Piyasalar

Komünist Belediye’nin borçları eritip kâra geçmesi mümkün mü ve bu ne demek..?!

Punto:
* a-) din’ciler adına ne demek..?! b-) HDP’liler adına bu ne demek..?! c-) HDP’ten kayyımla görevi devralan hükümet erki ve valisinin 70bin nüfuslu beldeyi 40 Milyon borca batırmaları adına bu ne demek..?! d-) Belediye İşletmeciliği adına sosyo-ekonomik olarak bu ne demek..?! e-) komünizm ideolojyası adına bu ne demek..?! * ama önce şu soru; borçsuz belediye mi olmuşlar..? - hayır.. Gomünist Başkan kendi beyanına göre Devlet Erki ve kayyımının bıraktığı 40 Milyon borcu 2 yılda 20 Milyon altına düşürmüşler.. * elbette ki bu da muazzam bir gelişme ama 20 Milyon kadar borç varlığı da hala bir gerçek.. bunu da bitirirse, tek başına 50 damada bedel olduğunu şüphesiz ki ispat eder.. :)) * hatta.. Che, Marx, Stalin, Lenin başta olmak üzere tüm ideolojya rüesası kalkıp önünde secdeye inerler herhalde.. * ve hususan tüm din’ciler de din değiştirmeye mecbur kalırlar; ya hakiki dinsiz olup komünizme tapacaklardır.. ya da yeniden hakiki dindar olmak için kök hücre ayarlarına ineceklerdir.. başka seçenek kalmayacaktır yani.. * peki tam olarak olan ne..? - olan şu; Belediyenin 10 milyon borcunu kapatan Komünist Başkan haberde geçtiğine göre; “Türkiye’nin tek komünist Belediye Başkanı olan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, göreve geldiğinden bu yana - belediyenin gelir ve giderler tablosunu belediye binasına asarken, iki yıl içinde 7 milyonu kayyımdan kalma 10 milyon TL borcu ödedi. Belediyedeki borçları düşürmesinin yanı sıra kentte gözle görülür çalışmalar da yapan Maçoğlu, - halkı da her konuda bilgilendirmeyi eksik etmiyor.” * Maçoğlu, normalde 3-4 haftada ve 1 milyon 300 bin liraya yapılması gereken bir işi halk ile birlikte 2 günde yaptıklarını ve yapılan çalışmanın ise 300 bin liraya mal olduğunu kaydetti. * “GİDERLERİMİZİ KESTİK, GELİRLERİMİZE UYGUN PROGRAM YAPTIK” * Biz özel giderleri ortadan kaldırmaya çalışan ve sadece makama özel bütçe ayrılma programlarına karşı bütün bütçenin halka ait olduğu savunan kurumlarız. * - Çünkü şahsa ayrılmış temsili bir ağırlama yerine ihtiyaç duyulduğunda bir belediye ya da bir kurumun tanıtılmasına yönelik bir çalışma olursa o zaman har vurup harman savuran bir yöntem izlenmez. * Böyle bir şey yapılmadığı takdirde bütçe sadece yapılması gereken hizmetlere ayrılmış olur. - Tunceli Belediyesi olarak biz temsili ağırlamaları, fuar gibi çok yüksek maliyetli organizasyonlar yerine daha ekonomik bütçelerle yaptık. Ve sadece bu iki kalemde bir buçuk iki milyona yakın bir gelir elde etmiş oluyorsunuz. * - Yine kentteki yapılan çalışmaları ihalelerle değil de kendi öz gücünüzle yaptığınızda da yarı yarıya gelirleriniz yükseltmeye başlıyorsunuz. - Bütçeye uygun planlar yaparak ve “ben bir borçlanayım da bütçe falan çok umurumda değil ben yapayım görünsün” anlayışından çıkıp ve sürdürülebilirliği göz önünde bulundurup ve sizden sonra gelenleri de bu şehre hizmet etmesi gerektiği bilincini taşırsanız birçok şey yerine oturmaya başlıyor. * - Biz de aslında bunu yaptık. Giderlerimizi