Punto:
Dinle
Azerbaycan ordusunun, 27 Eylül’den bu yana devam eden, işgal altındaki topraklarını kurtarma operasyonundaki başarısı Ermenistan’ı anlaşmaya zorladı ve geçtiğimiz gün harekâtı sonlandıran antlaşmaya imzalar atıldı. İlan edilen ateşkes antlaşmasının detayları nelerdir? Azerbaycan ne kazandı ne kaybetti?
İlk olarak şunu belirtmek isterim ki bölgede önemli bir askerî başarı elde edildi. Ermenistan Başbakanı Paşinyan da bu yenilgisini itiraf etti. Bunun anlamı şudur: Askerî harekâtı zafere ulaştırdık, karşı taraf savaşa devam edemeyeceğini söylüyor. Şu anda önümüzde bozguna uğramış bir Ermenistan var. Bu, şüphesiz Azerbaycan ve Türkiye’nin tarihi öneme haiz başarısıdır. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının ciddi bir bölümünün kısa vadeli bir takvimle iade edilecek olması da başarı hanesine yazılmalıdır.
Bununla birlikte, Antlaşma metninde gelecekte sorun teşkil edebilecek hususlar da göze çarpıyor. Örneğin; bölgeye Rus askerinin girmesi, daha önceki ateşkes ilanlarında olduğu gibi karşı taraf şartlara uymazsa çatışmaya devam edebilme ihtimalini ortadan kaldırıyor. Çünkü, artık arada Rus askeri olacak. Dolayısıyla bu antlaşmanın satır aralarına bakmamız gerekiyor. Bu anlaşma uygulanacak bir anlaşma ise nasıl bir muhatap bunu uygulayacak? Bunların daha önceki diplomatik pratikleri nelerdir? Antlaşmanın maddelerine, bunu imzalamak zorunda kalan düşmanlık hisleriyle dolu tarafın gözüyle de bakmak lazım. Bu antlaşmayı nasıl yorumlar, nasıl uygulayarlar? Bu noktada ciddi çekincelerim mevcut. Bunlardan bir tanesi şu. Karabağ’ın önemli bir kısmı Ermenilerin elinde kalıyor ve Azerbaycan bu antlaşma ile fiili durumu kabul etmiş oluyor. Fiili durumu hukuki kılacak, nihai statüye ilişkin bir tartışma yapılmamış da olsa, yeni statüko kuran bir antlaşmanın altına imza atmış oluyor. Bu statükoya göre; Karabağ dışındaki, Azerbaycan’a ait olup Ermenilerin işgal ettiği diğer yerler Azerbaycan’a iade edilecek ama Karabağ özerk bölgesi hudutları içinde Azerbaycan ordusunun ayak basmadığı yerler Ermenilerde kalıyor. Hankendi ve Hocalı gibi yerler.
Laçın bölgesi Azerbaycan’a iade ediliyor ama Laçin koridoru iade edilmiyor. 5 kilometre genişliğindeki koridora Rus askeri yerleşiyor. Burada şu nokta önemli; antlaşma metni Ermenistan, bölgenin Laçın koridoru hariç kısmını iade eder, bu koridoru da Ruslar kontrol eder diyor. Peki, 5 sene sonra Ruslar buradan gittiğinde ne olacak? Kime bırakılacak? Bu koridorda şu anda Ermeni işgali var. Ermeni işgalinin olduğu yerlere bir de Rus askeri geliyor ve bu koridoru Ermenistan kullanacak. Fiilen şu anda kontrol Ermenistan’da olduğu için de Ermeniler burada hak iddia etmeyi sürdüreceklerdir. Peki, güneydeki koridor için ne deniyor? Burası Ermenistan kontrolünde olan bir bölge, Azerbaycan’ın burada hâkimiyeti olmayacak. Azerbaycan Türkleri yolu kullanırken Ermenilerle değil Ruslarla ve Rus gümrükçülerle muhatap olacaklar ama Ermeni topraklarından geçecekler. Yani egemenliği Ermenilere ait olacak. Biz sadece geçiş hakkı kullanacağız. Bunun da fiilen uygulanması için taraflar anlaşarak bir yol yapacaklar deniliyor. Savaşmış olan iki taraf kolayca yol yapabilir mi? Ermenistan iş birliğini zamana yayabilir. Sonuçta bunun bir müeyyidesi yok. “Ben de Laçın’ı kapatırım” diyemiyorsun çünkü Laçın senin kontrolünde değil. Güneydeki yolu fiilen kullandırtmazsa “maddî gücüm yok, çalışmalar devam ediyor” derse o zaman anlaşmanın o hükmü boşluğa düşüyor. Ayrıca, buradan araçlar geçecek, fakat askeri geçiş için kullanılamayacak.
Ayrıca, metnin gayrı resmi tercümelerinde koridorun “vatandaşlarca” kullanılacağı belirtiliyor. Bu tercümeden kaynaklanan bir sorun mu? Değilse; diyelim ki, Azerbaycan uyruğunda olmayan Türk vatandaşları olarak Nahçıvan’a giriş yaptık. Buradan o yolu kullanarak diğer Azerbaycan topraklarına geçebilecek miyiz? Aynı ifade Laçin koridoru için de kullanılıyor ama, bu onlar açısından problem değil. Zira koridor zaten kendi ellerinde ve bu hükmü diledikleri gibi uygularlar. Azerbaycan açısından ise burada bir muğlaklık var.
