Bir önceki yazımızda,iktidar ve muhalefette bulunan, milliyetçi-muhafazakâr kitlelerin karşı karşıya geldiğini, Allah korusun bu grupların birbirlerine yönelik her türlü hakaretten tutun da şiddete varıncaya kadar bir tehlikenin olduğunu söylemiş, ısrarla da buna başta liderler olmak üzere son derece dikkat edilmesi gereken bir husus olduğunu ifade etmiştik.
Son dönem Türk Siyasetinde yaşananlara baktığımız da olanlar asla kabul edilemez. Türk Halkı da böyle çirkin, iğrenç, çamurlaşmış bir siyaseti kesinlikle kabul etmiyor, etmeyecektir de. Çünkü bu siyasetin altında, kaos var, kargaşa var, bunalım ve sıkıntının her türlüsü var. Ülkeyi peşkeş çekmek ve KARDEŞ KAVGASI var.
Bu ülke uzun yıllar, rahmetli Demirel'in, Erbakan'ın, Türkeşin ve Ecevit'in ortaya koymuş oldukları siyasetle yatıp, siyasetle kalktı. Ama bu saydıklarımızın hiçbirisi birbirlerine karşı hiçbir zaman hakarete varan davranışlarda bulunmadılar. Her şeye rağmen birbirlerinin yüzüne bakabildiler.
Bir de bugüne bakalım; bırakın farklı düşünenleri, aynı siyasi anlayışı ve ideolojiyi savunan liderler birbirlerinin ne ayyaşlığını ne sarhoşluğunu ne sahtekârlığını ne de alçaklığını koydular. Ağza alınmayacak hakaretler havada uçuştu.
Sonrada tükürdükleri yüze pişkin pişkin baktılar. Ağabey-kardeş oluverdiler. Peki, bu insanlar söylediklerinin arkasında oldular mı? Bir özür, bir gönül alma oldu mu? Bir pişmanlık gösterdiler mi? Tabi ki hayır.
Bu da yetmedi aynı masa etrafında oturan, ülkeyi yönetmeye talip olanlar, bir yıldır ülkeyi paylaşamadılar, sonrada birbirlerinin kanını emmeye başladılar. Bir hanım lider(Sayın Akşener) masanın kumar ve noter masasına döndüğünü, figüran olmayacaklarını, 85 milyonun geleceğini kişilerin tahakkümüne bırakamayacaklarını söyledi diye, ne ahlaksızlığı kaldı, ne çirkin ve iğrenç maddelere benzetildiği ne de tarihin çöplüğüne atılmadığı kaldı. (Bu hakaretleri şiddetle reddediyor, kınıyor ve asla kabul etmiyoruz. Bunlar tarih önünde hesap vereceklerdir.)
Peki, sonra ne oldu? Hiçbir şey olmamış gibi birlikte yollarına devam kararı aldılar. Ve en önemlisi milliyetçi-muhafazakâr kitle kelimenin tam anlamıyla, "abandone" oldu. Çünkü, özellikle milliyetçi-muhafazakar seçmen, kendilerine yapılan böyle bir hakareti asla kabul edecek düzeyde kişiliğe ve karaktere sahip değiller. Çok geçmeden de bu kitlerinin tercümanlığını yaparcasına onurlu bir siyasetçi,(Sayın Ağıralioğlu) duygularına tercüman oldu. “Masada bize pusu kuruldu, siyasi dayatma yapıldı, biz terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayız, 50+1 için her yol mübah değil” diyerek, hiçbir dayatmayı, hiçbir hakaret ve küfürleri kabul etmeyeceklerini açıkladı.
Ve HDP/PKK gizlilikten sıkılıp aleniliği tercih edip bombayı patlattı; "Yüz yılın intikamını alacağız". Biz buradan soruyoruz kimden ve nasıl? Ve devam ettiler,"her oyumuz kaybettiklerimizin intikamı olacak" dediler. Yine soruyoruz; kimleri kaybettiniz, kimlerin intikamını alacaksınız ve nasıl? "Dönem Öcalan'ı kurtarma dönemi". Yani bebek katiline özgürlük. Türkiye'yi iç savaşa sürükleyen, “Selahattin Demirtaşa özgürlük” diyerek bir kez daha ne olduklarını ortaya koydular. Tabi ki “Kandil” nasıl destek verdiklerini söylemekten geri kalmadı.
Daha birçok, Türk Devletine ve Türk Milletine olan düşmanlıkları ve hakaretleri sıralayabiliriz.
Lafı uzatmaya gerek yok! Bütün bu olanları üst üste koyduğunuzda sizce bu milletin gerçek evlatları bunu kabul edebilirler mi? Hangi partiden, hangi siyasi ve ideolojik anlayışa sahip olursak olalım, hala bu ülkenin gerçek sahipleri, gerçek evlatları var. Bütün bu olanlara ve yapılacaklara asla izin vermeyecektir. Çünkü, “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” anlayışı vazgeçilmez bir düsturdur.
Bu günkü liderler, siyasetin önde gelenleri nasıl bir ateşle oynadıklarının ya farkında değiller ya da gaflet ve hıyanet içerisindeler.
Hangi siyasi tercihlere, hangi ideolojik anlayışa sahip olursak olalım, asla bir kardeş kavgasına izin vermeyeceğiz. Kardeşkanının dökülmesine müsade etmeyeceğiz.
Farklı düşünsekte, farklı yerlerde olsak da, hiçbir şey vatan, devlet, millet ve bayrak sevgimizin üstünde değildir, olmayacaktır da…
GEREKTİĞİNDE FARKLILIKLARIMIZI BİR KÖŞEYE KOR, BİRLİK, BERABERLİK, KARDEŞLİK DUYGULARI İÇERİSNDE SIMSIKI OLUR, KENETLENİR, BÖLÜCÜLERE, ALÇAKLARA, HAİNLERE GEREKEN DERSİ, GEREKTİĞİ GİBİ VERİR, BU VATANA, BU DEVLETE, BU MİLLETE SAHİP ÇIKARIZ.
BU ÜLKEYE, BU MİLLETE TUZAK KURAN ALÇAKLAR, UNUTMAYIN!
BU MİLLET KURDUĞUNUZ TUZAKLARI BAŞINIZA GEÇİRMEYE MUKTEDİRDİR. ...
İsmet Taş — İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Genel Başkanı
İsmet TAŞ
Punto:
Dinle