Piyasalar

LAİKLİK Mİ!

Punto:

Ben basit ve safça düşünüyorum.

Adamın birisi elinde kılıcı sallayarak “sizi ben yöneteceğim” dedi,ben de mecburen kabul ettim ve gidip kılıcını öptüm.

Beni askere aldı,vergisini de tahsil etti.

Mutlu,mesut! yaşarken eli kılıçlı başka birisi çıktı ve beni yöneten kılıçlı yöneticimizi öldürdü,”artık bundan sonra seni ben yöneteceğim”dedi.

Aynı süreci onunla yaşadım.

Yeni gelen kılıçlı,bana sen müslümansın dedi ben de amenna dedim.

Ama sen artık şii’sin dedi.

Ve buyruğumdur “herkes bir hafta içinde şii ola,olmayanların alnına at nalı çakıla” diye de ferman çıkardı.

Bundan sonra mezhebiniz de isna aşeriye dedi.

İsmailiye yalancıdır,

Mutezile,çok düşünüyor,sizin de beyninizi yıkıyor,yasak,

Eski kitapları toplayıp imha edin,

Sünni,Batıni mezhepleri sürün,

Namazı böyle kılacaksınız,

Şuna şöyle,buna böyle inanacaksınız dedi,ben de boyum eğdim.

Yetinmedi,sürdürülebilir bir iktidar için özel din adamları besledi,dini istediği gibi kullandı,araçsallaştırdı.

Devlet dini,din de devleti kullandı.

Aksi ifade,tutum ve davranış sergileyen müfsit,mürtetler! tekfir edildi,öldürüldü,sürüldü.

Böylece ülkeye bir sükunet,huzur! geldi.

Ve “Biz müslüman ülkeyiz laik olamayız”dedi.

Ben;kul,birey,insan,müslüman olarak bu denklemin/senaryonun/oyunun neresindeyim,anlamadım.

Üç dört kuşak sonra da benim torunlarım öğrenilmiş çaresizlikle bütün bunları mutlak doğru kabul edip mutlak savunucusu oldular.

Filmi başa saralım.

Adamın birisi çıktı ve “sizi ben yönetmek istiyorum”dedi.

Ben de “buyur anlat,beni nasıl yöneteceksin” dedim.

Başka birisi çıkıp “sizi ben daha iyi yönetirim”dedi,

Aradan birisi kafasını uzatıp “ben bunlardan daha iyi yönetirim”dedi.

Buyur sende anlat dedim.

Hepsini dinledim ve “yönetici olarak seni seçiyorum,eğer sözlerini tutmazsan bir daha seni seçmem”dedim.

Sonra bu yönetici ”ben senin dini inançlarına karışmıyorum.İstediğin dine,mezhebe,tarikata vs inan,ibadetlerini istediğin yerde,istediğin biçimde yap”dedi.

“Nasıl yani gerçekten mi karışmayacaksın,peki ben neye nasıl inanacağım,o öyle diyor,bu böyle diyor,hangisi doğru”dedim.

“Dini kaynakları oku,bak bir sürü din eğitimi veren özel okullar var istediğinden eğitim al,istediğin din adamını,mezhep/tarikat/cemaat liderini dinle,istediğine inan,istediğin gibi yaşa,sen akıllı insansın,eninde sonunda doğru olanı bulursun”dedi.

Yönetici seçiminde olduğu gibi bir din adamı “din budur”dedi,başka bir din adamı “yok budur”dedi.

Başka birisi “yok yav sen kimsinki,alimler var,cemaat/tarikat liderlerimiz var,onlar senin adına doğruyu seçerler” dedi.

Dinledim,okudum,araştırdım ve şu olmaya ve şöyle yaşamaya karar verdim.


"Ama bunun adı laiklik değil mi,ben laik olamam” dedim,

“Sen değil,ben yani devlet laik” olacak dedi.

Yani sen haşa Allaha “sen hüküm koyamazsın ben koyarım mı”diyorsun.

“Yok ben hiç bir dini hüküm vaz etmiyorum.

Haklısın,onu laikliği araçsallaştıran dinsiz laikler bu ülkede çok yaptılar.

Herkesin dini inançlarını istediği gibi,özgürce yasamasını sağlıyorum,o kadar,

Hatta çoklu hukuk sistemi bile kurulabilir,

Demokrasi ve laiklik seni ve senin özgürlüğünü esas alan sistemin adıdır.

Yani hangi ülkede yaşamak istiyorsun sorusunun cevabıdır.” dedi.

 

Kafam karıştı.

Ezcümle,daha iyisini bulana kadar en iyisi bu mu ?

İçinde bulunduğumuz çağın birincil değeri “özgürlük”,özgürlüğün ana omurgası da “birey”ve “çoğulculuk”dur.

Bunu esas almayan hiç bir şeyin yaşama şansı yoktur.

Neyse bitirelim.

Ortadoğunun dini mürailik’tir(iki yüzlü).murathan mungan

Ortadoğunun tanrısı devlettir.ahmet aslan

 

Mahmut Esfa Emek