Piyasalar

Sınavsız Yerleştirme Mümkün Mü? -2-

Punto:
Geçen haftaki yazımda eğitim üzerine konuşurken genç nüfus artışımızı ve her kademedeki öğrenci sayımızı dikkate almamız gerektiğine dikkat çekmiştim. Bu yaklaşım devamı olarak lisede öğrenci sayısının 2015-2016 eğitim döneminde 5,8 milyon olduğunu hatırlatmak isterim. Bu öğrencilerin yaklaşık 1,4-1,5 milyonu lise son sınıftadır. Yıllardan beri lise sondaki ve bitiren öğrencilerin eşit ve adil şekilde yerleştirilmesi için farklı modeller denenmiştir… ÜNİVERSİTEYE GEÇİŞ… Üniversitelere merkezi sınavla öğrenci yerleştirilmesine 1974 yılında başlanmıştır. Bu geçişin nedeni ÖSYM tarafından şu şekilde açıklanmaktadır: “1960'lı yıllara gelinceye kadar lise ‘mezunlarının sayısı az olduğundan’ pek çok fakülte, kendisine başvuran mezunları sınavsız kabul etmiştir.” Yani merkezi sınavları zorunlu kılan öğrenci sayısının artmasıdır (talep diye okuyabilirsiniz). Bir de geçmişte yaşanan adalet ve eşitsizliği zedeleyen uygulamalar da merkezi sınavın kabul görmesini desteklemiştir… Kontenjanları aşan bir taleplerden dolayı üniversitelere öğrenci alımında 43 yıldan beri merkezi sınavlar farklı yöntemlerle de olsa sürdürülmektedir. Son düzenlemelerde liseden üniversiteye geçişte merkezi sınavın tamamen kaldırılmaması doğru karardır. Ancak sınav stresinin azaltılması yönündeki çalışmalar önemsenmelidir… 2017’de ÖSYM’nin yaptığı sınava önceki yıllardan kalanlarla birlikte sınava 2,2 milyonu aşan kişi girmiştir. Yine tercih yapma hakkı olan 1.846.874 adaydan 994.766’sı tercih (%53,86) yapmıştır… Yani üniversite eğitimine yüksek oranda talep/terci hala devam etmektedir… YÜKSEK TALEP OLAN BÖLÜMLER… Talep böyle iken üniversitelerde, YÖK’ün 2015-2016 verilerine göre 6,7 milyon öğrenci mevcuttur. Türkiye’deki bu yükseköğretim öğrencisinin %34,2’i ön lisans, %58,3’ü lisans ve %7,5’i lisansüstü öğrencilerden oluşmaktadır. Yükseköğretim öğrencilerinin %46,8’inin açık öğretim ve uzaktan eğitim öğrencisi olduğu da dikkate alındığında yükseköğretim talebinin gerçek anlamda karşılanıp karşılanmadığı tartış(ıl)malıdır… Sadece örgün eğitim gören 1,6 milyon örgün eğitim öğrencisinin toplam yükseköğretimdeki payı ise %24,2’dir. Bunun bir kısmında önlisans ( 2 yıllık) öğrencilerdir. Asıl sorun bazı örgün lisans programlarına olan taleptir… Tıp, diş, hukuk, eczacılık, bazı mühendislikler gibi bazı lisans programları (bölüm/fakülte) çok sayıda aday tarafından tercih (talep) edilmektedir… Örneğin, tıp fakültelerinin yılda 12-14 bin kontenjanına; geçen yıllarda bazı üniversitelerdeki tıp fakültesi kontenjanlarının 40 katına kadar aday tercih yapılmıştır. Toplamda yüzbinleri bulan bu talep arasında adil ve eşitliği gözeten bir şekilde sınavsız seçim nasıl yapılabilir? MERKEZİ SINAVSIZ… Ancak merkezi sınavla seçme/yerleştirmede önlisan, bazı lisans ve bazı üniversitelerde esnek davranılabilir… Önlisans programlarına (2 yıllık) 2016’da %91,42 olan tercih edilme oranı 2017’de %62,55’e düşmüştür. 2017 LYS ek yerleştirme sonuçlarına göre toplamda 373 bin ek kontenjanın % 86’ı (322.014) boş kalmıştır. Boş kalan kontenjanın % 77,3 önlisans (MYO) programlarına aittir. Bu nedenle seçme ve yerleştirmede bu programlar ayrı değerlendirilmelidir… Ülkemizde her şehirde en az bir üniversite bulunmaktadır. Ancak üniversitelerin % 45,6’ı dört büyük şehirdedir. Büyükşehirler dışındaki üniversitelere ve herhangi bir şehirdeki az tercih edilen bölümlere üniversitenin kendilerinin belirleyeceği yöntemle (merkezi sınavsız) öğrenci alınması tartışılmalıdır… MESLEKİ EĞİTİM Üniversite mezunlarının istihdamı ve iş dünyasında bazı alanlarda iş gücü talebi dikkate alındığında eğitim kademelerimizde öğrencileri yönlendirmede eksiklik vardır. Akademik başarısı düşük öğrencilerin erken dönemde mesleki eğitime yönlendirilmesi gerekir. YÖK tarafında liseden üniversitelere geçişte daha sade bir sınav sistemi açıklanmıştır. Üniversitelerin öğrencisini kendisi direk seçen (kabul eden) bir sistem benimsenmediğine göre adalet ve eşitliği sağlamak için merkezi sınava devam edilmesi yerinde bir karardır. YÖK sınavla ilgili eleştirilerin bir kısmını düzeltmiştir. Bu, gelecek günlerde kamuoyunun hassas olduğu yeni konuları da dikkate alacağını göstermektedir… Sonsöz: Eğitimin başarısı, gençleri eğitim yorgunu yapmadan eğitebilmektir…