Piyasalar

Kanal İstanbul'un Yüzü ve Sinan Aygün İddiaları

Punto:
Amerikalılar ve Ruslar Kanal İstanbul’u İstiyorsa Bu Proje İptal Edilmeli Sinan Aygün Rüşvet Vermeli mi? Maskeli Beşler film serisini izleyenler bilir. Filmin kahramanları Tezcan, Bahattin, Murat, Zeki ve Kamil isimli beş yakın arkadaş, hiçbir aile tarafından evlat edinilmeyerek yetimhanede büyümüşlerdir. Çocukluk yıllarında başlayan dostlukları günümüze kadar süren beşli, yıllar sonra başları dertten hiç kurtulmayan birbirinden beceriksiz beş hırsız olarak çıkar karşımıza. Çok yakın arkadaşlarından birinin çocuğunun amansız bir hastalığa yakalandığını ve tedavi için çok paraya ihtiyaç olduğunu öğrenirler. Bunun üzerine bizim Maskeli Beşler gereken parayı bulmak üzere harekete geçerler. Bu şimdiye kadar yapacakları en büyük soygun olacaktır ancak işler hiç de umulduğu gibi gitmez. Başları dertten kurtulmayan bu beşli, çeşitli yollarla hapishaneden kaçma deneylerinde bulunsa da; hapishaneden ancak genel afla çıkar. Ankara’nın Maskeli Beşlisi Kim? Başkent Ankara’da film senaryosu aratmayan maskelilerden kaç grup var, kimler var, bunlar kimlerle irtibatlı? bilse bilse MASAK Mali Suçları Araştırma Kurulu bilir. Çünkü suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele ederek etkin bir ekonomi ve temiz bir toplum oluşmasına katkıda bulunmayı kendisine hedef olarak belirleyen “MASAK”, ne eksik ne fazla kelimenin tam anlamıyla “Mali İstihbarat Birimi” değil mi? Herhalde finans sektöründe ve ekonomik sahada her türlü takip ve izlemeyi yapabilecek yasal ve teknik donanımı vardır. Benim merak ettiğim MASAK, aylık ve yıllık dönemsel raporları bağlı bulunduğu Maliye Bakanlığı haricinde hangi yetkili kurumla paylaşıyor? Raporların dağıtım networkunda, Cumhurbaşkanlığı İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanlığı mutlaka yer alıyordur. Aynı şekilde bu raporlar TSK, MİT ve buna benzer kurumlara da gönderiliyor mudur? Masat ne bilir misiniz? Bıçak bilemekte kullanılan, çelikten yapılmış, çubuk biçiminde araç. Kasapların elinde mutlaka görmüşsünüzdür. Bana kalırsa MASAK hazırladığı mali suçlar raporlarını ilgili kurumlara gönderdikçe bu raporlar mutlaka masat etkisi yapıyor. Isparta’da yaygın kullanılan bir atasözü derki; “Hesapsız kasap ne bıçak bırakır ne masat” Togo Mogo Yogo 25 Milyon Çoko Cumhurbaşkanı Erdoğan yalaka gazetecilerin kuşatmasında. Erdoğan’ın yalaka gazetecilerden yaka silktiğini düşünüyorum. Muhbir takımı yalakalıkta sınır tanımadıklarından, bürokrasiyi ve kamuoyunu, parti tabanını yanlış bilgilendirebiliyorlar. Hatta Erdoğan’ı yanlış pozisyon almaya dahi zorladıkları söylenebilir. Hoş zaten kimse çıplak gerçeğin peşinde değil ya! Şairin dediği gibi "Hayat ne garip /Hayat çok garip". Eski CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Eskişehir yolundaki "Togo Kuleleri" olarak adlandırılan inşaatının mühürlenmesinin ardından, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve ekibinin kendisinden 25 milyon lira rüşvet istediğini iddia etti. İddiaları reddeden ve "Parsel parsel Ankara'yı satanların hepsinden hesap soracağım" diyen Yavaş, Aygün hakkında suç duyurusunda bulundu. Sinan Aygün Rüşvet İddiasıyla Melih Gökçek’in Başını Yaktı Sinan Aygün’ün rüşvet iddiası ile ilgili Yavaş’ın, "Bunun arkasında iki kişi var. Biri bu kararları alan belediye yönetimi ve başkanı, o da savcılığa bunların hesabını verecek yakında" ifadesi bu işin Melih Gökçek’e uzanacağının işareti. Sakın "-adın ne? mülayim sert olsan ne yazar?" diye düşünmeyin. Yavaş’tan korkulur. Elindeki dosyalar ölüyü mezardan çıkartacak cinsten. Diyor ki; "15 Temmuz başarılı olsaydı, en karlı bunlar olacaktı. Zaten birkaç konuda gittik ama Gökçek hakkında FETÖ'ye finans sağlamak konusunda savcılığa gideceğiz. Gerçekten FETÖ'yle mücadele edilecekse, sadece yelpaze sallayanlarla, Bank Asya'ya para yatıranların değil, bu para