Piyasalar

Sınavsız Liseye Geçiş Hayali Ne Durumda?

Punto:
TEOG’dan LGS’ye Sevgili okurlarım 2017 yılında uygulanan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı yerine 2018 yılında Liseye Geçiş Sınavı (LGS) uygulandı. Aslında TEOG birçok eğitimci ile de yaptığımız değerlendirmede LGS’den daha iyi bir sistemdi. En azından bir sınava göre değerlendirme yapılmıyor öğrencilere birkaç sınava girebilme imkanı sunuyordu. Sınav sistemi değişirken en yakın okula öğrencinin gitmesi ve sınavın kaldırılması gibi iki hedef kamuoyunu ikna için ileri sürülmüştü. Sınavı kaldırmanın çokta mümkün olmadığını bu köşeden izah etmeye çalışmıştım. Bu yılın rakamlarına bakarak düşüncelerimi açıklamaya çalışayım: Kontenjan Müracaat dengesi/zliği… Liseye Geçiş Sınavı (LGS) 2019 öğrenci katılım bilgilerini hatırla(t)makta fayda var: Sınava başvuran 1 milyon 74 bin 13 öğrenciden 1 milyon 29 bin 555’i sınava girdi. 2018-2019 eğitim öğretim yılında MEB’e bağlı eğitim kurumlarında 8. sınıfı başarıyla tamamlayan 1.210.112 öğrenci bulunmaktadır. Yani bu sınava girme imkânı bulunan öğrencinin % 85’i (müracaat eden oranı ise % 88,76) bu sınava girmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından nitelikli okulların toplam kontenjanı 139 bin 660 olarak açıklandı. Buna göre halihazırdaki öğrencinin % 11.48’i bu kontanjanları (nitelikli okulları) doldurabilecektir. LGS sınav sistemi her sınıfta yapılan sınav sisteminin yerine getirilirken birkaç sınav yapılan mevcut sistemin iyi olmadığı iddiası vardı. Rakamlara baktığımızda sınavlara müracat konusunda yeni sistem bekleneni ver(e)memiştir. Bu rakamlar öğrencilerin/velilerin nitelikli okullarda okutma isteğini göstermektedir. Bu sınav sistemi getirilirken her öğrencinin bu sınava girmeyeceği düşünülüyordu. Ama sınava girebilecek ve giren öğrenci sayıları dikkate alındığında bu düşüncenin yanlış olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Nitelikli okullara yerleştirilemeyen öğrenci oranı %88’dir (yaklaşık 1 milyon). Bu öğrenciler için nasıl bir planlama yapılmalıdır? Bu sınav sistemi ilk getirilmeye çalışıldığında 2017 yılında Kasım ayında bu köşede şunları yazmıştım: Eleme Ve Yönlendirme Yeterli Değil Ortaokulda 5,0-5,5 milyon öğrencinin basit bir hesaplama ile 1,3-1,4 milyonu son sınıftadır. Bu öğrencilerin büyük kısmı kaliteli liselere gitmek istemektedir. (Not: 2019 verileride bu düşüncemi desteklemektedir.) 2016-2017’de 1 milyon 192 bin 660 öğrenciden 1 milyon 19 bin 577 kişi tercih yapmıştır. Kaliteli liselere (buna Anadolu ve bazı liseler dâhil) gitme yönünde yoğun bir talep vardır/olacaktır. (Not: Olmuştur) Liseye geçişlerde merkezi bir sınavın var olması olumlu bir durumdur. Eğitim planlaması yapılırken nüfus artışımız, genç nüfusumuz dikkate alınmalıdır… Türkiye’nin 2016’da yıllık nüfus artış hızı, binde 13,5 olarak gerçekleşti ve 1,3 milyon bebek doğdu. Bu bebekler 4-5 yıl sonra okula başlamaktadır… Bu 1 milyonluk artan nüfusumuz (hamdolsun) için mevcut eğitim imkânları kısa sürede yetersiz hale gelmektedir. (Not: sınav devam etmektedir; kaldırmayı iddia eden kimse yoktur). TÜİK verilerine göre 2015-2016 döneminde ilkokulda 5,4, ortaokulda 5,2 ve lisede ise 5,8 milyon öğrenci bulunmaktadır. Bu verilere göre eğitimde “eleme ve yönlendirme” olmadan bir üst eğitim kademesine öğrencilerin devam ettiği söylenebilir. Yönlendirme yapılabilir mi? Lisede eğitim-öğretim gören 5,5-6,0 milyon kadar öğrencinin yaklaşık 3 milyonu genel ve 2 milyonu mesleki ve teknik bulunmaktadır. Bu rakamlara dikkate alınsa bile öğrencinin en az %50’inin sınav yapmadan mesleki eğitime yönlendirilmesin mümkündür. İşte alttan gelen çok sayıda öğrencinin varlığı ve yönlendirmenin yapıl(a)maması geçişlerde sınavları zorunlu kılmaktadır. Gelecek yıl bunları yazmamak dileğiyle… Son söz: Niteliksiz yüksek talep nitelikli düşük arzı kovar.