Piyasalar

Ortak Doğru, Ortak Akıl

Punto:

İnsan içerdeyken güçlü/sarsılmaz/şüphesiz doğrulara sahiptir.
Okuma/iletişim ve düşünme yelpazesi genişler ve farklılaşır ise içerden, içeriye doğru eleştiri yöneltmeye başlar.
Zamanla bununla da yetinmeyip içerden dışarı çıkar ve bu kez dışarıdan içeriye doğru eleştirisini artırarak sürdürür.
Sonrasında kaçınılmaz olarak içeriden kopuş ve yabancılaşma başlar.
Velhasıl ne İsa’ya,ne de Musa’ya yarar.
İçeridekiler için hain/dönek/omurgasız, dışarıdakiler için de kullanılabilir bir malzemedir artık.
Ve tabii yannızlık.

İçeriyi eleştiriden uzak duranlar ise,ya maslahatı tercih eder,ya fayda devşirir ya da samimi inançlar üzerinde şüphe ya da fitne çıkarmamak için suskunluğu tercih ederler.
Bazıları da,içerde kalmalarına rağmen, dışarıdan beslenerek aldıklarını,içeriye ait kavramlar ile içeri taşıyarak içerileştirirler.Bu yolla içeriyi dışarıya/dışarıyı içeriye benzetmeye çalışırlar.

Bazıları da bu ikilem ile yaşamlarını sürdüremedikleri/aşamadıkları için kafayı sıyırırlar.

İçerdeyken,içeriye ait çok güçlü bir altyapıya sahip olmadan,dışarıyı anlamaya çalışma,hem içeriyi hem de dışarıyı berbat ediyor.
Yani bir ayağınızla alemi gezerken,öteki ayağınızın yere iyi basması/sabit kalması gerekiyor.
Hatta İçerideki ehil isimlerden öğrenmek,yerine okuyarak doğruya ulaşmanın mümkün olmadığını ifade ederek,hem eskiyi muhafaza etmeye hem de dışarı çıkışı önlemeye çalışırlar.

Peki neden dışarı kaçış ?
İçerideyken,yığınla malzemenin varlığı sizi haklı olarak sorgulamaya yönlendirirken, içerdekilerin eleştiri karşısında tahammülsüzlükleri,değişime karşı iç disiplin geliştirememeleri,tartışma yerine itaat ahlakı,eskiye bağımlılık/yeni olan her şeye karşı direnç,öğrenilmiş çaresizlik,rasyonalitenin zorlanması,gelenekselcilik,mahalle baskısı,kifayetsizlik vs. dışarıya doğru kaçışa zorlamakta ve hızlandırmaktadır.

Doğal olarak düşünmeye başlamak sorgulamaya da başlamak demektir.
Ulaşılan son nokta ise,içsel bakışın hakikati ve rasyonaliteyi zedelediği zannıdır. 
Ve eninde sonunda,düşünce mi,inanç mı? kadim sorusu ile yüzleşilir.
İçerde kalmayı tercih edenler inanç,dışarda kalmayı tercih edenler düşünceyi seçerler.
 
Dışarıdan içeriye bakış her zaman düşünme ve aşmanın değil, kifayetsizliğin,psikolojik olarak protest kişiliğin ya da karşı mahalleye özenme/öykünmenin ürünü de olabilir.Bunda soft power ve post truth araçların gücü ve etkisini yadsımamak lazım.

İçeridekilere dışarıdaki kimliğiyle,dışardakiler içinde içerdeki kimliğiyle anlamaya çalışmak/cevap vermek hiçbir anlam taşımadığı gibi soruna çözüm de sağlamıyor.

İçerden dışarı doğru söylemlerden keyif alırken, dışarıdan içeriye yönelik söylemlerden de nefret ederiz.

İçeriyi anlamanın ancak içeriden bakış ile mümkün olduğuna inanırız(Emik/etik bakış).

Dışarıdan bir göz ile içeriye bakış ya da içeriden bir göz ile dışarıya bakış mümkün mü,

Yani esas olan içerdeyken düşünebilmek ve bu yolla dışarıdan bakabilmektir.

Temel referanslar bunun mümkün olduğunu ifade etsede,fiili durumda,mevcut dinamikler ile hayatiyet kazanması çok zor görünüyor.

Ama uyum her zaman iyi,ihtilaf da her zaman kötü değildir.
Eninde sonunda ortak akıl,kanlı ya da kansız ortak doğruya ulaşacaktır.

Bu hem yaradılış hem de evrim yasasıdır.

Mahmut Esfa Emek