babalarının, güç sahiplerinin, ben istediğim zaman istediğimi yaparım diyenlerin ortadan kalkması lazım. İşte o zaman tam olarak cumhurbaşkanının dediği gibi bir hesap sorma dönemi ortaya çıkacak. Yoksa bu benden denirse bu işlerin sonu gelmez" Sinan Aygün’ü Öne Kim İteledi? Ankara’daki iş dünyasında farklı isimlerin güç birliği ettikleri uzun süredir biliniyor. Sosyal medyada yıldırım hızıyla paylaşılan mesajlara bakılırsa İ.Melih Gökçek, Sinan Aygün, Rifat Hisarcıklıoğlu, Salih Bezci Ankara’nın imar planında etkili olan isimler ve bunlar arasında güç birliği tahmin edilenin ötesinde. Muharrem İnce külliyeye giden CHPli tartışmasında kendi partisinden bazı milletvekillerini yat çetesi olarak nitelendirmişti. Bunlara ne der merak etmiyor musunuz? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, göreve geldiği günden itibaren kendinden önceki başkanın dönemiyle ilgili "Bir dosya hazırlıyoruz, 150’ye yakın terör örgütüne finans sağladığı iddia edilen Gökçek dönemindeki imar artışlarının hepsini ortaya çıkarıyoruz. İlk önce imar artışına karar verenler olacak” demişti.* Düşünsenize Melih Gökçek dönemindeki imar planlarına ilişkin belgeler ortaya saçılsa belki de töhmet altında bırakılacak isimler arasında Ankara’nın en saygın iş insanları yer alabilir. Rant dedikoduları söylenti olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşür ve Mansur Yavaş çıplak uyarıcı hüviyetine bürünüverir. İşte Sinan Aygün’ün “-Yavaş benden rüşvet istedi” iddiasının arka planında geçmişe sünger çekilmesini isteyen rantçı ekibin atraksiyonu var. Mansur Yavaş’ın gözünü korkutarak aslında ne kadar güçlü oldukları göstermek istediler. Ama evdeki pazarlık çarşıya uymadı. Çünkü Sinan Aygün, 25 yıllık Melih Gökçek döneminin, yetkili yasal yargı kurumunca mercek altına alınmasına farkında olmadan ön ayak oldu. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Bu kavga mahkemede devam eder, cezaevinde biter. İlgilisine not; Sinan Aygün’ün Mansur Yavaşı şikâyetinde Külliyenin dahli söz konusu değil. Klasik CEHAPE karşıtlığından prim yapmak isteyen yalaka gazeteci takımı boşuna uğraşmasın, bu işten onlara ekmek çıkmaz. MASAK raporlarına isimleri girerse masatlada çıkaramazlar. AnkaPark Melih Gökçek’in “Çılgın Projesi”ydi Battı Gitti Kanalİstanbul’un Sonu AnkaPark’a Benzemesin! Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi üzerine kurulan ve ticari faaliyete geçebilmesi için yasal düzenleme yapılan Ankapark/Wonderland Eurasia, "Avrupa'nın en büyük tema parkı" olma iddiasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 20 Mart 2019'da açıldı. Yaklaşık 25 bin kişiyi sığdırabilecek bir kapasitesi olduğu açıklanan Ankapark, ilk yıl yerli ve yabancı beş milyon turisti ağırlamayı hedefliyordu. Ancak açılışının üzerinden henüz bir yıl geçmemişken, Ankapark'a ilginin az olması sebebiyle batmakta olan bir yatırım olduğu ve maliyetinin de kurulduğu dönemde açıklanandan fazla olduğu tartışılıyor. Ankaparktan batıkparka Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dokuz ay önce açılışını yaptığı ve “Şehrimize çok ciddi katkıları olacak” dediği Ankapark batık park oldu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş gelir gelmez, Ankapark'ın batmakta olduğunu ve maliyetinin 750 milyon dolar olduğunu söyleyince ahali yok yav dedi. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Melih Gökçek döneminde yapımına başlanılan ve maliyeti 2 milyar lirayı bulan Ankapark'ın işletmesine alan şirket borçlarını ödeyemedi. Alacaklı esnaflar haciz işlemi başlattı. Melih Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediyesi kasasından 750 milyon Dolar harcadığı "Rüya projesi" Ankapark’ı işleten Ankapark Turizm Şirketi’nin hisselerine haciz şerhi kondu. AnkaPark’ın net maliyeti 750 milyon dolar/4.3 milyar TL. Dünyanın parasını toprağa gömmüşler. Ruslar Akdeniz’e İnmek Amerikalılar da Karadeniz’e çıkmak için istiyor! Kanal İstanbul; Karadeniz ile Akdeniz arasında alternatifsiz bir geçit olan İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiğini rahatlatmak adına Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolu olma görevini alacak. Projenin hayata geçirilmesi halinde, kanalla birlikte İstanbul Boğazı tanker trafiğine tümüyle kapanacak. İstanbul'da iki yeni yarımada, yeni bir de ada oluşacak. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak 45 km uzunluğunda, 150 m genişliğinde ve 25 m derinliğinde olacak, maliyetinin 75 milyar TL yani 10 milyar doların üzerinde olması beklenen Kanal İstanbul projesinin devletin mi iktidarın mı projesi olduğu meselesinde kafalar karışık. Projeye karşı çıkanların ve projeyi doğru bulanların anlaşabildikleri tek nokta "Kanal İstanbul'un, Türkiye'nin milli güvenlik meselesi" olduğu. Projeye neden ihtiyaç duyulduğuna gelince. Projeyi hazırlayanlar yıllar geçtikçe boğaz trafiğinin artmasıyla, yük gemilerinin geçiş güzergahları ve planlamaları için alternatif arayışların başlaması projenin tetikleyicisi olduğunu belirtiyor. 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Antlaşması sırasında yıllık 3 bin gemi boğazdan geçmektedir. Günümüzde ise boğazdan geçen deniz taşıtı sayısı yıllık 50 bin civarında. Günlük balıkçı ve şehir hatları ile 2500 araç boğazı kullanıyor. Boğazdan geçiş yapan deniz taşıtları sayısının 2050'de 100 bine ulaşması tahmin ediliyor. Montrö Sözleşmesi Sadece Amerikalıları mı İlgilendiriyor? Ruslar Montrö Sözleşmesine Çok mu Bağlı? Türkiye, Atlantik ve Avrasya jeopolitik fay hatlarında sıkıştırılmış bir ülke. Türkiye’nin coğrafi konumunu merak edenler için söyleyeyim; tıpkı kıldan ince kılıçtan keskin Sırat Köprüsü gibi. O nedenle Küresel ve bölgesel denge çok önemli. Tam bağımsız Türkiye’nin garantisi Montrö Sözleşmesidir. 2006 da ABD Kongresinde 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’nin günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi gerektiği gündeme getirilmişti. ABD Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson, Ankara’da 3 Mart 2006’da gazetecilere; "Montrö Antlaşması oldukça açık. Ve biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde gemilerimiz buraya girebilir” diyen bu hadsiz, Montrö Anlaşmasını Türk kamuoyunda tartışmıştı. Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi ABD’nin jeopolitik çıkarlarına uygunluk gösteriyor çünkü Montrö Sözleşmesinin devre dışı kalmasıyla ABD Rusya’yı Karadeniz’de NATO üzerinden kuşatmasını tamamlayabilecek. ABD donanmasının Akdeniz’de olduğu gibi Karadeniz’de rahat dolaşımının önü açılırsa Karadeniz’e kıyıdaş ülkelere getireceği tehditle birlikte ülkemiz açısından da son derece ciddi bir beka sorunu ortaya çıkmayacak mı? Amerikalılar Kanalİstanbul’u karşı mı ? Kanalİstanbul neredeyse 10 yıldır AK Parti iktidarının gündeminde, doğal olarak Amerikalılarında. Mayıs 2013'te Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Kanal İstanbul projesiyle Amerikalı mühendislik şirketi MWH Global'in, ilgilendiği ve Türkiye’deki danışmanlarıyla Kanal İstanbul’un mühendislik detayları hakkında çalışmalar yürüttüğü ortaya çıkmıştı. İlginç olan Panama Kanalı’nın yapımcısı ABD’li şirket, sanki Kanalİstanbul projesinin açıklanacağını hissetmiş gibi Türkiye ofisini bir yıl önce faaliyete geçirmiş.** Rusların Karadeniz’de Batırdığı Esarengiz İstihbarat Gemisi! Kamuoyunda Kanalİstanbul’un daha çok Amerikalıların işine yarayacağına söylensede projeyi asıl isteyen Ruslarsa ne olacak? Boğazın Karadeniz girişinde bir Rus askeri istihbarat gemisi hesapta bir ticari gemiyle çarpışması sonucu batmıştı. Tamamen zırhlı olan gemi batarken normal cidarli ticari gemiye hiçbirşey olmamıştı. Deniz istihbarat uzmanlarına göre muhtemelen Ruslar, ileride öngörülen güvenliklerine yönelik bir tehlikeye karşı uluslararası sayılabilecek bir noktada ve tamda boğazın Karadeniz girişinde askeri gemilerini bilerek batırdılar ve bir nevi bölgeye daimi bir nobetçi bıraktılar. Nasıl mı? 2017'de Ruslar dünya deniz tarihine geçen bir kazaya imza attılar. Karadeniz’in Kilyos açıklarında Liman" isimli Rus bayraklı istihbarat savaş Rus gemisiyle, Togo bayraklı "Youzarsıf H." adlı 81 metre uzunluğundaki gemi ile canlı hayvan taşıyan bir yük gemisi çarpıştı. Rus gemisi çarpışma sonrası batarken, 78 kişilik mürettebat kurtarıldı. Rus askeri gemisi çarpışma sonrası battı. Kaza, Kilyos'un yaklaşık 18 mil açığında meydana geldi.