Bölgede Türk gücünün olması ile ilgili çelişkili ifadeler medyaya yansıyor. Türk askeri bölgede olacak mıdır, eğer olmayacaksa bu orta ve uzun vadede nelere yol açar?
Bölgede kurulacak olan bir merkez öngörülmüş durumda. Bu merkezin içinde ateşkes rejimini koordine edecek Türk subayı olacak diyorlar. Fakat Ruslar bu merkez Karabağ’da değil Bakü’de ya da Azerbaycan’da olacak diyorlar. Durum değişmezse, orada fiilen sadece Rus askeri olacaktır.
Antlaşma metninde tam anlaşılmayan Hocalı, Hocavend, Hankendi, Ağdere’nin durumu ne olacak?
Orada Karabağ özerk bölgesi sınırları var. Bir de Azerbaycan’ın 5’i tamamen 2’si kısmen işgal edilmiş rayon denilen illeri var. Bu 7 ilin toprakları Azerbaycan’a teslim edilecek. Bu 7 ilden teslim edilmeyen yer Laçın koridoru. Onun dışında Karabağ’da da şu anda Azerbaycan ordusunun bulunduğu yerler Azerbaycan’a iade edilecek. Böyle olunca yeni bir statüko kuruluyor, bu statükoyu da Rus askeri koruyacak. Son statüko, savaş olmadan yıkılamadı. Ama bu sefer, “bunlar müzakere ile kalan kısmını vermiyorlar. Tekrar silaha sarılalım” meselesi Rus askeri orada varken zor olur. Bu asgarî 5 yıl demek. Peki, 5 yıldan sonra Rus askeri gider mi? Mesela, Moldova’da Transdinyester’de, Abhazya ve Güney Osetya’da Rus barış gücü vardı. Gürcistan bölgeden çık dedi ve sonrasında savaş çıktı. Dolayısıyla Azerbaycan 5 sene sonra Rusya’ya git derse, o zaman Rusya, Karabağ’daki mevcut statükoyu savunuyorum, diyebilir. Bu, antlaşmanın ihlali anlamına gelse de, müttefikinin yanında durmayı tercih edebilir. Bu ihtimal olduğu için de Rus askeri bölgeye bir kere girdikten sonra çıkarmak kolay olmaz.
Antlaşmada geçen Nahçıvan ve Azerbaycan arasında kurulacak kara yolu nasıl olacak? Kimin gözetiminde olacak ve diğer ayrıntılar nasıl şekillenecek?
Söz konusu kara yolunun kullanımı ile ilgili ciddi şüphelerim var. Metinden anlaşıldığına göre yeni bir yol yapılacak. Bu yolu da taraflar kendi aralarında anlaşarak yapacaklar deniliyor. Ermenistan ile Azerbaycan nasıl anlaşacak? Ermeni tarafı antlaşmayı uygulamamak ya da uygulamayı geciktirmek için çok sayıda mazeret üretebilir. Maddî gücümüz yok, paramız yetmedi diyebilir. Güzergâhta anlaşmazlık çıktı diyerek bu işi sürüncemede bırakabilir. Böyle bir durum meydana gelirse ve Azerbaycan karşılıklılık ilkesine göre o zaman ben de Laçın koridorunu kapatırım demek isterse Rus kalkanı ile karşılaşacak. Rusya da konunun müzakere edilmesini tavsiye edecektir. Geçtiğimiz 28 yılda olduğu gibi. Bu şartlar altında fiilen aşağıdaki koridorun kullanıma açılmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, kuzeyde taksim edilmiş bir Karabağ olur. Karabağ’ın kuzeyindeki kısmı Ermenistan’a iyice entegre edilir ve yeni bir sınır çizilmiş olur. Bu antlaşma bunu gösteriyor.
Türkiye’nin Karabağ konusunda en azından anlaşma masası kurulurken pasif kaldığını ve atması gereken adımları atmadığını düşünüyor musunuz? Genel olarak meselenin Türkiye’yi ilgilendiren kısmını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Helikopter mevzusundan başlayarak saatler içinde karşımıza bir metin çıktı. Helikopter nasıl düşürüldü? Niye düşürüldü? Oradan buraya bir gecede nasıl gelindi? Türkiye’nin tam da iç meseleleri ile uğraştığı bir zaman diliminde, kabine ile ilgili tartışmalar devam ederken süreç gelişti. Burada tabi Rusya’nın da tavrı önemli. Azerbaycan tarafının da tavrı önemliydi. Şimdi perde arkasındaki süreçte tam ne müzakere edildi? Bu husutaki bilgilerimiz eksik olduğu için tam şu şekilde gerçekleşti diyemiyorum.
Son olarak antlaşmayla ilgili neler eklemek istersiniz?
Burada endişe verici olan şey şu: Bu, derin bir çatışma. Bu yüzden karşı tarafın iyi niyetle anlaşmanın maddelerini uygulamak isteyeceğini düşünmemek lazım. En sarih olan maddeler takvimlendirilmiş maddelerdir. Buradaki takvim uzun vadeli değil. Ama diğer maddelere toptan bakıldığında farklı şekillerde yoruma açıklar. Muhatap taraf, Rusya’dan ve diğer dostlarından kayda değer destek göreceğini hissettiğinde, metni kendi işine geldiği gibi yorumlayacaktır. Geleceğe doğru, ABD’deki iktidar değişiminin muhtemel etkilerini de hesaba katmak lazım. Özellikle uygulaması yıllara yayılacak maddeler için bu nokta önemlidir.