İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Öncelikle Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilelebet payidar olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Ve yine bugün Dünyanın en büyük hava limanlarından biri İstanbul’da açıldı. Ülkemize Milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Övünç ve gururumuz en üst seviyede. Elbette bu konu ile söylenecek çok söz var ama unutulan ve unutturulan bir olaydan bahsetmezsek halka karşı olan sorumluluğumuzu yerine getiriş olmayız diye düşünüyorum.
Çünkü Ülkemizde olaylar öyle gelişiyor ki, bir olay oluyor hemen arkasından öyle bir olay daha oluyor ki bir önceki son derece önemli ve anlamlı olan olay değerini ya yitiriyor ya da unutuluyor.
Ancak öyle olaylar vardır ki ne unutulmalı ne de unutturulmalı! Bizde çok önemli gördüğümüz bir olayı tekrar gündeme getirmek istiyoruz. Yerel seçimlere doğru hızlı ilerlerken, Türk Siyaseti de ısındıkça ısınıyor, ortalık doz duman haline geliyor.
Bizler asla insanımızın kamplara bölünmesini, birlik ve bütünlüğünün zedelenmesini istemiyor, tam aksine milli birlik ve beraberliğimizin tesisi ve devamı için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Maalesef bazı siyasilerimiz bu halkı kamplara bölmek için ellerinden geleni yapıyorlar, bunda da çoğu kez başarılı oluyorlar. Ama halkımız inatla milli birlik ve beraberliğimize sahip çıkarak kenetleniyorlar. Yani halkımız, üzücüdür ama kendilerine önderlik yaparak önünde gitmesi gereken siyasilerimiz önünde gidiyor.
Örneğin son dönemde oluşan, büyük emek ve özveri ile kurulan, “Cumhur İttifakı” bitti, bitecek, bozuldu vs. sözlerle halkın tepkisini ve öfkesini çekmiştir. Biline.
Peki neden? Ne uğruna? Niye? Ne oldu da bu hale gelindi? Halk bunu ciddi ciddi sorguluyor. Hiçbir siyasimiz halka rağmen sorumsuz davranma lüksüne sahip değildir.
Bir taraftan, “Şer Güçler” gizli saklı çirkin ittifaklar oluştururken, evlatlarımızı hunharca, vahşice, alçakça şehit ederlerken, bazı siyasi partilerimizi kullanarak devlet yönetimine sızmaya çalışırlarken, sizler neyin derdindesiniz?
Halk bunu çok merak ediyor! Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Elbette bu hareketinizin kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünün tabi ki farkındasınız.
Bir adım ileri iki adım geri aratarak halkın güvenini ciddi anlamda kaybettiğinizin farkında mısınız? Hele ki önümüzde bir yerel seçim varken bunun ne anlama geldiğini bilmiyor olamazsınız!
Ego, bencillik, ihtiras çekememezlik, haset gibi duyguları taşıma lüksünüz de yok. Hele hele, “Tezgâha Gelme” lüksünüz hiç yok. Attığınız her adım da aldığınız her kararda, önce halkın sahip olduğu milli ve manevi değerleri düşünmelisiniz, sonra halkın çıkar ve menfaatlerini.
Halk, hiçbir şekilde nedeni ne olursa olsun, oluşmuş milli birlik ve beraberliğimizin bozulmasını asla istemiyor. Buna neden kim olursa olsun halkın affetmeyeceği bilinmelidir.
Hiçbir siyasimizi bunun aksine hareket etmeyi aklına bile getirmesin. Siyasette son pişmanlığın fayda vermediği herkesin malumu.
Geri dönülmez ve telafisi mümkün olmayan yollara girmemenizi halkın nabzını tutan, halk ile iç içe olan, birçok, STK oluşumlarında milli birlik ve beraberliğimiz için mücadele eden bir kardeşiniz olarak bunu söylüyorum.
Ben, biz, bizler ne yapıyoruz? Neler yapıyoruz? Diye kendinizi sorgulayın.
Özellikle yerel seçimler yaklaşırken mutlaka ama mutlaka halkın nabzını çok iyi tutmalısınız. Halka rağmen onun benimsemediği hiç kimseyi aday göstermeyin.
Bunun için de, halkın sesi, gözü, kulağı olan STK’lara kulak verin, Görüş ve düşüncelerini mutlaka alın. Çevrenizdeki insanların sizleri yanlış yönlendirmesine asla izin vermeyin.
Bunun bedelini hem siz ödersiniz hem halk öder hem de maalesef bu ülke öder. Buna hakkınız yok.
Hiçbir zaman hiçbir şeyin, “Çantada Keklik Olduğunu” düşünmeyin. Türk Halkının eski halk olmadığın cümle alem biliyor. Bunu 15 Temmuz’da gösterdi. Ekonomik krizde gösterdi. Döviz saldırılarında gösterdi. Bu Ülke, bu Millet, bu Devlet, bu Vatan, bu Bayrak için kefen giydik dedi.
Halka haksızlık yapmaktan, adaletsiz davranmaktan, halkın ayarları ile oynamaktan korkun!
Halka ve temsilcileri olan STK’lara kulak verin.
Bütün siyasiler, halka tepeden bakma, araya mesafe koyma, kendinde bir üstünlük ve halkın üzerinde görme hastalığından vazgeçin!
HALKIN NEFRETİNİ DEĞİL, SEVGİSİNİ KAZANAN HALK ADAMI OLUN…