*** Liman isimli gemi, Sovyetler döneminde Polonya'da inşa edilip 1970'de çalıştırılmaya başlamıştı. Gemide, yüzeydeki gemileri ve denizaltıların yerini belirlemek için bir radar istasyonu ve bir akustik dedektörü gibi keşif donanımları yer alıyor. Rus donanmasında görev yapan Liman 1990’dan 2010’a kadar Akdeniz'de önemli görevlerde bulundu. Liman Yugoslavya'ya yapılan NATO askeri operasyonları da Adriyatik Denizi'nden yakından izledi. **** Rus yetkililer Türk kurtarma gemilerinin batan Liman Rus savaş ve İstihbarat gemisine müdahale etmesini istemediler. Türk makamları batan Liman istihbarat gemisinin uluslararası sularda olduğu için Rus hükümetinin batığın araştırma ve çıkarmaya hakkı olduğunu, bir yardım talebinde bulunulmadığını ifade etmişti. Sonraki günlerde Rusya Deniz Kuvvetleri'nin en önemli araştırma ve kurtarma gemisi Seliger ve yeni nesil kurtarma gemisi 60 metre uzunluğundaki SB-739 gönderildi. Rus denizcilik kaynakları, gemilerde bulunan 16 gemici ile 9 uzman araştırma görevlisinden oluşan ekiplerin Rus istihbarat gemisi Liman'daki hassas cihazların çıkarılması için çalışacaklarını belirtmişti. Ancak ne olduysa geminin tamamı çıkarılmadı.***** Eyy İdareciler Amerikalılar için Rusları, Ruslar için Amerikalıları kızdırmayın Rusya Yüksek Ekonomi Okulu Çevre Ekonomisi ve Çevre Politikası Enstitüsü Başkanı Aleksandr Bagin, “projenin çevresel sonuçlar açısından dengeli olacağını düşünüyorum.” diyor. Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yakındoğu ve Ortadoğu Merkezi Başkanı Vladimir Fitin, yeni kanalın İstanbul Boğazı’nı yoğunluktan kurtaracağını ve böylelikle daha geniş kapsamlı trafik sağlayacağını düşünüyor. Fitin'e göre , “Bu durumda ticaret hacmi elbette artacak, bu Rusya’yla olan ticareti de ilgilendiriyor. Bu arada enerji kaynaklarının transitinin yapılacağı ek boru hatlarının döşenmesi kanala alternatif olabilir.” Rusya’da Yeni Türkiye Araştırmaları Merkezi Başkanı Yuriy Mavaşev, Kanal İstanbul projesinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni delebileceği yönündeki tartışmalara “Montrö sadece İstanbul Boğazı’nı değil, Çanakkale Boğazı’nı, Marmara Denizi’ni ve Karadeniz’in tamamındaki ticari ve askeri gemilerin statüsünü belirliyor. Dolayısıyla projenin Montrö’yü delebileceği iddiaları doğru değil” diyerek katıldı. Bana kalırsa Rant söylentilerinin tam merkezindeki Kanalİstanbul, Devlet değil müteahhit projesi. Tıpkı Melih Gökçek'in batıkpark projesi gibi. Kanal İstanbul’un açılması ile bölge ülkelerinin ve özellikle de Türkiye’nin güvenlik sigortası Montrö Sözleşmesi etkisizleştirilmiş olacaktır. Baksanıza bu projeyi Ruslar Akdeniz’e inmek, Amerikalılarda Karadeniz’e çıkmak için istiyor. Ey Devlet Ricali milleti daha fazla germeyin, inceldiği yerden kopar. * https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mansur-yavas-gokcek-donemi-icin-imar-dosyasi-hazirliyoruz-261682h.html ** https://www.arkitera.com/haber/kanal-istanbul-projesine-amerikali-bir-sirket-talip-oldu/ *** https://www.ntv.com.tr/turkiye/karadenizde-yuk-gemisiyle-carpisan-rus-gemisi-batti,Jbnlxb9NQU6oZ_gzlSiG0Q **** http://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-karadenizde-rus-savas-gemisi-ile-kargo-gemisi-carpisti-78-personel-2440185 ***** https://www.birgun.net/haber/rus-ozel-ekipleri-batan-geminin-enkazinda-157783