Piyasalar

Saf ve İnsaf!

Punto:
“Andolsun sıra sıra dizilenlere.” (Sâffât 1) Rabbimiz, zerreden kürreye kadar, sıra sıra dizilenlerin düzenini göstermek için, onları yeminle anmaktadır. Safta olmak uymak demektir. Allah’ın emirlerine uyanlar saftadır. Cemaatle namaz emredilmiştir; cemaat halindeyken müminler düzgün bir sıra ile dizilir ve imama uyarak namazlarını kılarlar. Sıralı kanatlara sahip melekler de göklerden yeryüzüne saflar halinde iner de emredildikleri işleri yaparlar… Atomik yapılardan güneş sisteminin gezgen ve uydularına ve oradan derin göklerdeki yıldızlara kadar, safa girmemiş, sıralanmamış bir varlık gözükmez. Tabiattaki her canlı saftadır: Her cins kendi cinsiyle birlikte hareket eder; sıralı bir düzende uçan kuşlar, kırlara yayılmış inekler, koyunlar; küme küme dağılmış kır çiçekleri, ağaçların sıralı dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri vb. göz alıcı ve akıl açıcıdır. Nara bak taneleri nasıl sıralanmış, portakala, mandalinaya bak, nasıl dilimlere ayrılmış. Bitkilerin tohumları nasıl sıralı bir düzen oluşturuyor? Dişlerimiz saf saf dizilmiştir, saçlarımız yine öyledir… DNA’nın içindeki genetik bilgiler nasıl sıralanmış, hücre nasıl muazzam bir şehir olarak düzene konulmuş; varlıkta sırasız, düzensiz, bir şey göze çarpmaz! Organlarımız da sıralıdır: iki el, iki kulak, iki ayak, iç organlar, her varlığın hücresel yapısından cismine kadar, her bir hali sıralı bir düzene sahiptir. Evlerimiz, iş yerlerimiz, yollarımız de sıralar halinde dizilmiştir… Kaldırım taşlarına ve ağaçlarına kadar sıralamayı görürsün… Ekinler bostan tarlalarında ürünler sıralı dikilir. Okullarda da öğrenciler saflar halinde oturur… Orduların savaşı da saflar halinde değil midir? Saf bozuldu mu düzen bozulur; nerede kargaşa varsa orada saftan çıkma söz konusudur. Din ve peygamber niçin vardır? İçimizdeki ve dışımızdaki kargaşayı düzene sokmak için. Atomik yapıdan başlayıp kütleye kadar everen de bizim gibidir: Yekpare bir sıralanma, buna bağlı bir düzen! Düzene koyucu, safa sokucu Kuran indirilmeseydi ne gözler, ne kulaklar, ne eller, ne ayaklar ve ne de akıllar safa girip müstakim olabilirdi. Üzerinde düşünmemiz gereken bu kısa ayet, muazzam bir düzeni bize işaret etmektedir. Sıralayan sırayı bozup dağıttığında ise evrenin düzeni bozulacak ve bu yıkıma kıyamet denilecektir. Sonuç: Allah Teâlâ’nın emrettiği safa giren saf insan olur; saf su gibi, saf bal ve yağ gibi… Saf ve insaf arasında da ilişki kurabiliriz: İnsafın varsa hücreden cisme dek, saf mucizesini görürsün de Allah’ın, kullarını istikamete koyan Hak dini, İslam’ı ve Kuran’ı, kendine kılavuz edinirsin, sırat-ı müstakim yolunda saf tutmuşların arasına katılıp cennetine gidersin. M.Talât Uzunyaylalı