GURURA, KİBİRE, İNATA GEREK YOK!
YANILA YANILA, ALDANA ALDANA; HAYAL KIRIKLIKLARIYLA ÖTEYE BERİYE SAVRULA SAVRULA BUGÜNLERE GELDİK
Mehmet Mutluoğlu
5000 yıllık devlet geleneği olan bir devletin ve milletin;
seçimden seçime,yıldan yıla, aydan aya,günden güne değişen ve birbiriyle çelişen politikalar, görüşler,çözümler ortaya koyan kadroların, insanların, liderlerin devlet adamı diye ifade edildiği
ve ülke siyaseti ile ilgilenen; ülkenin ekonomik, kültürel,siyasi ve sosyal meseleleri ile ilgilenen;
siyasetçilerin,
mütefekkirlerin, akademisyenlerin, düşünürlerin ve milletin bunu normal karşılaması üzerinde derin derin düşüneceğimiz ve çözmek zorunda olduğumuz son derece önemli ve temel problemimiz olsa gerektir.
Ülkeyi yönetecek kadroların;
1-Türk devletinin ve Türk milletinin;
din, devlet,vatan, millet, tarih,medeniyet ve idealleriyle ile ilgili sağlam ve sarsılmaz bir inancı,
2-Dosdoğlu bir metodu,
3-Üstün bir stratejisi,
4-Derin bir politik görüşü, (Dostunu tanı, düşmanını tanı; yenilmez olursun.)
5-Ve tüm bu özelliklere sahip, buna göre yetişmiş ehliyet ve liyakat sahibi bir kadroya sahip olması şarttır.
Bu 5 temel özellik olmazsa olmazdır.
Eğer sizin derin bir politik görüş ve üstün bir stratejiniz yoksa sizden çok daha derin bir politik görüş ve üstün bir stratejiye sahip olanlar sizleri kendi menfaatleri, idealleri doğrultusunda yönetirler de siz devletinize, milletinize, vatanınıza, kültürünüze, medeniyetinize hizmet ettiğinizi sanırsınız ama aslında o üstün strateji ve derin politik görüş sahiplerine hizmet etmiş olursunuz da hiç farkına varamazsınız bile.
Ha bunun böyle olduğunu zaman içerisinde fark edersiniz ama o zaman da iş işten geçmiştir artık.
Bu durum aydınımızı, mütefekkirimizi, insanımızı hayal kırıklıklarından hayal kırıklarına ve hep aldanmışlıklardan aldanmışlıklara böyle sürükler gider.
Ve sizin ortaya koyduğunuz metot eğer milletinizin din, devlet, vatan, millet, tarih ve medeniyeti ile belirlenmiş ve onun günümüz Türkiye ve dünya şartlarına göre ortaya konmuş dosdoğru bir metot değilse;
yanlış bir metotla doğru yol bulmak ve doğru istikamete yönelmek de asla mümkün olmayacaktır.
Bu özelliklere sahip bir kadronun rehberliğini kabul etmeyince de bir öteye bir beriye savrula savrula hayatını tamamlar gider insanoğlu ve bütün millet.
Onun için bu 5 özelliğe sahip olan kadroların rehberliğine son derece ihtiyaç vardır.
Ve milletimizin; siyasetçileri,
aydınları, mütefekkiri ve bütün milletimiz ehliyet ve liyakat sahibi bir kadronun rehberliğini hafife almamalıdır.
BİZ TÜRK MİLLETİNİN HER BİR FERDİ OLARAK ARTIK KİŞİLERİ DEĞİL, PARTİLERİ DEĞİL; KENDİ PARTİLERİMİZİN DE UYACAĞI TEMEL İLKELERİ, ÜLKÜLERİ,BÜYÜK HEDEFLERİ SAVUNMALI PARTİLERİMİZDEN DE, ADAYLARIMIZDAN DA BUNLARI İSTEMELİ VE TAKİP ETMELİYİZ.
