Piyasalar

Nasıl Bir Seçime Gidiyoruz?

Punto:

2002 seçimlerinde Amerika'nın "Büyük Ortadoğu Projesi" çerçevesinde 2001 yılında Irak'a yapmış olduğu çıkartmadan geri dönmek mecburiyetinde kalması üzerine; 2002 yılından sonra yapmış olduğu çıkartma yön vermişti.

Amerika'nın 2001 yılında Irak'a yapmış olduğu çıkartma başarısız olmuş geri dönmüştü.
Bütün hazırlığını yapmış ve Türkiye üzerinden Irak'a çıkmayı planlıyordu.

Ama böyle bir çıkartma ve  Irak'tan,Afganistan'a, oradan Libya'ya; Türkiye'nin desteği olmadan gerçekleşemezdi.

Ama gel gör ki 2001 yılının başbakanı Rahmetli Bülent Ecevit bir "baasçı" olan hatta hatta Türk düşmanı olan diktatör Saddam Hüseyin'i diktatörlüğü nedeniyle hiç sevmemesine rağmen; ikide bir Saddam Hüseyin'le buluşuyor ve yan yana poz veriyordu.
Bunun anlamı ben Saddam'la birlikteyim. Kuzey Irak'ı vurman için Ey Amerika ben asla destek vermeyeceğim anlamına geliyordu diploması dilinde.

Bunun üzerine Ecevit iktidarının evladım diyebileceği en yakın arkadaşları Hüsamettin Özkan başta olmak üzere partiden ayrılıyor;
Ecevit Başkent hastanesine  kaldırılıyor ve Kıbrıs fatihi rahmetli Ecevit hastaneden ancak hanımının büyük sevgisi sayesinde ölümden kurtulabiliyordu.

Peşinden büyük bir ekonomik kriz ve krizden sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin seçim kararı ve peşinden iki bin iki seçimleri.

Tabii onun öncesinde rahmetli Erbakan iktidarı postmodern darbe Demirel'in en yakın dostları tarafından bir partinin kurularak Doğru yol partisinin bölünmesi;
Rahmetli Erbakan'ın iktidardan uzaklaştırılması ve ondan sonra postmodern darbe gölgesinde diğer iktidarların ve en son olarak Ecevit iktidarının kurulması süreci var.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hapse girmesi hapisten çıktıktan sonra Amerika'ya gitmesi Yahudi üstünü cesaret madalyasını alması, hiçbir devlet görevi olmamasına rağmen Oval Ofiste karşılanması; Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanlığını kabul etmesi ve dönüşünde diğer süreçleri ayrıntılarıyla anlatmıyorum ki çok enteresan süreçlerdir önce Sayın Abdullah Gül'ün sonra da kendisinin başbakanlığa gelmesi.

Abdullah Gül'ün başbakanlığı döneminde Türkiye'yi yığınak yapan Amerika'nın Türkiye üzerinden Irak'a çıkartma yapmasına başta rahmetli Deniz Baykal'ın ciddi muhalefeti ve AK Parti içerisindeki bir kısım çevrelerin de katkısı ile Türkiye'den geçiş izni verilmeyince, tezkere geçmeyince Amerika'nın Türkiye'yi dolanarak Irak'a çıkartma yapması,

Peşinden de Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı devraldıktan sonra çok rahatlıkla Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a,daha sonra Afganistan'a, Libya'ya bütün operasyonları rahatlıkla düzenlemesi söz konusu olmuştur.

Dönemin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan:
Biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıyız diye kendileri açıklıkla beyanatlar vermiş; Diyarbakır'da yapmış olduğu konuşmada: "Diyarbakır parlayan bir yıldız olacaktır." ifadesini kullanmıştır.

Hatta yaptığı birçok konuşmada ben olsaydım tezkerinin geçirilmesi için büyük çaba harcardım tezkere geçmeliydi diye ifadeler kullanmıştır.

