Erdal GÜZEL
Punto:
Dinle
Tarihimizin en trajik sahnelerinden biri on binlerce Mehmetçik’in donarak şehit düştüğü Sarıkamış Harekâtıdır.
93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı’nda kaybedilen, Kars, Ardahan ve Sarıkamış’ı geri alıp Kafkasya içlerine uzanmak düşüncesiyle başlatılan Sarıkamış Harekatı 90 000 Mehmetçik’in şehit olmasıyla neticelenmiş bu yenilgi acı bir sahne olarak tarihimizde yerini almıştır.
90 000 Mehmetçik’ten çoğunun donarak can verdikleri Sarıkamış Harekatı 22 Aralık 1914 yılında başlamış ve 7 Ocak 1915 yılında 3’üncü Ordu’nun savaştan önceki sınırlara geri çekilmesiyle son bulmuştur.
Sarıkamış Harekatı yıllarca Allahuekber ve Soğanlı Dağları’nda karlar altında yatan şehitler gibi gözden uzak tutulmuş 2014 Yılında Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK)tarafından “90 Yılında 90 000 Şehidi Anmak” etkinliği ile ülke gündemine taşınmıştır.
118 660 erin ,75660 tüfek, 228 top ve 73 makineliyle katıldığı bu harekat ,Enver Paşa komutasındaki 3 ‘üncü Ordu tarafından başlatılmıştır.
Almanların destek verdiği Sarıkamış Kuşatma Harekatı iki koldan ve üç kolordu (9-10-11) vasıtasıyla yapılmış, Osmanlı Devleti ,Balkan Savaşı’ndan sonraki ikinci büyük yenilgiyi ve acıyı bu savaşta tatmıştır.
-40 derece soğukta ve her türlü olumsuzluklara karşı mücadele eden Mehmetçik, bu savaşta düşmandan çok ,soğuk ve tifüs ile savaşmıştır.
Köprülü Şerif Bey’in, 10’uncu Kolordu’nun Allahuekber dağlarını aşarken 26 000 mevcutlu iki tümeninden geriye 3200 askerin kaldığını ve bunlarında %20’sinin ayaklarının donduğunu belirtmesi yaşananlar hakkında bilgi vermektedir.
O günleri yaşayan subaylardan Ütğm. Hüsamettin Tuğacı ise “ Eski bir yağmurluğun altında çoğu pantolonsuz, yırtık çarık ve beyaz donla muharebe eden ve gece siperlerde donup ölen 11. Kolordu erleri gözümün önüne geldi. Tümenin solunda Yüzveren Köyü yakınında bir gece keşfi yaparken ben böyle üst üste, yan yana kalmış erlere rastlamıştım. En soğuk iklimlerden olan Soğanlı Dağları’nın bu şiddetli kışında buraları bir yağmurluk ve yazlık elbise ile aşmak zorunda kalan 9. Kolordu’yu düşündüm.
Ayaklarında buz mıhı olmadığı için buzlanmış arızalı yerlerde yürüyemeyen binekleri çok defa yedekte taşımak zorunda kalan süvarilerimizi hatırladım. Nihayet bu yarı aç ve yarı çıplak ordunun ,tabiatın bütün sertliklerini de yenerek bu iyi hazırlanmış düşmanla nasıl boy ölçüşebileceği düşüncelerine daldım. Bunun sonu yenilgi idi…. Ne yazık bu aslan gibi insanlara ! Ne feciydi bu acı gerçekler…. Halbuki bu harbe ne büyük bir istek ve ne tatlı bir heyecanla girmiştim…..” diyerek yaşadığı hüzünlü manzarayı anlatmaktadır.
7 Ocak 1915 yılında Enver Paşa’nın 3.Ordu Komutanlığı görevini Hafız Hakkı Paşa’ya devredip geri dönmesiyle birlikte sona eren bu harekat, arkasında 90 000 şehit ve binlerce gazi ve hatıra bırakmıştır.
Hafız Hakkı Paşa da bu savaşta düşman mermisi ile değil yakalandığı tifüs hastalığı yüzünden ölmüş, Erzurum’da ki Kars Kapı Şehitliği’ne defnedilmiştir.
Sarıkamış Harekatı sırasında Türk insanının vatanı için hangi zorluklara göğüs gerdiğini gösteren sayısız hatıra bulunmaktadır.
Bu hatıralar, Allahuekber ve Soğanlı Dağları’nda yaşanan trajediye tanık olanlar tarafından o günden bu güne taşınmıştır.
11. Kolordu saflarında çarpışan Erzurumlu Sabri Çavuş, harekat sırasında ayağına isabet eden bir mermi yüzünden yaralanarak cephe gerisine taşınır ve tedavisi yapılmak üzere Erzurum’a sevk edilir.
Savaş bitmiş,yaralar sarılmaya başlanmış ,Sabri Çavuş iyileşmiş ,çoluk çocuğa kavuşmuş, ayağındaki mermi ile birlikte hatıralarıyla yaşamaya devam etmiş.
Sabri Çavuş ayağında saplı kalan mermi yüzünden hem aksayarak yürüyor hem de ayağının ağrısından dolayı bayağı ıstırap duyuyormuş.
Zaman geçmiş, çocukları büyümüş ,hepsi ekmeğini kazanmış makam ve mevki sahibi olmuşlar
Yürürken aksayan ve bazı geceleri ayağı ağrıyan babalarının durumundan rahatsızlık duymaya başlayan çocukları ,bir gün , Sabri Çavuş’un yanına gelmişler . “Baba, artık devir değişti ,imkânlar arttı. Müsaade edersen seni iyi bir doktora götürelim. Ayağındaki mermiyi çıkarsın hem sen rahat edersin hem de biz müsterih oluruz” demişler.
Sabri Çavuş, çocuklarına dönerek “ Benim ibadet konusunda bir takım eksikliklerim olmuştur, bunu kabul ederim ama ,Allah şahittir ki vatan müdafaası için girdiğim bu savaşta bütün hüsnüniyetimle savaştım .Onun şahidi de bu ayağımdaki mermidir. Sakın ola ki bu mermiye el vurdurmayın o mermi benimle beraber mezara gelecek ve bana şahitlik edecektir” der.
Çocukları bu sözü duyduktan sonra bir daha bu konuyu dile getirmezler.
Sabri Çavuş bu davranışıyla “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” mesajını gelecek nesillere en güzel şekilde iletmiştir. Makamı cennet olsun…Erdal Güzel