Piyasalar

Meli -malı ile sonuç; zillet, sefalet, iflas..!

Punto:

Evet..

bir paylaşımdan günün yazısı doğdu...

“Bir müslümanın eli öbür müslümanın eline, onun eli de bir başka müslümanın eline, böylece bütün müslüman eller birbirine kenetlenecek, horasanla kaynaşmışçasına kaynaşacaklar ve bütün müslüman dünya, kopmaz, yıkılmaz bir bina kuracak. Evlerden evlere barış taşınacak, muştu götürülecek, yüzleri Kur'an neşesi saracak. Her müslüman, Kur'an'dan bir âyet gibi kalbini öbür müslümanlara götürecek. İşte bu eşsiz bayram yalnız bizimdir.”

      Sezai Karakoç (rahmetle…),    

  Samanyolunda Ziyafet, syf. 69

Gazze, Filistin, Doğu Türkistan, Arakan ve zulmün kol gezdiği diğer tüm islam coğrafyalarında kederin, acının son bulacağı nice bayramlara kavuşmak niyazı ile,………”

evet bu tanım ve temennilere  Aliya tanımıyla “eleştirel düşünce” uygulasak ne çıkar acaba..?

nahu..!

müslüman aydın ve ulemanın belki de 1500 yıldır işin kolaycılığı olan meli-malı temennisi ötesine geçememesi;

esas imtihanları mıdır,

onların ceza ve azapları mıdır diye hep düşünürüm..

“meli-malı (yani ecek-acak, se-sa’lar) ile olsa yengem amcam olurdu” anlamında Türkçe söz de var..

ama Kürtçe atasöz daha veciz;

ger bibit bi gele û gulo

dê bibit xarin her tim çilo

yani;

eğer meli-malı ile olacaksa

demektir ki rızık daim çalı çırpı’dır.. 

şimdi Karakoç’ın o mesajında ve genel ulema ve aydın  söylemleri;

“müslüman böyle ol-malı 

mümin şöyle yap-malı..

şöyle ed-ecek böyle yap-acak..

böyle et-se şöyle ol-sa….”

den ibaret..

bir tek onlar bilir bunları..!

gökteki hazine anahtarını sadece onlar görüyor..!

ya da sanırsın ki, bir ve beraberliğin sinerji doğurma  hakkı, yetkisi ve bilgisi; birtek onlarda..

ve tüm diğer “gevurlar” kör, ahmak..

sadece müselmana tahsisli..

ve müselmanlar da bilmiyor, sadece onlar tekelinde..

onlar da ağaç köprüyü geçen ‘horoz’ misali dik dik adımlarla keramet öterler;

“ey sefiller..!

kar’ın altı kara topraktır ha..!

kaz-malı ve gör-melisiniz..

kaz-acak ve göre-ceksiniz..

kaz-sa ve gör-seniz, işte kurtuluşunuz..!”

ama nedense 1500 yıldır kazmaya tenezzül bile edilmiyor.. zaten öyle, malumu ilan için niye yorsun ki..!

evet, demeli artık birileri onlara;

yahu bunu 1500 yıldır tuti kuşu gibi herkes tekrar eder durur..

bilmeyen ve duymayan sağır sultan mı var.?!

eeee..?!

- ee’si şu;

varsa sende bir marifet, meziyet ve hatta keramet; 

nasıl olacağını söyle..!

öyle bir ÇÖZÜM söyle ki;

 o meli -malı’lar, o ecek-acak’lar, o se-sa’lar

ister istemez vaki bulsun..!

yoksa, susun..! 

aklımızla oynamayın, bizleri aşağılayıp oyalamayın..!

ki umum efkarı, ÇÖZÜM’ü bulanlara yönelsinler..

ki “gevur” da olsa bulan ve uygulayan mutlaka vardır ve bulunur..

ama buna ulaşmaya en büyük engel hep SİZ oldunuz, bilesiniz..!

öyle ya..!

sizin meli-malı dedikleriniz 4 halife döneminde bile olmadı..

işte Nebi sonrası ayrışmalar..

katliamlar ve daha nice vahşetler..

işte 4 halifeden 3’ünün katli..

işte Cemel, Siffin..

işte Kerbela..

işte Harre..

ve bunların tamamı daha ilk dönem birinci elden halifeler, sahabeler..

hepsi de ilk mü’min ve ilk müslümanlar..

sonrası zaten malum, doğru dürüst hiçbir meli -malı hiç tutmadı.. 

çatışmalar, tecavüzat ve katliamlar hiç son bulmadı..

ki günümüzde 2 milyar müslümanlar (!) hala da en zelil, sefil ve müflis olarak;

yalan talan dolan bataklığının içinde debelenip dururlar..

yek diğerini kimyasal dahil her tür vahşetle biçer giderler..

ve bu yüzdendir ki o 2 milyar bir 10 milyonluk Yahudi İsrail etmiyor..

o halde demek ki neymiş;

müslüman birliği ve sinerjisi öyle ucuz meli -malı ya da ecek-acak yahut se -sa tarz kehanetler ile olmuyormuş..

*

peki çare ne.?

aydın olan onlar güya..

1500 yıldır dünyalar dolusu vaaz, hutbe, nasihat, içtihad, cihad söylemleriyle efelenip yükselenler onlar.. 

çareyi veren hiç duyduk mu.?

mesela AB Sistem’i gibi bir çare verip uygulayan tek bir vakıa var mı..?

o zaman biz de deriz ve demeliyiz bunlara;

gölge etmeyin ey efendiler; başka ihsan istemez..!

ha hiç mi yok.?

az biraz Aliya İzzetbegoviç bunu tanımlamaya ve uygulamaya geçti..

ama ne talihsiz idi ki kolu kanadı Sırp ve Hırvatlarla kayıtlı ve çakılı idi..

ilaveten diğer dünya müslümanları da onu anlayacak seviyeden çok çok uzaktı..

hacı, hoca, şeyh, lider, imam, ulema, umera, rüesa, şah, padişah, sultan, aydın maydın vb. ise;

ya kibirlerinden 

ya da cehillerinden 

ya da halklarına hainliklerinden yani şeffaflık olursa “yalan TALAN dolan” yapamayacaklarından;

onu görmezden geldiler..

başka da tek bir SİSTEM tanımlayıcı ve sahibi varsa da bilmiyoruz..

elbette Karakoç için özel değil bu eleştirilerimiz, 1500 yıllık cetvelden günümüze genel olarak hepsi içindir..

 22.04.2024, _selametlerle,_                                 

_nikaO_