Zülfikar ÖZKAN
Punto:
Dinle
Bu dünyada kimse normal bir insan olduğundan şüphe etmez. Herkes kendisini akıllı sanır. Çok sinirlenen ve yok yere kıyametler koparan bir kişiyi bile bu hareketlerinin normal olmadığına inandıramazsınız.
Normal insan olmak, anormal insan olmaktan daha zordur. Normal bir insan olmak için o kadar çok yeteneğe, o kadar meziyete, o kadar mükemmel dengeye ihtiyaç vardır. Bununla birlikte ne kadar ölçülü, ne kadar ne kadar iyi niyetli, ne kadar azimli olursak olalım, sonuç olarak hepimizde az çok bir anormallik vardır.
Normal insan, genel olarak hayatından memnun olan ve her şey istediği gibi gitmese bile neşesini kaybetmeyen insandır. O, hayatta karşılaştığı bütün olaylara fazla zahmet çekmeden kendini uydurur. İçinde bulunduğu şartlara mutluluğunun kaybolacağı endişesine kapılmadan uyum sağlar.
Normal insan, maddi refahla karşılaştığı zaman şükrederek ondan faydalanır. Maddi imkânlardan mahrum kaldığı zaman da neşesini kaybedip perişan olmaz.
Normal insan, yaşadığı ortamın şartlarına uyum sağlayan kimsedir. Ufak sarsıntılar onu mutsuz etmez. O alçak gönüllüdür. Kendini herkesten üstün görmez. Her şeyi bildiği iddiasında değildir. İnsan her şeyi bilmesi mümkün olmayacağına göre, böyle bir iddiada bulunan kimse derhal normalden çıkmış demektir.
Normalden uzaklaşan kişi, başkalarının kusurlarını apaçık görür, ama kendi kusurlarını görmekte aciz kalır. Başkalarını kusurlarına yoğunlaştığı için genel olarak, başkalarıyla sürtüşme içinde olur ve onları kızdırır. Başkalarını sebepsiz durup dururken kızdırmak normal insanın işi değildir. Zor insanın işidir.
Eğer yaşlı bir kişi gençlerin bütün hareketlerini çılgınlık sayıyorsa o zaman normalden uzaklaşmaya başlar. Kendi gençlik yıllarını göklere çıkarıp, yaşadığı devri
batırmaya kalkan kişi hayatın normal akışına ayak uyduramamış ve dolaysıyla anormal olmaya başlamış demektir.
Anormal insan sağlıklı düşünemez. Şüphesiz düşüncesizlik anormal bir şeydir. Hayatta bir tek dostu olmayan kimseyi de anormal saymak gerekir. Çünkü insanın bu dünyada dostça arkadaşlık edecek bir insanla karşılaşmamasına imkân yoktur.
Eline geçen tüm parayı har vurup harman savuran da normal değildir, tutumluluğu pintilik seviyesine çıkarmış kişi de…
Hiçbir şeyden memnun olmayan kişi de normallikten uzaklaşıyor demektir. Şevket Rado diyor ki “Her gayri memnunluk bence bir hastalığa işarettir.”
Örnek verelim: Çileği seven ve ondan zevk alan bir kimse, çilekten hoşlanmayan adamdan daha şanslıdır. Çünkü o, çileği sevmeyen adamın bilmediği ve tadamadığı bir zevke sahiptir. Her şeyden zevk alan kişi, zevk alamayanlardan daha hoş bir ömür sürer.
Bir insanın hayatta ilgi duyabileceği konular çoğaldıkça mutlu olma imkânı da çoğalır. Çünkü ilgi duyduklarından birini kaybetse ötekilerle avunabilir. Okumayı seven adamın mutlu olma ihtimali sevmeyenden fazladır. Mutluluk kişinin kendini bir şeye vermesinin içindedir.
Etrafında gördüğü şeylerle ilgilenmesini bilen insan, hiçbir şeyle meşgul olmayan insandan daha çok ortama uyar. Bu sebeple ömrü daha keyifli ve mutlu geçer.
Normal insanın yaşama zevki, anormal insandan daha yüksektir.
Özet olarak, normal insan, yaptığı her davranışında özgür olan ve davranışlarının sorumluluğunu üzerine alan kimsedir.
İşte normal insanı anlatmaya yarayan bir anekdot:
Bir akıl hastanesini ziyaret eden adamın biri ziyaret esnasında doktora sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor: Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz ne yapardınız?
Adam: OOO kolay! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.