Piyasalar

Sarıkamış Şehidlerimizin Aziz Hatırasına

Punto:
SARIKAMIŞ ŞEHİDLERİMİZİN AZİZ HATIRASINA HEPSİNE RAHMETLE VE MİNNETLE... BİR HATIRA BEN DÖNEMEM! ASLA DÖNEMEM! 2011 yılının 12 Haziran seçim günüydü. Sabah erkenden oyumuzu Bismillah diyerek Türkiye’nin bir ‘Muhteşem Türkiye’ olması dualarımızla kullandık Trabzon’un Konaklar Mahallesinde. Mahallede dolaşarak oy kullanmaya gelenlerle selamlaşıyoruz. Öğlene doğru Trabzon Milli Eğitim’de bürokrat olarak çalışan arkadaşım Orhan Bey’in çocuklarının çalıştırdığı Solaklı İnşaat dükkanına girdim. Orhan Bey oradaydı. Biraz sonra Abdullah Bey geldi. Abdullah Bey 2004 Kıbrıs çalışmalarından tanıdığım bir ağabeyimdi. Aynı ilçedendik Orhan bey ve Abdullah Bey ile. Dükkandan dışarı çıktım. Trabzon İl Milli Eğitim Müdürümüz Selim Yavuz Bey geliyor arabasıyla. O’nu karşıladım. Birlikte Orhan Bey’in dükkanına girdik. Zira Orhan Bey O’nun yardımcısı idi. Çayları ısmarladı Orhan Bey. Çaylar içilirken nasıl olduysa seçim meçim her şey bir kenara bırakılmış söz Sarıkamış ve Sarıkamış şehitlerinden açılmıştı. Selim Yavuz Bey: Dedem Vahit Sandıkçı o savaşa katıldı. Orda şehit oldu dedi. Abdullah ağabey: Benim dedem de 3 kardeşiyle Sultan Murat dağlarını aşarak geriye baka baka ellerini sallaya sallaya selamlayarak dağı aşarak gittiler. Hiçbiri de dönmedi. Hepsi şehit oldular. “Benim de babamın bir amcası Şehit oldu Sarıkamış’ta. Babam, amcalarım anlatır Of, Dernekpazarı Çaykara havalesinden her evden en az bir kişi Sarıkamış’ta şehit olmuştur.” dedim. Abdullah Ağabey Sarıkamış’a gidenlerden kimse geri dönmedi, dedi. İl Milli Eğitim Müdürümüz Selim Bey: Bizim köyden dedemin iki arkadaşı döndü. Daha doğrusu kaçtılar. Bizim askerimizin çoğu donarak, bir kısmı da tifüs hastalığına yakalanarak şehit oldu orda. Bu kaçan iki dede dostu dedeme dediler ki; burada ya hastalıktan ya da donarak öleceğiz. Gel bari kaçalım da ileride vatanımıza faydalı oluruz, demişler. Dedem Vahit Efendi: “Hayır DÖNEMEM, ASLA DÖNEMEM” diye onları cevaplamış. Bu cevabı bir özel sohbette bilge Lider Edibali’den de duymuştum. “DÖNEMEM, ASLA DÖNEMEM.” Birden bire bir başka oldum. Oradan ayrıldım. Kendimi tutamadım ayrı bir köşeye çekilerek bir güzel ağladım. Kendimi tutamıyordum. Epeyce zaman sonra tekrar arkadaşların yanına geldim. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Ey kanlarını, canlarını bu vatan toprağıyla karan dedelerimiz, aziz şehitlerimiz! Sizin bize bıraktığınız kutsal emanetleri, maddi ve manevi emanetleri asla unutmayacak; emanetlerinize sahip çıkacağız. Çok çalışacağız. Terleyeceğiz,alnımız terleyecek; ilim yapacağız, siz şehitlerimizin ahlakıyla ahlaklanacağız. Yurdumuzu maddeten ve manen dünyanın en mamur, en medeni, en müreffeh ülkeleri seviyesinin üzerine çıkaracağız inşallah. Türk kültür ve medeniyetinin atinin medeniyet ufkunda yepyeni bir güneş gibi parlamasını temin edeceğiz. Bunun için geçmiş zamanların gevşetici zihniyetiyle değil; asrımızın sürat ve hareket mevhumunu ile hareket edeceğiz. Yüce Kur’an, Peygamberimizin sünneti, büyük mefahirimiz, tarihimiz, büyük liderlerimiz, ulu hakanlarımız,siz aziz şehitlerimizin emanetleri, akıl ve müspet bilim bize yol gösterecek inşallah. Ruhunuz şad olsun. Mekanınız cennet olsun dedelerimiz dedelerimiz aziz şehitlerimiz…