Ondan sonra o tezkereyi geçirmeyen askerler Ergenekon kumpası ile içeri alınmış;
Tezgereyi geçirmeyen birçok çevreler başta rahmetli Sayın Deniz Baykal olmak üzere (ki Deniz Baykal'ın kimler tarafından ve nasıl etkisiz hale getirildiği ve yerine kimlerin nasıl getirildiği de çok açık bir şekilde yaşadığımız bir süreçtir ve bugüne de çok açık bir şekilde ışık tutmaktadır.) siyasetteki etkinlikleri kırılmış ve tasfiye edilmişlerdir.

Peşinden yapılan Fetö kalkışmasıyla Partili cumhurbaşkanlığına geçilmiş ve ondan sonra Partili cumhurbaşkanlığı dönemi içerisinde bugünlere gelinmiştir.

BU SEÇİMLERE AMERİKA'NIN İRAN OPERASYONU HAZIRLIĞI ŞEKİL VERECEKTİR

Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde bir süredir İran'a operasyon düzenlemek üzere çok sessiz ve derinden hazırlıklar içerisinde olduğu bilinmektedir.

Tabii ki böyle bir operasyonu Türkiye'nin desteği olmadan gerçekleştirmesi asla mümkün görünmemektedir.

Onun için gerekli hazırlıklar yapılmış; siyaseti yeniden dizayn etmek üzere önce mevcut iktidarın en güçlü ayağı başbakan ayrılmış, peşinden dışişleri bakanı ve ekonomiden sorumlu bakan ayrılmış Parti kurmuşlar ve 2001 öncesi Türkiye siyasetini yeniden dizayn etmek üzere yapılan çalışmalar gibi çalışmalar yürütülmüştür.

Tabii bu ayrılma işleri içerisinde bulunanlar karşılıklı ihtilafların zaruri sonucu olarak ayrılırlar.
Kendileri kendi aralarındaki ihtilaflardan ayrıldıklarını zannederler ama
halbuki sizin ihtilaflarınızı takip edenler sizin birbirinizle kavgalarınız, ve ihtilaflarınız sonunda siz ayrıldınız zannedersiniz  ama işin aslında perde arkasında tertipleyenler, planlayanlar vardır ve bellidir.

Böyle bir tahlili Türkiye'de ancak "Dinamik Tahlil Metodu"nu başarıylâ uygulayabilen sadece bilimsel yönü değil aynı zamanda manevi yönü güçlü; zülcenâheyn olarak yetişmiş insanlar yapabilir.

Dolayısıyla 14 Mayıs'ta yaşayacak olduğumuz cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği yenileme seçimlerini bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir.

Amerika sen kendini ne zannediyorsun ki.
Sen şunun suratında 300 yıllık bir devletsin.
Karşında 5000 yıllık bir devlet, onun derin hafızası Büyük bir Millet ve Hz Peygamberin Cündullah; Allah'ın askeri dediği bir ordu millet var.

Dolayısıyla olay son derece ciddidir, önemlidir,hayatidir.

Amerika'nın büyük Orta Doğu projesi çerçevesindeki yeni İran operasyonu hazırlıkları çerçevesindeki oyunlarını bozmak Türk devletinin, Türk siyasetinin ve Türk milletinin bugün için olmazsa olmaz yegane görevidir.

Bu bakımdan gerek Cumhur ittifakı gerekse de Altılı Masa ittifakı dışında; Türk devletinin, Türk siyasetinin ve Türk milletinin; bütün akıl ve hafızasını kullanarak ve Türk milletini bir kuvva i milliye ruhu içerisinde birleştirerek; bir büyük güç haline getirerek bir kuvayi milliye ruhu içerisinde bir milli iktidarın şu 10 gün içerisinde hazırlanıp kurulması şarttır.

Türkiye'deki milli güçlere baktığımız zaman ise bir tespih gibi dağıtılmış, umutları kırılmış, birbirine küstürülmüş; bir araya gelmesi mümkün olmayan kavgalı bir haldedir.