kestik, gelirlerimize uygun plan program yaptık pandemi ve benzeri gibi zor süreçlerde ona uygun programlar yapmaya başladık. * “KAYYIM DÖNEMİNDE 40 MİLYONUN ÜZERİNE ÇIKAN BORCU 20 MİLYONA DÜŞÜRDÜK” Maçoğlu, sözlerine şöyle devam etti: * - Zaman zaman gelirlerimizin gelmemesinden kaynaklı SGK ve emekli sandığı giderlerimizde düzenlemeler yapılmış olsaydı ve hukuka uygun olarak yüzde 10'dan fazla bir borçlanmaya gidilmemiş olsaydı bugün belediyemizin borcu 20 milyonun daha da altında olmuş olacaktı. * Ama bu borçlardan kaynaklı gelirlerimiz kesildiği için borçlarımızı şu anda bu kadar indirebildik. Bu sene de belediyemiz bütçesini planladığımız şekliyle sürdürürsek ve pandemi ve deprem gibi durumlar söz konusu olmazsa mevcut borcun daha da altına düşeceğiz. * Kentte yapılacak olan çalışmaları belediyenin kendi çalışanları ya da halkıyla yapması gerektiğini düşünen biriyim. - Bundan şu çıkıyor eğer biz gücümüz var yol yapabiliyorsak, park yapabiliyorsak bu gibi işleri fahiş fiyatlarla ihale ederek belediyenin bütçesini boşaltarak zarar vermesinden kurtarabilirsiniz. * Biz yol çalışmasına başlamadan önce bu çalışmayla ilgili bir araştırma yapmıştık ve bu projeye ne kadar bütçeye mal olacağını görmüştük yaklaşık 1 milyon 300 bin TL'ye mal oluyordu. * 600-700 metre uzunluğunda bir yol ve 4-5 bin metrekare alanda bir yeşillendirme ve bu çalışma ortalama üç dört haftada yapılacak bir çalışma iken biz halka çağrı yaparak bu çalışmayı iki gün içerisinde yapmayı başardık. - Halk kendi öz emeği ve alın teriyle kendi gücünü ortaya koydu. 300-350 bin liralık bir giderle 900 bin liralık bir gelir elde ettik. * “HİÇBİR ZAMAN MAKAM ARACINI KULLANMADIM KULLANMAYI DA DOĞRU BULMAM” - Belediye adına toplantılara katılmak için kent dışına çıktığını ve makam aracını kullanmak yerine kendi özel aracına kendi cebinden para vererek benzin aldığını söyleyen Başkan Maçoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: * Ben beş yıl boyunca kendime ait olan aracı kullandım arabamın bozulması durumunda mutlaka belediyenin bir aracını kullanmışımdır.. bu zabıta veya belediye otobüsü olabilir ancak makam aracı hiçbir zaman kullanmamışımdır, kullanmayı da doğru bulmam. * Çünkü bizim makamımız yok orası halkın makamı. * Bu süreçte de gelirimin büyük bir bölümünü yine kamuda kullanmak üzere kullandım. * Bilirsiniz kamuda çalışan kişiler başka bir yere gittiklerinde harcırah adı altında ücret alıyorlar. Ben daha çok bu meseleleri kendi öz gücümle yapmaya çalışıyorum. * - Mesale kentimizle ilgili bir sorun için belediyedeki arkadaşlarla Ankara'ya gideceksek benim ya da o arkadaşımızın arabasıyla gidiyoruz. - Ankara'ya gittiğimizde ise müsait olmaları durumunda oradaki yoldaşlarımızın evinde kalarak geçiriyor ki belediye bütçesine bir katkımız olsun. * Bundan sonraki çalışmalarımız da bu şekilde devam edecek.” *** evet.. haberde bazı kelime düzeltmeleri ve vurgulamalar bana ait olsa da, genel olarak böyle.. * şimdi irdelersek.. var mı bir sihir ya da komünistçe keramet..?! özetle ne yapmış ve ne yapmamış ve bunlar rasyonel ve profesyonel belediyecilikte sürdürülebilir midir yoksa tümüyle bir populizm algı şehvetliliği midir..?!! haber anonsu olan böyle kâr nasıl mümkün olabilir önce ona bakalım; 1-) gelirleri artırarak.. 