Bir ülkeyi işgal etmek veya hâkimiyetiniz altına almak istiyorsanız, psikolojik harbin bütün kurallarını kullanarak, psikolojik yıkım sağlayabilir, olayları istediğiniz şekilde oluşmasını dizayn edebilir, halkı arzu edilen düzeyde düşünmesini temin edebilirsiniz. Toplumun hassasiyetlerini kullanarak yapmak istediğiniz şeyleri kolayca gizler, bilinmesini ve görünmesini istediklerinizi gösterir, istemediklerinizi göstermezsiniz. Bütün bunları psikolojik yıkım yani beyin yıkama faaliyetleri sonucunda başarabilirsiniz. Eski KGB Ajanı Yuri Bezmenov, küresel güçlerin psikolojik savaşlarla ülkelerin fiili, ideolojik veya psikolojik olarak nasıl işgal edildiğini, nasıl hâkimiyetlerini gerçekleştirdiklerini veya o ülkeye kendilerini nasıl kabul ettirdiklerini şöyle anlatıyor; “Ülkeler harcamalarının sadece % 15 ini casusluk, % 85 ini ise psikolojik yıkıma harcıyorlar. Psikolojik yıkımı kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Psikolojik yıkım yani beyin yıkama süreci dört aşamadan oluşuyor. Birinci aşama; DEMORALİZASYON; bu 15-20 yıllık süreçtir. Demoralize olmuş bir kişi doğru bilgiyi değerlendirme yetisini kaybeder. Belge ve resimlerden oluşan güvenilir delillerle ona bilgi banyosu yaptırsanız bile yine de inanmayı reddeder.(şu an ülkemizde olduğu gibi) Ta ki düşman botunun tekmesini yiyene kadar. Ondan sonra anlar ama öncesinde değil. İkinci aşama DESTABİLİZASYON; bu aşamada fikirleriniz ve tüketim kalıplarınızla ilgilenilmez. Zihniniz dolmuş ve çöplük olmuştur artık önemli değildir. Bir ülkeyi destabile etmek 2 ila 5 yıl arasında tamamlanır. Önemli olan esas noktalar; ekonomi, dış ilişkiler ve savunma sistemleri… Üçüncü aşama KRİZLER; güç yapılarındaki ve ekonomideki şiddetli değişimle birlikte sıra dördüncü aşamaya yani NORMALLEŞME sürecine gelinir. Normalleşme, Sovyet propagandasından alınmış bir ifadedir. Sovyet tankları 1968 de Çekoslovakya’ya girdiğinde, yoldaş Brezhnev dedi ki, “kardeş Çekoslovakya normalleşti!” (ABD nin Irak’ı normalleştirdiği gibi! Aklınıza gelen soruyu ben sorayım; biz kaçıncı aşamadayız?) Şimdi Türkiye de ve dünyada olan bütün olayları bu düşünceler çerçevesinde tekrar düşünelim. Birkaç örnek verecek olursak; gezi olayları, 15 Temmuz, Irak’ın işgali, Suriye’nin parçalanması, Afganistan’ın durumu, Kırgızistan’ın yaşadıkları, Gürcistan ve Kazakistan… Vs. Bir ülkenin istenilen seviyeye gelmesi yani, “Kılcal damarlarına girilmesi” için biçilen süre o ülkenin sosyal yapısı ile direk bağlantılıdır. Fetö Terör Örgütünün ülkemizde uzun yıllar çalışması gibi Bildiğiniz gibi Türkiye’nin bir hayali vardı, “Türk Birliği”. Uzun süreli bir süreç sonucunda,Türk Keneşi(Türk Konseyi) olarak oluşturuldu, sonraları Türk Devletleri Teşkilatı ile meyvelerini vermeye başladı. Küresel güçlerin bütün hesaplarını alt üst eden, hesapta olmayan Türkiye, Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi ile mutlak bölgesel bir güç olduğunu gösterdi. Bu da Türk Devletleri üzerinde emelleri olanları son derece rahatsız ederek harekete geçmelerini sağladı. Hâkimiyet alanlarını kaybetmemek için bu ülkeler içindeki uyuyan hücrelerini uyandırmaya başladılar. Ülkenin kilit noktalarına yerleştirilen Rusya’nın KGB