Piyasalar

Siyaset Yasaları Çıkmalı !

Punto:
Değerli dostlar, uzun bir aradır yazamıyorum. Adana’ya yaylaya gittim olanlar oldu!... Bu mevsimde Adana’ya gitmek akıl karı değildir, biliyorum. Ancak düğün gibi, ölüm ve hastalık gibi durumlarda kutsal bir görev edasıyla koşarak gitmek icap ediyor. Biz de yeğenimizin düğününe koşarak gittik. Adana’da bu mevsimde öyle yaman sıcaklar olur ki, en sarısından kırmızıya varıncaya kadar cayır cayır yakan bir sıcak… Klimanın başında sefil-sabit oturmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Biz de öyle yaptık ama ikinci gün soluğu Hastanenin acil servisinde aldık. İğneydi, serumdu, buhardı, antibiyotikti derken 10 gün aradan sonra ayağa kalkabildik. Siz siz olun, klimanızı mutlaka temizletin, bir de karşısında saatlerce oturmayın. Allah muhafaza, klima mikrobunun hiç merhameti yoktur bilesiniz. Yine bir Temmuz günüydü, Abdurrahim Karakoç Ağabey telefonda fırçayı atıyordu garip Mustafa’ya!... Neredesin sen ya… Evdeyim ağabey Bir haftadır gelmiyorsun, kendini fazla özletme. Hadi gel çay koydum Eve gittiğimde Abdurrahim ağabey yalnızdı. “Ne o Pakize abla yok mu” dedim. Onu Adana’ya yaylaya gönderdim. Tekir Yaylasına mı? Yok yok Adana’nın içine… Abi sen dalga mı geçiyorsun, Adana şimdi yanıyor dedim. Ben de öyle dedim. Pakize’nin bir kardeşi var onu ziyarete gitti. Havalar serinleyince gidersin, şimdi o sıcaklara dayanamazsın dediysem de ısrar edince gönderdim İşte böyle dostlar, bu mevsimde Adana’ya gidenlere ben de; “yaylaya mı gidiyorsun” diyorum ve bu vesile ile de Abdurrahim ağabeyi ve Pakize ablayı rahmetle anıyorum. AKP ve ‘Tek Adam Rejiminin’ Sonu mu? Türkiye’de gündem berbat!... “Önümüzde 4 yıl seçimsiz bir süreç var” deniyor. Kim diyor? Sakın inanmayın… AKP’ye kalırsa 4 değil, 14 yıl sonra bile seçim olsun istemez. Göç kervanı dönüş yolunda, üstelik bayır aşağı. Adına, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi- Başkanlık sistemi” denen ucube “Tek Adam Sistemi” ölü doğdu! Yargının, Yürütmenin ve Yasamanın tek adamda toplandığı sistemin adına ‘Demokrasi’ denemez. Böylesine denetimsiz bir sistem Osmanlı’da bile yoktu. AKP’nin bu saatten sonra seçim kazanması mümkün değildir. Kaybetmenin telaşı ile hata üstüne hata yapıyorlar. 31 Mart’ta yapılan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edilerek yenilenmesi kararı, hukuk ve adalet skandalıydı. Yüksek Seçim Kurulunun Başkan ve 3 üyenin itiraz gerekçelerinde bu durum çok açık ve net ortaya konmuştur. 23 Haziran’da seçimlerin yenilenmesi kararı, AKP için de vahim bir hata olmuştur. 13 bin oy farkı, Ekrem İmamoğlu’nun lehine 800 bine çıkmıştır. “Bundan daha büyük yanlış olamaz” derken, seçime üç gün kala yapılanlar akıllara durgunluk verecek, insanın kanını donduracak cinstendi. İmralı’daki bebek katili terörist başına mektup yazdırmalar, kırmızı bültenle aranan terörist başlarından birini devlet televizyonuna çıkartmalar… Ve nihayetinde Bahçeli’nin HDP E. Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a mealen; “Bre gafil sen neden terörist başının talimatlarına uymuyorsun” tarzı fırçası… Bu durum aslında yargının işi ama bizde yargı farklı işliyor!... Böyle olunca da biz millet olarak bu işi tarihin yargısına havale ediyoruz. Bu yapılanları; hatayla, yanlışlıkla izah etmek mümkün değildir. Türkiye’nin acil sorunları vardır Türkiye’mizde; siyasi kriz, ekonomik, güvenlik ve en önemlisi de devlet mekanizmasında kriz var. Bir önceki gün, Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarından anlıyoruz ki FETÖ Terör Örgütü ile mücadelede de sorunlar var. Bayır aşağı dönüş yolundaki bu kervanla ülkemizin sorunlarını halletmek mümkün gözükmüyor. Ufukta, erken seçimin kaçınılmaz olduğu gerçeğini bir kenara atamayız. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın çıkışları siyaseti hareketlendirecek: Hadi gelin, Ahmet Davutoğlu’na bir kulak verelim. Eleştirilecek daha pek çok hususu es geçmiş ama ifade ettiği hususlara katılmamak elde değil. Özet olarak bakın Davutoğlu neler söylüyor: Elazığ Gönül Dostları Buluşması'nda konuşan Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti siyasetinde savrulmaların yaşandığına vurgu yaparak, İstanbul seçimleri sonrası özeleştiri yapılması gerektiğini söyledi. AK Parti tabanın yüzde 10’luk bir kesimin kopmaya başladığının altını çizen eski Başbakan şunları söyledi: “AK Parti bir kişinin, ben de dahil, bir faninin, bir ailenin, bir grubun, bir kesimin, bir bölgenin, bir etnik ya da mezhebi grubun partisi değildi. Böyle çıkmamıştı. Böyle değildir. 