2-) giderleri kısarak.. * Türkiye ve hususan Tunceli Belediyesi için birinci madde işlevsizdir.. çünkü tek gelirleri Devletçe aylık sağlanan rutin ve sabit bütçedir.. bir de -varsa- Belediye’ye ait arazi ve işyeri kira geliri ve su bedelidir.. ufak çaplı iletişim ve enerji payı da zaten Devlet kaynaklıya girer.. * burada, su kaçağı önlenmişse ve de tahsilat düzenli yükseltilmişse en azından su giderinde ıslah mümkün ama Tunceli gibi bir yerde bu pek bir değer taşımaz.. * geriye kalıyor tek ikinci madde; yani, giderleri kısmak.. bunun için şunları yapmış; A-) makam ve temsil giderlerini yok etmiş.. özel makam araçları ve seyahat ve harcırah giderlerini sıfırlamış.. hususan da şahsı üzerinden.. araç kullanmama vs. Mart-2019 seçimlerinden bu yana yaklaşık 2 yıllık süreçte 1 Milyonluk tasarruf getirebilir mi, evet.. peki bu rasyonel midir, sürdürülebilir midir..? - makam araçsız evet olabilir ama görev için başka şehirlere gidildiğinde, eş-dost evine sığınmak; bu komün ötesi, dilenciliktir.. olmaz.. * B-) ihale ile olsa 1.3M’luk yolu halk ile elele yapıp 1M tasarruf olmuş.. evet bu da o küçücük yöre için bir seferlik mümkün.. ama rasyonel dünyada bunun yeri yok.. sürdürülebilir zaten değil.. hatta 3-4 kez daha yapmaya kalkışsa halk da gelmez, isyan çıkar.. ucuzca bir populizmdir bu yani.. üstelik İhale Kanunu’na göre fiyat düşürmesi de mümkün değildir.. minumum değerler var çünkü.. ayrıca.. ihale olmadığı zaman; hem müteahhit esnafını ve hem de yanında çalışan istihdam segmentini öldürmüş olursunuz ki; SSCB ve eski Çin bile buna dayanamadı, çöktü.. Tunceli’de müteahhitlerle çalışan yaklaşık bin kişi için göç etmekten başka çare bırakmamak demektir, ki bu da; şehri yavaş yavaş yok etmek olur.. sadece emeklilerin yaşadığı bir klasik Doğu Bloku yaşlılar şehri kılmak olur.. * C-) temsil ve ağırlama ve fuar organizasyonlarına giden kalemleri minimize etmek.. evet bu en büyük suistimaller alanıdır.. mesela.. aynı zamanda BBB kayyımı da olan eski Mardin Valisi, gelen giden böyük zevata değeri 100-200bini bulan altından işlemeli tesbih hediye etmişti.. liste basında yer almıştı.. ne utanç duyulası bir izetsizlik ama; yapana da, edene de, verene ve alana da.. * yani komünist başkan, en büyük darbeyi din’cilere tam da buradan şaplatıyor olmalı; rüşvet ve savurganlık ve yağdanlık yapmadan dürüst ve ahlaklı ve izzetli olmak.. * zaten dindar’ı din’ci kılan da bu olmuştur.. müfsidlik, müsriflik, ahlaksızlık, hırsızlık, yolsuzluk, yüzsüzlük, izzetsizlik.. * din’ciler ve dindarların yüzkarası boyutu tam da buradadır.. * elbette Kürd Halkı adına hizmet ettiğini savunan HDP’liler de eğer ki bu kalemlerde iyileşme yapmayıp dürüstlük ve izzetlilikte yol almamışlarsa, ki bir bilgi sahibi değilim, aynı yüzkaralığı iki misli onlar için de geçerlidir.. * evet.. buradan Maçoğlu her türlü alkışı hakkeder.. riya ve hile ve populizm bu zeminde işlevsizdir çünkü.. evet, şüphesiz tam