Piyasalar

Kamu Vicdanı Mülakata Karşı

Punto:

 
Samuel Morse 1835 yılında Mors alfabesini geliştirirken iletişim dünyasına çok farklı bir boyut getirmiş, bu andan itibaren insanın insanla olan iletişimi insanla eşya arasında daha hızlı yapılmaya başlanmıştı.
İlk başlarda iletişimde üstün taraf insan görünmesine rağmen eşyanın özellikleri geliştikçe insanlar eşya karşısında birçok durumda pasif duruma düşmüştür.
Eşyanın duygusu olmadığı için ölçütleri daha nesnel, daha sabit hatta daha adil olmaya başladı. Bir hastalığın doğru teşhis edilmesinde iradesi ortadan kalkan doktorlar bile laboratuvardan gelecek sonuçlara göre hekimliklerini yürütmekte, insanlar en zor problemleri bilgisayarlara yaptırmaktadır. 
Eşyanın teknolojik bağlamda bu kadar ileri gitmesi hayatın her alanında ona mahkûmiyeti artırmış, insanlar her işlerinde eşyanın yardımına muhtaç duruma gelmiştir. Bugün cep telefonları insanların yaşamına yön veren en önemli unsur olmuştur. 
Futbolda sahanın küçücük tanrısı konumunda görülen hakemlerin kararları bile VAR tarafından kontrol edilmeye başlanmıştır.
Karar verme mercilerinde insan otoritesi yavaş yavaş eşyaya geçmektedir. İnsanların birbirleri ile olan ihtilaflarının çözülmesinde mahkemeler, bireylerin birbirlerine vermiş oldukları sözlere değil, imzalamış oldukları senetlere bakmakta, sözü değil senedi delil olarak kabul etmektedir. Bugün bir senedin varlığı onlarca insanın tanıklığından daha fazla geçerliğe sahiptir. 
Her şeyin kanıt üzerinde inşa edildiği günümüzde insanlar birer “aracı” konumuna düşmüştür.  İnsanlar, insanların adaletine değil eşyanın adaletine daha fazla güvenir olmuştur. Çünkü eşyanın değerlendirmesi daha nesnel, daha sayılabilir ve daha ikna edebilir tarzdadır. 
Son zamanlarda öğretmen alımında insan faktörünün söz sahibi olduğu mülakatın getirilmesi tartışma yaratmaya başlamıştır. Çünkü insanlar, insanların değerlendirmesine güvenmemektedir. İnsanların adalet üzerine güvenlerini kazanmadan bu tür yollara başvurulması kamu vicdanını ciddi derecede rahatsız etmektedir. 
Bütün iş yerlerinde “önce iş güvenliği” tarzında zorunlu uyarı levhaları bulunmaktadır. Çünkü iş güvenliği işin kendisinden önce gelmektedir. Eğer bir yerinde iş güvenliği yoksa bu işletmenin yasal olarak açılmaması gerekir.
Mülakatlarda adaletin sağlanması iş yerlerindeki iş güvenliğinin sağlanmasından daha önemlidir. İnsanların mülakata şiddetle karşı çıkmalarının asıl sebebi, mülakatın kendisine değil, mülakatta adaletin eşyadan alınarak insana bırakılmasınadır. 
Milli Eğitim Bakanlığı mülakat uygulaması ile fıtratı öğretmenliğe yatkın öğretmenleri bulma şansını yakalayabilir. Ama bu uygulamanın kamu vicdanına açacağı zarar, o öğretmenleri getireceği yarardan yüzlerce kat daha fazla olacaktır. 
Makinanın, yapay zekânın ve onun rehberliğinin hâkimiyet kurduğu günümüz dünyasında Milli Eğitim Bakanlığının değerlendirmede insan unsurunu ön plana çıkarması çağın gelmiş olduğu uygulamalara ters düşmektedir. 
Milli Eğitim Bakanlığına atandıktan sonra eğitimde güzel kararlara imza atmaya başlayan sayın bakanın öğretmen alımında uygulanacak mülakattan vaz geçmesi,  daha adil, hakemlikte eşyanın insandan daha üstün olduğu bir değerlendirme sistemini yürürlüğe koyması kamu vicdanı için çok iyi olacaktır. Türkiye’de taraflı tarafsız herkesin beklentisi bu yöndedir.