Piyasalar

NOEL, YILBAŞI VEYA HESAPLAŞMA

Punto:

 Yılbaşı kutlamaları; Hz İsa’dan 400 yıl sonra batı Avrupa’da başladı. Özellikle 19. Yüzyıldan itibaren tüm dünyayı etkileyerek, kültür, sanat, edebiyat, değerler ve yargılar oluştu. Milyarlarca insanı etkiledi ve egemenliği altına aldı. 
Yılbaşı, Hristiyanlarca Hz İsa’nın doğum yıl dönümü kabul edilip dördüncü yüz yıldan itibaren Romanın resmi dini oldu. Takvim başlangıcı kabul edildi. Teslis anlayışının şekillendirdiği, putperest pagan kuzey Avrupa değerlerinin Hristiyanlık anlayışıyla uzlaşmasıyla şekillendi. Asırlar sonra tüm insanlığı etkileyen, kültürel ve tarihsel olay oldu.
25 Aralık’tan itibaren Hristiyan dünyasında kutlanan Noel'in noktalandığı akşam; yani yılbaşı akşamı. Tüm dünya coğrafyalarında değişik biçimlerde kutlanmasına karşılık, gerçek Hristiyan kültürünün dünyaya egemen olmasının bir sonucudur. Kutlamaların şekli, mekânı önemli değil, neyi ve nasıl kutladığı önemlidir.
Sular gibi alkol ve benzeri içkilerin tüketildiği, akıl ve idrak’in insanı terk ettiği felekten bir gece çalmanın zirveye çıkmasıdır.
Bu gece; ahlakın, erdemin, unutulduğu, paranın sınırsız harcandığı, insani değerlerin rafa koyulduğu gecedir. Dünya sabahlara kadar ayakta, meyhanelerde, dans pistlerinde, gazinolarda, karnavallarda, oyun salonlarında felekten bir günün çalındığı kültürel bir olaydır. İnsanın kendini başıboş zannettiği zaman dilimidir.
İnsanların; para, alkol, yiyecek ve içecekleri fütursuzca tükettiği çam ağaçlarının yok edildiği bir andır. Milyonlarca insan aç, milyonlarca insan evsiz, barksız sokaklarda, metrolarda, buldukları kuytu yerlerde, soğukta yatmakta, milyonlarca insan ilaçsızlıktan, hastanelere gidememekten ölmektedir.
Dünyanın değişik coğrafyalarında Hristiyan batının ürettiği silahlarla binlerce masum insan, batının bu emperyalist, egoist, hedonist hayat tarzının yaşaması, için öldürülmektedir.
Ülkemize gelince;
Günler öncesinden başlayan hazırlıklarla, tatil yerleri dolmakta, milli piyango ve türevlerinin çekilişi yapılmaktadır. İnsanın bana da çıkar umuduyla günlerce yatıp kalktığı kendisini avuttuğu gecedir.
Gazinoların günler öncesinden rezerve edildiği, diskoların dolduğu, eğlence mekânlarının, israf ötesi harcamalara hazırlandığı, insanımızın; zihinsel ve bedensel kendini kaybettiği olaydır. Harcanan paranın haddi ve hesabı yoktur.
Son kırk yılda binlerce Mehmet şehit olmuş, kimin umurunda. Milyonlarca insanımız açlık sınırında, aman bize ne? Biz bu gece eğleneceğiz.!
Ülkenin iç ve dış borcu artıyor. Her yıl faize 50–60 Milyar dolar ödüyoruz. Düşünen mi var! Yılda bir gece ne yani eğlenmeyelim mi?
Tarımsal üretim azalmış, doğuda hayvancılık can çekişiyor, Çin malları ülkeyi istila etmiş, İthalat ihracatı nereyse ikiye katlayacak, cari açık büyümüş, ödemeler dengesi bozulmuş düşünen mi var? Ne yapalım, bırakın da bir gecede eğlenelim!
Dünya kendi bilgilerinin başkaları tarafından öğrenilmesini engellerken, biz ne yapıyoruz? Soranımız var mı? Soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Yılbaşını kutlamak çağdaşlıktır. " Bu anı tablolaştırmalıyız” diyenlerin olduğu gibi karşı olanlarında olduğu ülkeyiz. 
Bilim üretmek, teknoloji geliştirmek, bilgi toplumu olmak için ne yapıyoruz? Bu alanda karşı olanlarda, olmayanlarda berabere kalıyor. Çünkü öyle bir dertleri yok.!
Yılbaşında alkole ve eğlenceye harcadığımız para kadar; kitap ve dergilere para harcıyor muyuz? Okumayan, düşünmeyen toplum nasıl çağdaş olur! Hiç düşündünüz mü?
Çöplükten ekmek toplayan, pazar artıklarından evine meyve götüren, topladığı kâğıtları yakacak olarak kullanan bir toplum nasıl ve hangi yüzle yılbaşını kutlar? Çağdaş olur?
Zengin, fakir, köylü, kentli, solcu, sağcı, aydın, ümmi, herkes bu gecede bir şeyler yapıyor. Adı ne olursa olsun, İbn’i Haldun’un ifadesiyle, "Mağluplar, galipleri taklit eder” hükmü gereğince yılbaşını kutlarız. Bu bir kültürel olaydır. Galip olan taklit edilir.
İslam dünyası kaybediyor. Parasının hesabını bilmeyen Müslümanlar bu yarışı kaybediyor.
Açlık, yoksulluk ve ölümlerin olduğu bir dünyada "Karun gibi zengin Müslümanlar" kaybediyor. Doğru söylemeyen, toplumu aldatanlar kaybediyor. Üç yüz altmış beş gün böyle geçiyor. Ve hesaplaşamıyoruz. Kimse beni kandırmasın……!
Victor Hugo’nun: "Aç insan inançlarını yer” sözü aklıma geliyor. Yaşadığımız olaylar bu savı doğrular nitelik arz ediyor.
Abdurrahman Zeynal