ajanları, ABD’nin Fetö Terör Örgütü mensupları aldıkları emir doğrultusunda hareket ettikler. Kazakistan’daki olaylara baktığımızda bunu net bir şekilde görmemiz mümkün. Yani Gürcistan’a, Kırgızistan’a ve şimdide Kazakistan’a yapılanlar, Türk Devletleri Teşkilatı’na, Türk Birliğine yapılan operasyonlardır. Kazakistan; 19 milyon nüfusu, 2.725.000 Km2 yüzölçümü olan, zengin petrol, doğalgaz ve madenleri ile son derece hızlı gelişen, Asya merkezli en önemli enerji transit bölgesi, ipek yolu projesinin can damarı Orta Asya’nın parlayan yıldızı. Burada Rusya’nın Uzay Üssü ve balistik füze merkezi, ABD’nin büyük enerji şirketleri mevcut. Ve Kazakistan bürokrasisinin büyük kısmı Türkiye Türkçesi konuşuyor. Yani Fetöcülerin cirit attığı bir ülke. Ayrıca Kazakistan Türk Devletleri Teşkilatının en önemli ülkelerinden birisi. Masum zam protestoları ile başlayan olaylar (gezi olayları gibi) kısa bir sürede ülkenin bütün şehirlerine yayıldı. Zammın geri alınması, hükümet istifa etmesine rağmen olaylar durulmadı. Plakasız araçlardan silahlar dağıtıldı, planlı bir şekilde olaylar genişledi. Ülkenin en güçlü örgütü olan istihbaratı, polis gücü ve 120 bina yakın askeri elini konulu bağlayarak oturup olayları seyretti. (veya seyretmeleri sağlandı)Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü”nü göreve çağırdı. Örgütün lideri Rusya anında karşılık verdi ve 3600 askeri ile birlikte Kazakistan’a girerek olayların durulmasını sağlayarak operasyonu tamamladı. Başta Rusya olmak üzere, ABD ve Çin’in kazanımları ve yayılmacı politikaları korunmuş oldu. (Yani itin iti ısırmayacağı bir kez daha görüldü.) Türkiye defalarca Kazakistan’ın yanında olduğunu deklere etti. Türk Devletleri Teşkilatı Dönem Başkanı olarak acilen üye ülkeleri toplantıya çağırdı. Toplantı bugün (11.01.2021) gerçekleşecek. Bu yazının yayımlandığı saatlerde toplantı henüz gerçekleşmemişti. Muhtemelen toplantıdan; Kazakistan’a tam destek ve “güç birliği” çağrısı çıkacaktır. Toplantı sonucu ne olursa olsun, Çin-ABD-Rusya hâkimiyet alanlarını genişleterek yayılmacı politikalarına devam edeceklerdir. Türkiye, Türk Cumhuriyetlerine bir kez daha içinizdeki Fetöcüleri, yabancı ajanları temizleyin çağrısı yapacaktır. Yedi devlet tek millet olan Türk Cumhuriyetleri bir karar vermek zorundalar. Ya içlerindeki Fetö Terör Örgütü mensuplarını, CIA ve KGB ajanlarını temizleyerek tam bağımsız devlet olacaklar, kendi zenginlik kaynaklarına sahip çıkarak halklarını huzur ve refah içerisinde yaşamalarını sağlayacaklar ya da her türlü zenginlik kaynakları emperyal güçler tarafından sömürülmesine göz yumacaklar, bağımsızlık hayali dahi kuramayarak halkları yoksul, fakir ve ayaklarına pranga vurulmuş şekilde yaşayacak. Bizim inancımız o dur ki; Türk’e asla zincir vurulamaz. Hürriyet Türk’ün ruhunda vardır. Hürriyeti için ya şehit olur ya da devletini hür ve bağımsız kılar. Başta Kazakistan olmak üzere, kanımızla, canımızla, bütün imkânlarımızla Türk Cumhuriyetlerinin yanındayız. Türk aciz ve zavallı değildir, olmayacaktır da. Türk Yurdunda Türk’e kefen biçilmez. Dün bunu bütün dünya gördü bu günde görecektir. İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı |
İsmet TAŞ
Punto:
Dinle