Piyasalar

Sinan Ateş Cinayeti Milliyetçilerin Kerbela’sıdır

Punto:

 

Önce şunu ifade edelim: Sinan Ateş cinayetiyle ilgili adliyede ‘kaybolan’ polis tutanağı Emniyet’ten tekrar getirildi ve dosyaya kondu… 

Cinayet tamamıyla çözülmüş durumda… Kahrolası sebeplerle ‘hukukî zamanlama’yla ‘siyasî zamanlama’ birbirini tutmuyor… En büyük sıkıntı bu… Yoksa belgeler, ifadeler, birbirini satışlar, kamera, HTS ve PTS kayıtları hepsi tamam… Emniyet bu konuda üzerine düşeni kusursuzca yapmış gözüküyor… Savcılık boyutunda ise baskı var!.. 

***

Bu cinayet, Türk milliyetçilerinin Kerbela’sıdır ve tam olarak çözülüp siyasî ayak yargılanmadıkça, bu işin peşi bırakılırsa, o milliyetçilerin sokaklarda huzur içinde dolaşması, adamlık meşrebine göre helâl değildir… 

Bir cinayetin bu kadar çok kişi tarafından işlenmesi, çok fazla insanın bunu biliyor olması, yarın doğabilecek hukukî süreci fazlaca düşünmemeleri, bu tuhaf rahatlık neyi anlatıyor? 

Özetleyelim: Katillerin ve onlara yol verenlerin rahatlığı, ülkede meydana getirilen ‘dokunulmaz’ alanın bir sonucuydu… O yüzden geçmişten bu yana her eylemlerini neşeyle paylaştılar, gururla kariyer yaptılar, korkusuzca davrandılar… 

Bir torbacıyla bir özel harekat polisini, bir milletvekiliyle bir katil kuryesini aynı eylemde buluşturabilen tek bir gerekçe olabilirdi… O da korunmayı, şımarıklığı ve cesareti sağlayan siyasî iklimdi… “Nasıl olsa bize dokunamazlar?” duygusu bu aşağılık ama bir o kadar da aptalca cinayeti meydana getirdi… ‘Kamunun korunaklı alanı’nda kahpelik yapmak kolaydı çünkü!.. 

***

Şurası kesin… Bu çete, Sinan Ateş’i öldürmek yerine yaralamakla yetinseydi, bu kadar tepki olmayacak ve o günden bu güne kim bilir kaç saldırı daha gerçekleşecekti? Üstelik yine kimsenin ceza almayacağı saldırılar!.. Zira siyasî iklim, hem cesaret hem de güvence veriyordu… 

Cinayetten hemen sonra altını çizmiştik: “Tahminlerin ötesinde büyük bir kitle, kritik eşikte… Azmettirenlerin unvanlarının sökülerek adalet önüne dizilmesini bekliyorlar… Aksi halde ağır bir travma, milliyetçileri kutsadığı bir çok kavramla duygusal kopuşa sürükleyecektir… Torbacının, jiletçinin, hapçının canı cehenneme… Azmettirenler ortaya çıkarılmadıkça yürekler soğumayacaktır…”

Bu anlamda siyaset kurumundan ‘küçük’ sayılabilecek hamleler geliyor… Belki de bu hamle hem kamuoyuna ‘arınma’ mesajı vermek  ve hem de ‘küçük’ olanı satıp ‘büyükler’i korumak için!..  

***

Siyasî partilerin çok hassas olması gereken bir döneme girdik… Sinan Ateş konusunda toplumun sadece milliyetçi kesiminde değil tüm kesimlerinde hassasiyet ve tepki ortaya çıkmıştı… Kimse bu tepkiyi yok sayamaz ve milletvekili listelerini düzenlerken şaibeli tipleri cesaretle listeye yerleştiremez… Yerleştirirse bedel öder ve ödeyecektir… 

Bugüne kadar en sert tepkileri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener vermişti… Meral Hanım’ın Sinan Ateş’le ilgili son grup toplantısı zaten bu kararlılığın ifadesiydi… Sağdan soldan bu konuda şaibeli tiplerin listelere sızdırılması çabalarıyla ilgili hassas davranacağına ve Sinan Ateş’in hesabını çözme yolunda Türk milliyetçilerine verdiği sözlere sadık kalacağına dair yeminleri çok önemli… 

***

Aynı notu bir kez daha düşelim: Bütün zalimler korkak ve bütün korkaklar zalimdir… Sinan Ateş cinayetinden sonra kendini gösteren 'bireysel ve kitlesel cesaret', zalimleri korkularıyla yüzleştirdi…

Şimdi bize düşen adaletin, lekesiz, gölgesiz, tarafsız gerçekleşmesi için sonuna kadar takipçi olmaktır… Hadi geçelim her şeyi, o iki yavrunun ahı bile hepimizi mecbur kılıyor… O iki yavrunun ahı dururken, katillerin ve azmettirenlerin yüzünün güldüğü bir dünya bize ait olmayacaktır çünkü…