriyetin sunmuş olduğu en temel kazanımlardan olan eşit yurttaşlık, demokratik haklar vb bazı alanlarda çifte standart uyguluyor, esasen Cumhuriyet idaresi ile bağdaşmayan uygulamalarla Anadolu insanı ile aralarına bir mesafe koyup, adeta aşılmaz duvarlar örüyorlardı. Oysa bizim Cumhuriyetimiz, dünümüzü yani tarihimizi reddeden değil; dünü, bugünü ve yarını ile bir bütün olarak gören ve bu değerleri bir arada barındıran bir cumhuriyet olmalıdır. Yani ne bir takım elitist aydın geçinen kadroların geniş halk kitlelerini yok sayıp dışarı itmesinin, ne de geniş halk kitlelerinin bir takım yöneticilerin bireysel yanlış uygulamalarının faturalarını Cumhuriyete kesmeleri doğru değildir. Bu vesile ile Millet olarak binlerce yıllık yürüyüşümüzün son Ve nihai meyvesidir Cumhuriyet. Bizlere düşen ise değerlerimiz ile çatışmak yerine, binlerce yıllık bu kutlu yürüyüşümüzün bugün ki şekline sahip çıkıp değerini bilmektir. Cumhuriyetimizin 94. Yılı kutlu olsun...