Piyasalar

Populizm

Punto:
Ülkemizde 24 Haziran’da genel seçimler yapılacak. Bu seçimlerin milletimize hayırlı olmasını dilerim. Seçimler vesilesi ile siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adayları beyannamelerini/vaatlerini açıklamaya başladılar… Bu beyannamelerin tamamının incelenmesi zor olabilir. Ancak başta akademisyenler olmak üzere eğitimli kesimin uzmanlık alanları veya temel meseleler ile ilgili kısımları incelenmesi gerektiği düşüncesindeyim… Çalışma hayatının tamamı üniversitelerde geçmiş bir akademisyen olarak, bu beyannamelerin tümünü olmasa da en azından eğitim, daha özel olarak da yükseköğretim ile ilgili vaatleri incelemeye gayret ediyorum… Meslektaşım bazı öğretim üyelerine, “Partilerin seçim beyannamelerinde yükseköğretim ile ilgili görüşleri nasıl buldunuz” diye sorduğumda, çoğunun okumadığını gördüm. Bu insanların bazıları hararetle bir ideolojiyi (parti/aday) savunuyorlar ama yükseköğretim ile ilgili bölümleri bile okumuyorlar… Arzu edilen münevver tabakanın en azından belli alanlarda bir bakış açısına sahip olmasıdır. Okumuşların (!) siyaset konusundaki bu durumu, bırakın genel ülke politikalarını, eğitim politikaları konusunda bile oldukça yetersiz olduklarının bir işaretidir… Okumuşlar böyle de ya halkımız? Bunu anlamak için seçim beyannameleri ile ilgili yaşadığım ilginç bir anımı sizlerle paylaşacağım. Aha bununla idare edin!.. 7 Haziran 2015 tarihinde milletvekilliği seçimleri vardı. Seçimlerden kısa süre önce internetten partilerin seçim beyannamelerinde yükseköğretim ile ilgili kısmı okumaya çalıştım. Sonra da bir arkadaştan ilimizdeki aktif partilerin il başkanlıklarından kitap haline getirilmiş seçim beyannamesinden bir adet temin etmesini rica ettim… Arkadaş döndüğünde bir partiden tam bir beyanname kitabı; bir diğerinden beyanname kitabının özetini; bir diğerinden ise Sandık Kurulu Üyeleri ve Gözlemciler için Rehber kitapçığını getirmişti. İlginç olan halk arasında müşahit denilen gözlemci kitapçığının arkadaşımıza verirken partideki görevlinin “O yok! Ama al bununla idare et” diyerek bu kitapçığı vermesidir. Popülizm/Hamaset… Partilerimiz iyi kötü bir mutfak çalışması yaparak seçmenlerin karşısına beyanname, bildirge veya vaat adı altında bir metin ile çıkıyorlar. Bu metinlerin seçmenler tarafından dikkate alınması önemli bir durumdur. Ancak uygulamada metinlerden çok coşku doğuran/doğuracak bir üslubun benimsendiğini görmekteyiz. Geçenlerde özel bir ortamda bunu sorguladığımda “halkın bunu istediği” cevabını aldım. Arz talep kanunu bu konuda da geçerlidir… Halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika popülizm olarak tanımlanmaktadır (bk TDK). Hamaset (kahramanlık) dolu bir içerik bizi gerçeklerimizden koparabilir. Halkımızın/seçmenlerin ilgisini uyandıran söylemden ziyade beyan edilenlere dikkat kesilirse “Büyük Türkiye Vizyonu” gerçekleşebilir… Hiçbir mazeret göstermeden bu ülke ile ilgili kaygıları olanların öncelikle bildirgelere bir göz atması gerekir, kaldı ki birçok insanın uzmanlıkları veya ilgili oldukları bölümler çok da uzun değildir. Örneğin eğitim bölümünü ele alalım… Sizce eğitim ile ilgili bölümleri toplasan kaç sayfalık bir metin olur? Beyannamelerde eğitim… Partilerin seçim beyannamelerinin içindekiler kısmını inceledim. İlgilendiğim yerlere göz attım. Eğitim bölümlerini ise dikkatlice okudum… Bazı bildirgeler oldukça uzun. Ancak partilerin Türkiye’de “eğitim/yükseköğretim” konusunda ne vaatlerini bir araya getirdiğimizde çok da uzun bir metin ortaya çıkmamaktadır. Tüm partilerin eğitim ile ilgili vaatleri toplandığında en fazla 30 sayfalık bir metin olacaktır. Sizce bir eğitimcinin bu metni okuması çok zor mudur? Seçime katılan bu partilerin eğitim/üniversiteler ile ilgili vaatleri nelerdir? Bu vaatleri anlamak için bu kısa metne bakmak gerekir… Gelecek yazılarımda partilerin beyannamelerinde eğitim ile ilgili vaatlerine dair değerlendirmelerimi sizlerle paylaşacağım. Son söz: Her talep kendi arzını doğurur; duymak istediklerinizi duymak, gerçeklerinizi değiştirmez.