Suat UNGAN
Punto:
Dinle
Türkiye’de seçimlerin sonucu kadar iptal edilen oyların sayısı da konuşulmaktadır.
Yüksek Seçim Kurulu kendisinin vermiş olduğu biçim ve renkte olmayan, arkasında sandık kurulu mührü ve TC Yüksek Seçim Kurulu filigranı bulunmayan, hiçbir yerine “evet” ya da “tercih” mührü basılmayan, siyasi partilere veya bağımsız adaylara ayrılan alanlarda birden fazla mühür olan, siyasi partilere veya bağımsız adaylara ait bölümleri karalanmış, çizilmiş veya işaretlenmiş olan oy pusulalarını geçersiz saymaktadır.
1 Kasım 2015’te 697 bin; 24 Haziran’da 1 milyon 53 bini geçersiz sayılmıştı. 31 Mart’ta yapılan seçimlerde ise geçersiz oyların sayısı 1 milyon 395 bin 233’tür.
8 milyon 731 bin 330’u oyun kullanıldığı İstanbul’da ise geçersiz oyların sayısı 290 bin 394 olarak açıklandı. Oyların geçersiz sayılmasında birçok adaya aynı anda oy verme işleminin olması da etkilidir. Fakat bunun yanında geçersiz oyların sayısının fazla olması insanımızın eğitim durumunu da göstermektedir.
2012 yılında Belçika’ya yaptığımız bir gezi oradaki seçim dönemine denk gelmişti. Seçimlerin kalitesini ve işleyişini merak ederek oy kullanılan bir spor salonuna girdiğimizde insanların kartondan çevrili onlarca bilgisayarda oylarını kullandıklarına şahit olmuştuk. Seçim bitiminden bir saat sonra da tüm sonuçlar açıklanmıştı. Türkiye’nin böyle bir uygulamaya yakın zamanda geçme ihtimali görünmemektedir.
Bizler bir dönem Hindistan’dan gelen ve parmaklarımıza sürülen mürekkeplerden kurtulduk. Fakat bu alanda daha fazla yol kat etmemiz gerektiği aşikârdır.
Geçersiz oylardan çok daha tehlikeli olan durum, seçim sonuçlarına bir vesile ile müdahale edildiği iddiasının bulunmasıdır. Hile yapılan, yanlış tutulan tutanakların olması ülkemiz için çok üzücü bir durumdur.
Birkaç olayın dışında insanımız namusu, şerefi ve bir birine duymuş olduğu saygısı ile sandıklara gitmiş, oyunu demokratik ortamda kullanmıştır. Bu durumda bir sorunumuz yoktur. Türkiye’de sorunların birçoğu okumuş kesimden kaynaklanmaktadır. Halkın oyunu çalarak yanlış beyanda bulunan kişilerin bankayı soyanlardan hiçbir farkı yoktur. Hatta bankayı soyanlardan daha ağır bir tahribatı bu millete yapmaktadırlar.
Hangi partiden, hangi gruptan olursa olsun, karşı tarafın oyunu çalan, haksızlık, hilekârlık yapan kişiler en aşağılık, en namussuz insanlardır. Bilinçli ve tekrarlı olarak bu haksızlığı yapan kişilerin en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Yüz yıldır yerleştirmeye çalıştığımız demokrasi kültürümüzün bu hainler tarafından heba edilmesine kimse göz yummamalıdır.
İnsanımızın, ülkesini yönetenlere karşı duymuş olduğu emniyetten zerre kadar şüphe etmemesi için hem geçersiz sayılan oyların içeriğinin hem de yanlış tutulan tutanakların doğrusunun bir önce açıklanması gerekmektedir.
Seçim sonuçlarına herkes saygı göstermek zorundadır. Fakat tek bir oy bile olsa birisinin hanesine haksız bir sayının yazılması namuslu olan herkesi rahatsız etmelidir.