BU TEMEL İLKE,ÜLKÜ VE BÜYÜK HEDEFLERE SAMİMİYETLE BAĞLANMIŞ İLİM SAHİBİ, YÜKSEK AHLAK SAHİBİ, ADALET SAHİBİ VE EMANETLERİ EHLİNE VE LÂYIK OLANLARA VEREBİLECEK TOPLULUKLARI,PARTİLERİ, KİŞİLERİ ÖNE ÇIKARABİLMELİ VE DENETLEYEBİLMELİYİZ
BU İLKELER ÜLKÜLER VE HEDEFLER NELERDİR
1-Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin; dağdaki çobanından Cumhurbaşkanı'na kadar herkesin eşit ve adil olarak yargılanacağı ve hesap verebileceği gerçek bir "Hukuk ve Adalet Devleti"haline getirmek,
2-Barajların tamamen kalktığı,
nispi temsil esasına dayanan bir seçim kanunu esas almak,
hazine yardımının kaldırıldığı,
milletvekillerini her partinin tüm üyelerinin seçmesine imkan tanıyan,
mecliste milletin temsilcileri olan milletvekillerinin konuşmasını engelleyen meclis nizamnamelerini ve meclis iç tüzüğünü yeniden düzenleyen;
Türkiye'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü dışında hareket eden siyasi partilere, gruplara asla imkan vermeyen, bir siyasi partiler kanunu ve meclis iç tüzüğü ve meclis nizamnamelerini düzenlemek,
bozulan devlet kurumlarımızın ve devlet yapımızın yeniden çok köklü tarih tecrübemizin ışığında tarihi deneyimizi ve çağdaş zorunlulukları da dikkate alarak düzenlenmesini sağlamak,
kuvvetler ayrılığına dayanan ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu, TBMM'nin ülke yönetiminin kalbi durumuna geldiği;
gerçek sürekli yaygın ve milli demokrasiyi gerçekleştirmek,
3-Din düşmanlığı gibi din istismarının da ortadan kaldırılacağı gerçek bir "Lâiklik uygulamasını gerçekleştirmek,
4-Devletimizi aklın, bilimin, yüksek ahlakın, adaletin yön verdiği ve görevlerin ehliyet ve liyakat esasına göre tevdi ve tezvi edildiği;
sorun üreten değil çözüm üreten bir "Bilge Devlet" haline getirmek ki;
sadece bu ilke; adaletin hakim olduğu, aklın ve bilimin yön verdiği, yüksek ahlakın hakim olduğu, devletin tüm kurumlarının ehliyet ve liyakat esasına göre düzenlendiği; böylece çok uzun yıllardır çözüm üretmek yerine sorun üreten bir devlet yapısı yerine çözüm üreten bir devlet yapısı kurulduğu zaman Türkiye'nin bütün meseleleri en kısa süre içerisinde çözülür inancındayız.
5-Toplumumuzun bir "Bilim Toplumu" haline gelebilmesi açısından üniversitelerimizin, Diyanetin, Eğitim sistemimizin ve diğer bütün sistemlerin toplumu bir "Bilim Toplumu" yapmak esasına göre düzenlendiğinde de 21. yüzyılın "Türk Çağı" olması için gerekli altyapı kurulmuş olacaktır.
6-Böylesi bir devlet ve toplum yapısı gerçekleştirildiğinde; Türkiye,
başta ekonomik tüm sorunlarını en kısa süre içerisinde çözmüş, zenginliğin, üretimin, bolluk ve bereketin altın çağını yaşadığı bir bolluklar ülkesi haline gelecek ve devletimiz bir "Kerim Devlet" haline gelecektir.
7-Atatürk'ün "Onuncu Yıl Nutku"n'da ifade ettiği:
"Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve medeni kabiliyeti yeni inkişafıyla âtinin yüksek medeniyet ufkunda yepyeni bir güneş gibi doğacaktır." ifadesi ile hepinize bir vasiyet ve emanet olarak bıraktığı ve kendisinin başlattığı "Türk Rönesansı", "İslam Rönesansı" Türk milletinin yeniden doğuşu ve dirilişi bu yolla gerçekleşerek ülkemizin kısa süre içerisinde bir "Muhteşem Türkiye" olması mümkün olabilecektir.
Bu itibarla bugün Türkiye'nin, Türk İslam dünyasının ve insanlığın içerisinde bulunduğu şartlar bizim Parti mülâhazalarını, veya bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi mülahazalarını,
hangi partinin ne kadar koltuk alacağı dar ve kısır anlayışları aşan fevkalade bir durumla karşı karşıya olduğumuz inancındayım.
Onun için gün, hesabi olmaktan ziyade hasbi olmanın şart olduğu inancındayız.
Söz konusu Türk milletinin Varlık ve bekası ise
Söz konusu vatansa Atatürk'ün dediği gibi gerisinin teferruat olduğu anlayışı hepinize mutlaka yol ve yön gösterecektir.
Türkiye'nin en olumsuz şartlarında Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde gerçekleştirilen kuvayi Milliye ruhu, Erzurum, Sivas kongresi ve 1. meclisin kararları
Türkiye'nin ve dünyanın bu şartlarında bizim takip edeceğimiz ilkeler ve esaslar konusunda bize yol göstereceği ve bizi aydınlatacağı inancındayım.