100-150 yıllık bir birikimin içinden, hepimizin babalarının dedelerinin çektiği çilenin içinden, terlerin, feryatların içinden doğmuş bir partidir” ifadelerini kullandı. “Geleceğe Anadolu’dan çıkacak işaretlerle hazırlanıyoruz” “Üç yıldır AK Parti ilkelerinde savrulmalar var” “Bir büyük yönetim sistemi değişikliği yaşadık. Son üç yılda iki seçim, bir referandum, bir de yenilenen seçim yaşadık. Bu seçimlerde kullanılan dil, üslûp, söylem ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili ortaya konamayan vizyonsuzluk hepimizi tedirgin ediyor. “Devlet makamlarını bir takım trol çeteler karşısında mahkûm edenler karşısında üç yıl sustuk. Eğer AK Parti’yi iktidar yapan milletin değerleri bu siyasi hayata egemen olmuş olsaydı kıyamete kadar da susardık. Hiçbir makam ya da mevkii beklentimiz olmadan… “Bir hareketin tabanında yüzde 10-15’lik kitle bir başka yere doğru seyretmeye başlamışsa kimse bunu engelleyemez.” “Eğer taban konsolidasyonu yoksa tabanda yüzde 10’luk büyük kütleler kopmaya başladıysa tepede ne tedbir alırsanız alın, insanları neyle tehdit ederseniz edin o çözülüşü durduramazsınız.” “Ak Partililer, yerleşik kurulları dışında birtakım trol örgütlerin etkisi altına girmişse işte o zaman soru sorması gerekenler biz, soruları cevaplandırması gerekenlerse bu tür gruplara bu partiyi teslim edenlerdir.” “13 bin oy farkı 800 bine çıkmışsa bunun nedeni milletin vicdanından kopuştur” “‘Niye kaybettik’ sorusuna, bu yeni hâli de açıklayacak şekilde dört alanda cevap vermeye çalışacağım.” “Birincisi, vicdan odaklı temiz bir siyaset anlayışından kopmadır. İyi politikalarla ekonomik açığı kapatabilirsiniz. Ancak vicdan açığı varsa bunu kapatmak mümkün değildir.” Bir gün “Bir oy fark olsa dâhi seçim geçerlidir” dedikten sonra tutum değiştirmek, bir seçimde beka kaygısından bahsedip, bu şekilde düşünmeyen herkesi “terörist” ilan ettikten sonra diğer seçimde beka kaygısının en büyük tehdit edici odağı olan İmralı’yla temasa geçmeye çalışmayı meşru göstermek, milletin vicdanından kopuştur.” “İsraftan bahsettikten sonra hâlâ üst düzey atamalarda yakın kayırmalar söz konusu oluyorsa bu vicdandan kopuştur.” “Ehliyet ve liyakat” dedikten sonra üst düzey kurumlara o konuda tecrübesi olmayanların atanmasını sağlıyorsak bu vicdandan kopuştur.” “Darbenin baş sorumlularının akrabaları yüksek makamları işgal ediyorsa adalete güven kalmaz” İkincisi, adalete ihtiyaç var. Devlete güven ile hukuk sistemine güven birlikte yürür. İnsanlar hukuka güveni kaybederse oradan çıkış çok zordur. Adalet terazisi ölçer, adalet terazisi ölçülmez.” “Adalet duygumuzu sarsacak her türlü eyleme karşı ortak tavır alma vaktinin geldiğini düşünüyorum. Kim bu ülkede adalet duygusunu zayıflatırsa, kim sabah salıverilen birinin, akşam tekrar tutuklandığı, gece yarısı tekrar salıverildiği gibi uygulamalar görürse, kim FETÖ suçlamalarıyla sıradan bir memurun dayısının oğlunun tutuklandığı bir Türkiye’de FETÖ darbesinin baş sorumlusu olanların kardeşlerinin, akrabalarının en yüksek makamları işgal ettiğini görürse orada adalete güven kalmaz.” “Üçüncüsü, ekonomi. Birileri görmemeye çalışsa da, “kriz yok” söylemi hâlâ ağırlık taşıyor olsa da, halkla temaslarımızda görüyoruz ki ülkemiz çok yoğun bir ekonomik krizle mücadele etmekte.” “Her şeyi kendisinin bildiğini düşünen, yukarıdan bakan, ekipleşmeyi sadece kendisine yakın olan insanların bir yerlere gelmesi olarak gören bir ekonomi yönetim anlayışıyla bu ekonomik krizin içerisinden çıkamayız.” “Dördüncü mesele beklenti. Yeni hâl gerektiren durum, siyasal sistemimizle ilgilidir.” “Devlet mimarisi, kişilere, kurumlara, partilere, siyasi görüşlere göre inşa edilmez” “Aralık 2016’da, anayasaya reformu ilk kez meclise sunulduğunda, sayın cumhurbaşkanımıza üç saate yakın sistemin doğurabileceği sıkıntıları arz ettim. Eline yazılı bir metin verdim. “Bunu yapmayalım. Bu sistem üzerinde bu devletin mimarisini inşa edemeyiz.” “Partili cumhurbaşkanlığı, cumhurbaşkanlığının kuşatıcı kimliğine zarar verdi” “Devlet yapısıyla aile ilişkileri kesinlikle ayrılmalıdır.” “Şeffaflık, siyasi etik, siyasetin finansmanı yasaları derhal çıkarılmalıdır.”