Yunus EKŞİ
Punto:
Dinle
Narkozbank
Türkiye’de piyasa hakimiyetinin % 5 üstüne çıkamayan İslami faizsiz bankalar var. Tabi İslami kurallara göre bankacılık yaptıklarını kendileri ifade ediyor. Bunu güçlendirmek içinde çok iyi danışmanlık ücretleri ödedikleri tanınmış kişilerle de destek alıyorlar. Bu fetvaları verenlerin mevcut ekonomik düzeneğin teknik işleyişi açısından yetersizliğine bakılmıyor. Önemli olan halk tarafından bilinen ve kitlelerin güvenini kazanmış bir kişimi.
Onlara anlatılan işlem kısmı ile anlatılmayan arasında da ayrıca farklar olup ‘’ biz önümüze gelene göre fetva veriyoruz’’ diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de faizin meşrulaşması, tabana yayılması gibi büyük bir sistematik organizasyonun içinde İslami faizsiz bankalar görevlendirilmiştir. %99 Müslüman halk bunların faizsiz olduğuna inansaydı % 5 gibi bir oranda mı kalırlardı? Elbette hayır.
Faize karşı hassasiyetin kırılması, sulandırılması, halkta faizin aleyhinde kitlesel tepkiler oluşmasının önünde % 5 bir tampon, faize alıştırma, bir mayalamadır.
Prof.Dr. Mete Gündoğan’ın ‘’Para B@K Gibi’’ kitabından Narkozbank’ın bir örneğini aktaralım ‘’İslami bankacılık denilen kurumsal yapıların bir narkozlu uygulamasını açığa çıkaralım. Bunlar şeytani bir planla ribayı yani faiz yasağını aşmaya çalışıyorlar. Faizsiz diye dikkatsiz Müslümanlara taktim ettikleri işlemler aslında gizlenmiş faiz işlemleridir.
Örneğin, Müslümanlara taktim ettikleri yanlış işlemlerden biri kasten murabaha diye tanımladıkları bir işlemdir.
Peki nedir o işlem?
Banka nakit vererek aldığı bir malı müşterisine kârı ile birlikte tekrar satmaktadır. Bu iş taktimde gayet normal bir ticaret gibi görünür. Banka müşterisi ile yeni fiyatta anlaştığı için bunu helal bir ticaret olarak nitelendirmektedir.
Şimdi biraz daha detaylı bakalım. Diyelim ki safi bey bir araba satın almak istiyor. Ancak yeterince parası yok. Faize hiç bulaşmak istemiyor. Onun için islami olduğu iddiasında bulunan bir banka olan Narkozbank’a gitti. Narkozbank Safi Bey’e satmak için piyasadan 15 bin liraya bir araba satın aldı. Satın aldığı bu arabayı Safi Bey’e vadili olarak 30 bin liraya sattı. Pazar fiyatını açıkça ihlal etmiş oluyor.
Peki alıcı Pazar fiyatı 15 bin lira olan bir arabaya neden 30 bin lira versin?
Eğer alıcının Pazar fiyatlarından haberi yoksa satıcı onu aldatıyor demektir. Bu işlem ribadır faizdir. Aldatma vardır. Pazar fiyatlarını bilmeyen birini kandırmak faizdir. Eğer alıcı Pazar fiyatını bilmesine rağmen yinede 30 bin lira veriyorsa onun aklından zoru var demektir. Aklından zoru olana satış yapılmaz.
Şimdi bir banka aynı pazardan bir aracı 15 bin liraya alıpda yine aynı pazarda 30 bin liraya satıyorsa bunun tek bir açıklaması vardır oda ödemenin zamana yayılarak yapılmasıdır. Yani yaptığı fiyat artışı ile zamanı fiyatlandırmış oluyor. Zamanın fiyatlandırılması faizdir. Para zamanla artıyor. Yada para parayı doğuruyor. Paradan para kazanılıyor. Bu işlemin adına NARKOZBANK ne derse desin, yapılan işlem faizdir.
Müslümanlara bu işlerin helal olduğunu söyleyenler Allah'tan korkmalı onları aldatmamalıdırlar. Başkalarını kandıranlar iki kat azaptan korkmalıdırlar. Araf süresi 7. Ayette Allah şöyle der:
‘’Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin. Her topluluk yoldaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, ’Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver' derler. Allah der ki; her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.’’
Narkozbank’ın yaptığı bu satışın helal olduğunu ve risk taşıdığını savunanların hiç biri İslami açıklaması olamaz. Satışı yapanlar riski azaltmak için ellerinden geleni zaten yapmaktadırlar. Bu satışı yapanlar zaten yeterince rehin almaktadırlar. Eğer alıcı ödemede zorluk çekerse yada ödemezse, rehin alınan mal satıcının zararını karşılayacak durumdadır. Narkozbank’ın satışta yaptığı artış faizdir.’’
Verdiğimiz bu örnekte sözde islami ama gerçekte Narkozbank olan bankalar reel satış yapmazlar. Gerçek satıcı konumunda olmazlar. Çünkü vergi mükellefiyeti bir maliyet getirir. Gerçek manada kreditördürler. Mal üzerinden kredi verir vade farkı adı ile faizi talep ederler.
Selam ve dua ile...
Yunus EKŞİ