Piyasalar

Müslümanın Vakarı: Ayasofya!

Punto:
Kuyuya düşürdüğümüz ayı bin bir zahmetle çıkardık! Ay artık yerli yerinde! Ne yapacağız? Bunu bir zafer addedip kaba tertip stadyum milliyetçiliğine mi boğacağız? Asla! Ayasofya’nın camiliğinin tabiî olduğu idrakiyle sükunetimizi muhafaza edip, kaldığımız yerden devam edeceğiz. Asla taşkınlık, patırtı gürültü, şamata yapmayacağız. Millî vakarımızın icabını yapacağız. Bu sebeple tantanalı, gösterişli bir açılıştan dahi kaçınmak lâzımdır. Büyük zaferlerin nasıl büyüklüğüne yakışır şekilde karşılanacağına dair muhteşem bir örneğimiz var. Mısır fatihi Yavuz Sultan Selim, uzun süren seferi tamamlayıp ordusuyla İstanbul yoluna düşmüştür. İstanbul bu şanlı serdarı karşılamak için günler süren hazırlık içindedir. Mısır fatihinin gelmesi yaklaştıkça heyecan da artmaktadır. Koca serdar Üsküdar’a vasıl olur. Beklenir ki sabah karşıya geçsin ve büyük merasimlerle karşılansın… Sultan Selim’in hazırlıklardan haberi vardır. Gece bir kayıkla sessizce karşıya geçer ve Topkapı Sarayı’nda istirahate çekilir… Buna zaferine karşı zafer kazanmak denilir! Ayasofya’nın fetih hakkı olarak camiye çevrilmesi, tabiî bir uygulama idi. Bu İstanbul Fatih’inin tasarrufudur, İstanbul’u alan irade, Ayasofya’yı da almıştır. Fatih onu cami olarak vakfetmiştir. Rum Patrikhanesi’nin varlığını sürdürmesi de Fatih’in bir tasarrufudur. Tamamen ilga edebilirdi, etmemiştir. Yeni patriğin seçilmesini sağlamış, seçilen patriğe asasını ve tacını vermiştir. Eğer Patrikhane Fatih’in Ayasofya üzerindeki tasarrufu doğrultusunda camiliğini yanlış sayıyorsa, kendi varlığının devamını da doğru bulmuyor demektir! Hukukun temel prensiplerini devrim mantığı ile devirenler bugüne kadar vakıf, mülkiyet gibi kavramları yok saydılar. Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmed Vakfı olduğundan şüphe mi var? Olsa idi iş kolaydı. “Ayasofya devletin malıdır üzerinde her türlü tasarruf devletçe yapılır”, denilirdi. Böyle olmadığı biliniyor. Ayasofya’yı vakıflıktan çıkarmak, tapusunu iptal etmek ayrı bir hukukî değilse de kanunî işlem gerektirir ki bunun dahi ne kadar meşru olabileceği tartışılır. Böyle yapılmamıştır, Ayasofya bir kararname ile müzeye dönüştürülmüştür. Bu kararname nihayet hukuk icabı ilga edilmiştir. Bu durumda Ayasofya aslî ve tabiî haline dönmüştür. Kaldığımız yerden, diğer camilerle ilişkilerimiz ne ise, Ayasofya ile de ilişkimiz o olmalıdır. Ayasofya açıldı diye Sultanahmet’te sırt dönmemeliyiz! Gelelim bize unutturulmuş, Ayasofya gibi müzeleştirilmiş “vakar” kelimesine…Onu da müzelikten kurtarmanın tam zamanı! vakar(وقار). [A.i.] 1. Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin. Bütün vakarı bu mülâhaza üzerine tuğyan etti-H.Ziya 2. Sabır. 3. Heybet. Hâlinde gizli bir azamet, haklı bir vakar-Faruk Nâfiz Vakar-i millî: Millî vakar. Lisanın olmalıdır bir vakar-ı millîsi-Âkif Bize vakarlı olmak, vakur olmak yakışır! vakarlı(وقارلی). [A.T.s.] Ağırbaşlı, ciddî, temkinli, vakur. Vakarlı ve merhametli idi, doğru adamdı-Topçu vakarsız(وقارسز). [A.T.s.] Vakarı olmayan, ciddiyetsiz, haysiyetsiz. vakarsızlık(وقارسزلق). [A.T.i.] Vakarı olmama hâli, ciddiyetsizlik, haysiyetsizlik.