samimi ve net izzetli olmayan biri bunları yerine oturtmuş olamaz.. * özetle.. haberde geçen tüm olumsallıklara değil, rasyonel olumsallıklara yürekten alkışlar.. ama; populizm ve opurtinizm ve duygu sömürüsü ve reklam ve algı şehvetliliği denebilecek rasyonel olmayan komünist fantazileri kokan diğer yaklaşımlarının sürdürülebilir tarafı olmadığından bir kıymet-i harbiyeleri de olmayacağından takdir değil tekdiri alabilir *_nikaO_*’dan ancak.. * öyle dilencilik tarz başkasının evinde kalmak ya da çalışanın harcırah vb. haklarını fedakarlık cihetiyle adeta gasp etmek ve ettirmek.. bunlar ucuzculuktur sadece.. * evet.. hakk ve hakikatı elbette alkışlayalım.. ama hakk ve hakikata götüren tüm yol ve araç ve araçsallıklar da meşru ve rasyonel olarak hakk ve hakikatlı olmak şartıyla.. yani; meşruiyet ve kanun ve nizama tam uygun tarzda olmalı herşey.. ki bu da yetmez; devamlılık ve sürdürülebilir de olmalı.. * borçsuzluk elbette güzel şeydir.. ama hiçbir iş yapmaz da sadece ona buna el açıp dilenmek de borçsuzluk getirir.. ama bu bir izzet ve marifet ve meziyet ve rasyonellik olmayacaktır.. * bazan 100M borç ile 200M değer artışı yapmak da mümkün.. yeter ki vizyonerlik ve şeffaflık ve teşvik ve fırsat eşitliği ortamıyla olsun.. * hem böylesi Tunceli iline tersine göç de doğurur, yeni iş ve istihdam da arttırır.. * *_nikaO* beklerdi ki; bu komünist gardaşım; fen ve yazılım ve teknoloji ile; 10bin beyin istihdamı sağlatıp, kendine ait dükkan kiralarını 100 misil artırmış olsun..! gelen-giden haddi hesabı olmasın ki hem halk, hem esnaf ve hem de Belediye gelirleri patlama yapsın..! Belediye ortaklığıyla onlarca teknoloji firması ve imalatlarıyla şehre ihracat dövizleri aksın..! gündemde olacaksa, başkaya örneklik olunacaksa ille de; böyle olsun..! yoksa yok öyle.. ölmüş komünizm ve geberij populist şark kurnazlıklarından miğdelerimizde kramp girecek kas kalmadı.. bıktık ve iğrendik yüzyıllardır.. yetmez mi..?! bir de buna mı güdüleceğiz..! peh..!!! * evet net söyleyelim.. eğer fen ve teknoloji ve fururizm ve digitalizm ile inovatif vizyonerliklerle tüm medeni dünyaya örneklikler ile olsaydı elbette benim bile CB adayım olabilirdi yoldaş başkan.. yoksa; şu yaptıkları, sürüdürülmesi imkansız algı şehvetliliğinden öte bir anlamı yok ve olması da imkansızdır.. * tek tatminlikleri, hususan din’ciler’i eşşekten düşmüşe döndürmek olmuş mudur denirse; evet olmuştur.. ama bu onlar adına olmaktan öte din’cilerin bunu fazlasıyla hakketmişliklerinin tecellisidir.. ve gominist yoldaşlar da bunu, pek ayrı bir şehevi fantazi olarak onların gözüne gözüne epey zalimce sokmaktan da hiç bir centilmenlik (!) göstermiyorlar.. * ama evet.. onlar zülm etseler de din’cilere ve onlara mani olmayan hakiki dindarlara bu izzetsizliği reva gören Kader-i İlahiye zülm etmiyor, her zaman olduğu gibi yine tam hakkıyla adalet ediyor.. evet din’ciler ve dindarlar bu aşağılanmaya fazlasıyla müstehaktırlar.. * ve elbette iki misli olarak da HDP’liler de öyle.. onca yıl belediyeciliklerine rağmen böyle birini bile çıkarmayı beceremedikleri için.. 08.02.2021,*_nikaO_*