Emrullah ÖNALAN
Punto:
Dinle
KENEVİR ÜZERİNE :“Din narkozdur diyenlerin, dindarlar zaten narkozdan beslenir” diyebilmelerinin yolu dindar siyasetçiler eli ile açılmış olacağı.
Her kıpırdanış dönemine girdiğimizde “Nükleer Santral” hatta “ATOM” hülyalarına dalanların, ekonomi sarpa sarınca Poşet Tartışmaları Gölgesinde “KENEVİR” üretimini “Kurtuluş Reçetesi” gibi sunmaları oldukça düşündürücüdür.
03/02/2018 tarihinde 19. Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selim Aytaç, üç yıl içinde Türkiye’nin ‘milli kenevir tohumu’ çeşidini üreteceklerini belirterek, Kenevirle ilgili kanunlarımızı yenilememiz gerektiğini ifade etmiştir.
Uyuşturucu maddesi olmayan KENEVİRİ, Türkiye’ de lokal bir bölgede üretip, katma değeri yüksek endüstriyel ürün haline getirerek ekonomiye kazandırmak makul görülebilir.
Ancak bu konuda uzman hem Milli Vicdan İlmi Düşünce Platformu gönüllüleri hem de konunun farklı kesimlerdeki uzmanları ile konuştuğumuzda: narkotikten arındırılmış tohumun üretildiğine dair elimizde bir bulgu yokken, üstelik dolandırıcılığın zirve yaptığı, gıdalara bile zehir katıldığı bir dönemde Kenevirin hangisi narkotik özellikli hangisi değil kim nasıl kontrol edecek anlamakta zorlanıyorum.
Kaldı ki: yine endüstriyel bir ürün olan Şeker Pancarı üretimini ortadan kaldırıp, var olan Pancar Fabrikalarını kapatan;bakliyat ve et ithal eder duruma gelmek için boş arazilere para verip, köylüye şehirlerde kahvehane alışkanlığı kazandıran yönetim anlayışlarının keneviri can simidi olarak görmesi en azından aymazlıktır.
275-300 milyar dolar arası dış ticaret fazlası olan, adeta peynir ekmek gibi teknoloji ve araç modeli üreten Almanya ve Japonya gibi ülkelerde makam aracı sayısı sadece ve sadece 9300-9800 adet iken; yıllık 70-80 milyar dolar ticaret açığı olan canım ülkemde tam tamına 30 kattan daha fazla 250-275 bin MAKAM ARAÇ saltanatını göremeyip, keneviri görebilmek en azından şuursuz ihanettir.
Milyonlarca diplomalı işsizi, bilişim üzerine projeler ile katma değeri yüksek (Hindistan Modeli) bir üretim alanına çekmeyi akıl edemeyenlerin KENEVİRCİ kesilmesi de elbette düşündürücüdür.
Yetmemiş gibi Milli Eğitimi bir türlü öğretime dönüştürüp, fıtrata dayalı bir anlayış ile “PAHALI NÜFUS PLANLAMASI” olmaktan çıkaramayanlar; Makam ve Statü hastalığına tutulmuş Üniversiteleri ilim merkezi haline getirme yolunda bir İNTÖRNLÜK sistemi getirip, diploma ile birlikte kişileri meslek sahibi yapmayı akıl edemeyenler; her nasılsa “KENEVİR” üretme fikrini adeta “BİTKİSEL BOR” misali şişirmeye başladılar.
Tabii burada trilyon dolarlık BOR rezervlerinin yerini şimdi nasıl oldu da KENEVİR aldı, anlamakta zorlanıyorum..
Dünyada en büyük sermayenin“yetişmiş insan” olduğunu, bu konuda kalkınmış Almanya,Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerden anlamak çok zor değil.
Bu arada yakın ekonomi tarihinden bir yaşanmış olaya değinmekte fayda görüyorum: Askeri darbe ile Libya’nın yönetimini ele geçiren KADDAFİ, petrolün gücü ile almayı düşündüğü on binlerce arazi tipi aracı, 6 ay içinde kendisine teslimat yapabilecek ülkeden alacağını ilan eder. Dünyanın dev otomobil üreticileri bütün gözlerini Libya’ya çevirir.Ancak hiçbir firma en azından nakliyenin 4-5 ay alacağını düşünerek bu işe cesaret edemez. İtalya’daki Fiyat Fabrikası belki yetiştirebilir diye kolları sıvayıp üretime başlarken 6.ayın son haftası Japon Gemileri araçlar ile kapıya dayanır. Dünya şaşkınlık içinde iken Japon oto üreticileri hemen işbirliği yapar, fabrikayı gemilere monte eder, ihtiyaç olan malzemeleri de gemilere alır, yolda hem üretip hem yol kat ederek Libya’ya teslim ederler.
Şimdi bu kadar genç nüfusu ile övünen, her ilde-ilçede Üniversite açan bir iktidarın“KENEVİR” in uyuşturucudan arındırılmış tohumunu hala elde edememişken, Lif kalitesi açısından 4-5 sırada, deniz suyuna dayanıksız olan ve üstelik zaten hala 19 ilde üretilen bir bitki (kenevir) üzerinden bu kadar “YOĞUN BOMBARDIMAN” yapılması elbette esef vericidir.
Dünyada toplam KENEVİR üretimi 3,9 milyar dolar iken Türkiye’de Kenevirden yılda 100 milyar dolar gelir hedefleyenler ya hesap yapmasını bilmiyor yada kafalarının arkasında ESRAR üretme planı yatıyor, yada ekonomik hovardalık ile borçlandıkları dünyaya bakın bizi fazla sıkıştırmayın ESRAR üretir size satarız ile örtülü tehdit ediyorlar.
Beyler; “EKONOMİ ve DEVLET YÖNETİMİ HOVARDALIK KALDIRMAZ” ve ekonomi modeli önce kendi modelindeki insanı, sonrada ona göre devlet modelini yaratır.
Bu Kenevir Sevdası: “Din narkozdur diyenlerin, zaten dindarlar narkozdan beslenir” diyebilmelerinin yolu dindar siyasetçiler eli ile açılmış olur.
Önümüzdeki dönemde derinleşmesi muhtemel bir ekonomik kriz, yine derinleşmesi kuvvetle muhtemel sosyal bir kriz ile birlikte değerlendirildiğinde, “KENEVİR SEVDASININ” içerideki acze düşmüş yöneticileri kuşatmış - küresel şeytani bir plan olduğunu asla ve ASLA gözardı edemeyiz.
Yine, bugün ülkemizde perişan halde olmasına rağmen, onurlu duruşunu kaybetmeyen Afgan halkının vatanı Afganistan’ının “DÜNYADA UYUŞTURUCUNUN HAM MADDESİ OLAN KENEVİRİN ÜRETİM VE TİCARET MERKEZİ” durumunda olduğunu unutmamalıyız.
SONUÇ OLARAK; Suriye üzerinden Türkiye’yi Pakistan‘laştırmak isteyenlerin, asıl hedefinin, Türkiye’yi KENEVİR üzerinden de Afganistan‘laştırmak isteyeceklerini de ASLA ve KATHA göz ardı edemeyeceğimizi konusunda ülkeyi yönetenleri UYARIYORUZ…