Her biri ayrı ayrı güya aday çıkarmakta; adeta çelik çomak oyunu oynamaktadırlar.

Halbuki devletimizin ve milletimizin karşılaşması muhtemel büyük sıkıntılar karşısında bir milli kadro, milli iktidar ve milli devleti kurmak zorundadırlar.

Onların bu çalışması akabeyi yani zor geçidi geçmek olacaktır.
Ama Türkiye'de milli Güçler olarak ifade edilen güçlere baktığımız zaman bu sorumluluk ve bilinç adeta yok olmuş, hafızalar silinmiş gibidir.
Milli güçleri temsil eden güçlerin bir kısmı mevcut iki ittifakın bir parçası olmakta güya kendilerine göre bir şeyler yapmaktadırlar.
Diğerleri ise kendi başlarına aday göstererek çocuksu işlerle uğraşan bir durumda oldukları görülmektedir.

Türk devletinin ve Türk Milletinin güngörmüş bilgeleri ise her biri adeta yorgunluk, bitkinlik ve yılgınlık içerisinde uyku halini yaşamakta; bu gençleri derleyip toparlama noktasında da bir gayret içerisine girmemektedirler.

Milli güçleri teşkil eden partilerin birçoğu kendi başına cumhurbaşkanı adayı çıkarma ve kendi hesaplarını ve ihtiraslarını nasıl gerçekleştiririz basit hevesi ve hesapları içerisinde hareket etmektedirler.

Türkiye'deki Milli Demokrat Çağdaş güçlerin; bu çoluk çocuk oyuncağı işleri bırakarak süratle toparlanması ve kendilerinin tek tek çıkardıkları aday yerine Parti Genel başkanlarından oluşmayan; devletimizin milletimizin yetiştirdiği içimizde bulunan devlet adamı özelliğine sahip en kıymetli bir şahsiyeti bulup cumhurbaşkanı adayı olarak göstermeleri şarttır.

Ve hepsinin bir parti etrafında toplanarak ki bana göre bu Millet Partisi olması lazım.
Çünkü Millet Partisi'ni sayılarla rakamlarla ölçemezsiniz. Millet Partisi doğru bir metoda,
üstün bir stratejiye,
derin bir politik görüşe ve ehliyetli kadrolara sahip bir büyük kadro hareketidir.

Bu sizin topladığınız sayılar bir kitleden ibarettir ve kitleler şuursuzdur ve algı operasyonları ile yönlendirilirler.
Bugün sizinle olur yarın bir başka yerde olur.
Sizin partileriniz de daha bir sene, 2 sene önce, 6 ay önce kurulmuş çoluk çocuk partileridir.

Millet Partisi ise Türkiye'de Atatürk'ten sonra Atatürk'ün ve ve Büyük Türk milletinin 5000 yıllık mirasını ve misyonunu gerçek anlamda taşıyan Mareşal Fevzi Çakmak'ın kurmuş olduğu bir partidir ve o büyük misyon üzerinde bulunmaktadır.

Evet bugün için bütün Milli, Demokrat ve Çağdaş güçlerin bir araya gelerek tek bir partiden ortak liste ile milletvekilliği seçimlerine gitmesi ve kendi Parti genel başkanları dışında devlet adamı özelliği öne çıkan bir Cumhurbaşkanı adayını hepsinin ortak bir şekilde göstermesi; aklın, bilimin, inancımızın, tarihin; Türkiye ve dünya şartlarının zaruri kıldığı;
zaruri ,asla ertelenemez objektif bir zorunluluktur.

Çelik çomak oyununu, basit çocuklukları bırakarak haydin görev başına!

"Vazifeye atılmak için içinde bulunduğumuz vaziyetin imkan ve şeraitini asla düşünmeyeceksin!
Bu imkan ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür etmiş olabilir."