Piyasalar

Memleket Ahvalini Kime Soralım ?

Punto:
Gerçekten ölüm kimi uzmanlara göre istatistiktir ama ya yüreğinin en derininde hissedene göre… Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Memleket ahvalini onlara sor” dizelerini hatırladım… Ahval; durumlar, hâller, vaziyetler, davranışlar, olaylar anlamına gelmektedir... İnsanız işte! “Ahvalimizi kime sormalıyız/öğrenmeliyiz” diye meraklanıyorum… Vatandaşız işte! “Memleket ahvalini kime sormalı nereden öğrenmeliyiz” diye dertleniyorum… Bilim insanıyız işte! “Memleketin/insanların ahvalini kime sormalı” sorusu için kriterler arıyorum… Türküler… Aklıma türküler geliyor… Türkülerde arayabiliriz insanların/memleketin ahvalini… Tam kitabın ortasından bakma için türkülere bakmalı… Bedri Rahmi Eyüboğlu ne güzel söylemiş: “Ah bu türküler; Dilimizin tuzu biberi Memleket ahvalini onlara sor Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen’i Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni… Ben türkülerden aldım haberi…” Tam bunları yazdığım sırada radyodan Kahramanmaraş’ın sevilen türküsü “Maraş’tan bir haber geldi” söylenmeye başlıyor… İçim cız ediyor… Zaman zaman ben de eşlik ediyorum. Türkünün sözleri arasında “Doktor yarayı kesiyor…” da var. Of anam of… Sevgililer bıçağı kendin de hissediyor… İnsanların sevdikleri için neler hissettiklerini bu türküden güzel hangi kitap anlatabilir… İstatistikler/ Kitaplar… Türküleri dinleyince derin duygulara kapılmamak mümkün mü? “Ama soğukkanlı olmalıyım, rasyonel düşünmeliyim” diye kendi kendimi ikna ediyorum… Başlıyorum istatistiklere bakmaya… İstatistikler der ki Türkiye’nin %99,2’i Müslüman ve %0,8’i diğer din mensubu… Halkımızın %99,2’i Müslüman ama nerede değerler deyince ahvalimizi açıklayamıyorum… Halimizi doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor… Kütüphanemdeki kitaplara bakıyorum… Bir kitaba elimi atıyorum, Bilge insanın sözü aklıma geliyor. Bilge insan der ki “Sokağa çıkıp bakıyorum ben de. İyi Müslüman yok, eve gelip kitaba bakıyorum kendimi bulamıyorum…” Başlıyor teori-pratik tartışması beynimi kemirmeye… Derin düşüncelere dalınca da aklım karışıyor… Kitaba bakıyorum ahvalimizi bulamıyorum… Ya onlar başka bir şey anlatıyor ya ben anlamıyorum… Bilgeler/İrfan sahipleri… Eğitimi az olsa da anlayışı yüksek irfan sahibi insanlar aklıma geliyor… Merhum babamda (Halil İbrahim Güvenç) böyle bir insandı… “Evladım insanların ahvalini bizden öğrenin” derdi…” Şöyle bir düşünüyorum galiba babam haklı… Neden mi? Bu insanlar samimiyetle, beklenti içine girmeden duygularına kapılmadan, teorik tartışmalara girmeden ahvali görüyorlar, hissediyorlar, söylüyorlar… Dinlediğim türkünün sözleri beni başka alemlere götürüyor: Hastane koridorlarında deva arayanlar… Sıradan bir muayene olduğu için mutlu olan, basit bir ağrı kesiciyi eczaneden alıp evine dönerken deva bulmanın mutluluğu ile ayakları yerden kesilenler… Sağlık sisteminin durumunu bunlara sormalı… Sade vatandaşlara sormalı… Onlar duygularına kapılmadan, derin istatistiklere girmeden, bilimsel teorilerle insanın kafasını karıştırmadan görülmesi gereken yerleri görenleri (püf noktalarını) sade şekilde anlatan insanlardır. Onlar hayatı doğrudan yaşayan, yüreğinde hisseden kimselerdir. Hisseden, idrak sahibi sade düşünen irfan sahibi insanlara/ sade vatandaşa sormalı memleketin ahvalini… Siz ne dersiniz, kime sormalı memleketin/insanların havalini?